Çünkü mutluluklar gülüşümüzde saklı!

Çünkü mutluluklar gülüşümüzde saklı!
Bol acılı dramlardan bunalanlar, mıncık mıncık aşktan havale geçirenler, haberlerden içi kapananlar toplanın, gülüşümüzde saklanan mutluluktan demet sunan bir dizinin ilk bölümünden bahsedeceğim: MF Yapım'ın Show Tv için hazırladığı yeni dizi Gülümse Yeter.

Bahar ayları boyunca gevşeyen gönül yaylarımız, yazın gelmesiyle yerini romantik komedilere bırakıyor. Geçtiğimiz yaz, sahneleriyle, diyaloglarıyla, oyuncularıyla, rejisiyle kalbimi çalan dizi İlişki Durumu: Karışık olmuştu. İlişki Durumu: Karışık’ı Full House’dan uyarlayan eller, bu sefer de Smile, You için kolları sıvamıştı. Tabii ki Banu Kiremitçi Bozkurt’un ellerinden bahsediyorum.^^

Uyarlanan hikâyeler ne kadar sıcak olursa olsun, izleyenin anadilinde değilse, bana hikâyenin bir kısmı hep eksikmiş gibi gelir. Tam da bu noktada Banu Kiremitçi Bozkurt’un kaleminin hastasıyızdır. Hikâyeyi anlatış biçimi ve kurduğu sahneleri, izleyenlerin konuşma diliyle çok güzel harmanlayıp servis ediyor. Çok kısa zamanda kendinizi kurulan dünyanın bir parçası gibi hissediyorsunuz. Gülümse Yeter’in ilk bölümünde bunu bir kez daha gördüm. İlk bölümden anladığım kadarıyla senaryo ekibiyle reji ekibi de aynı dili konuşuyor. Serdar Gözelekli’nin rejisini ilk defa izledim. Fehmi Öztürk’ün nasıl çalıştığını, işine nasıl bir ruh kattığının canlı şahidiyim. Bence olmuşlar. Çok da güzel olmuşlar.

İşin reji kısmından sadece hikâye kısmına geçersem: Smile, You dizisinin tamamını izlemedim. Sonuna kadar aynı çatışmalardan, aynı yönde mi gidecek yoksa zaman içinde kendi özgün hikayesini mi oluşturacak bilmiyorum ama Gülümse Yeter’in sadece ve sadece “gençlerin aşkı” üzerinde yoğunlaşmayacağı sinyallerini tanıtımlardan aldık. Yani ilk bölümden bize vaat ettiği olay örgüsü, basit bir “zengin kız ve ailesinin fakir oluşu ve düştüğü durumlardan” çok öte. Gerek Özdemir gerekse Civan Ailesinin büyükleri, hem kendi içlerindeki hem de karşılıklı çatışmalarıyla oldukça dikkat çekiyorlar. Aile büyükleri çatışırken gençler de aile büyükleri ile kalplerinin sesleri arasında kalacak gibi gözüküyor. Hasan Civan (Erdal Özyağcılar) , oğlu Ahmet (Sermet Yeşil), gelini Ayten (Aslı Altaylar) ve torunu Sarp (Yılmaz Kunt) ile Lütfü Özdemir (Erkan Sever), eşi Nermin (Evrim Doğan) ve kızları Yasemin (Aslı Bekiroğlu) ile Gül (Seray Kaya), tüm bunların yanında Kemal (Pamir Pekin) ve Cem (Uğur Kurul)! Curcunaya gel, eğlenceye gel! :) Bir izleyici olarak tek ricam böyle güzel bir hikâyede Aslı Bekiroğlu’nu yani Yasemin'i çok ağlatmayalım, hep gülümsetelim. Çünkü Gülümse Yeter . ^^

Gülümse Yeter’in hikâyesi güzel ve güçlü. Bu hikâyeye dönüp bakmamızı sağlayan oyuncuları da çok özel ve kıymetli isimler. Erdal Özyağcılar, Sermet Yeşil, Erkan Sever, Evrim Doğan, Aslı Altaylar, Uğur Kurul ve Pamir Pekin bugüne kadar ekranda izlediğim ve izlerken mutlu olduğum oyuncular. Seray Kaya, Aslı Bekiroğlu ve Yılmaz Kunt’u da çok yakında izlerken mutlu olduğum oyuncular listeme ekleyeceğimden eminim.

Hissettiklerimi ve hissedeceklerimi bir yana koyarsam geleyim duyduklarıma…

Güzel bir jenerik müziği işin sosu gibi. Alp Yenier, Gülümse Yeter için hazırladığı müziklerle “sıcak aile” ruhunu çok güzel yakalamış. Ellerine sağlık. Duyduklarımızla ilgili çok ufak, mincik, küçücük bir şey sormak istiyorum: Neden dublaj? Benzetmemi mazur görün ama aynı dili konuşan iki kişiden birisinin diğerine dublaj yapmasını annelerimizin küçükken bizi kat kat giydirmesine benzetiyorum. Kazak da giy, üstüne süveter, atkı da tak… Oyuncu zaten üzerine karakterini giyiyor, dublajla neden bir karakter daha? Sanırım kimden bahsettiğimi anladınız: Yılmaz Kunt. Yılmaz Kunt, potansiyeli olan ve yolun başında bir oyuncu. Üstelik denk geldiğim röportajlarından da duyduğum kadarıyla hoş bir ses tonuna ve düzgün bir diksiyona sahip. Açıkçası kendi sesiyle izlemeyi yeğlerdim. Dilerim ki önümüzdeki bölümlerde Yılmaz Kunt’un sesini bol bol duyarız.

İlk bakış yorumumun sonuna gelirken gördüğüm büyük resme şöyle bir bakarsak şunu söylemeliyim ki bölüm çok güzel aktı. Temposu ne yordu ne de sıktı. Bu tempo, doğru oyuncu seçimi, güçlü hikâye, anlamlı diyaloglar, boş geçmeyen sahneler, güzel rejiyle birleşince: İşte bu! Zamanın nasıl geçtiğini fark etmedim bile. Sonuç olarak salı akşamlarımın adı bundan sonra Gülümse Yeter'dir!

(Bir de şu uzun dizi süreleri işini halledersek değmeyin keyfimize.)

Mesajımı da verdiğime göre reyting duamı edip tüm ekibe başarılar dileme zamanım gelmiş demektir: Tanrı, onları reyting canavarından korusun; emeklerini boşa çıkartmasın. 





BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER