Başına ne gelirse gelsin hiçbir şey olmamış gibi davranmak
da büyük meziyet olsa gerek. Evet, bu bir meziyetse John Rayburn’ü ‘Başına ne
gelirse gelsin hiçbir şey olmamış gibi davrananlar derneği’ başkanı olarak da
tanımlamak mümkün.
John Rayburn yaşanan o kadar hadiseden sonra, Monroe Country
Şerifliği için yarışmaya karar veriyor. Aman ne güzel karar! Daha başına
geleceklerin ciddiyetin kavrayamadı sanırım ya da ne kadar güçlü olursa o kadar
yenilmez olacağını düşünüyor.
Aslında hepimiz öyleyiz, aksi takdirde hayata da tutunamayız
ama söz konusu John olunca biraz sinirlendim tabii. Bu kadar yaşanandan sonra hiçbir şey olmamış gibi devam edemezsin John! John’un iyi bir oğul, iyi
bir eş, iyi bir baba gibi sıfatlarla gerine gerine dolanmasından rahatsızım
çünkü. Nedenini biliyorsunuz…
Fakat bu bir drama ve söz konusu dramaysa ben keyif almaya
bakarım. O yüzden sinirlenmeyi bir kenara bırakıp John’un mevcut durumunun
hikayemize katkısıyla ilgileneceğim.
John Rayburn, uyuşturucu meselesine bir adım daha yaklaştı.
Korkarım ki bu mesele nihayete erdiğinde John’un itibarı da yerle bir olacak.
Açıkçası tüm bunlar geçmişe, o malum güne eksenli olduğu için üzülsem mi,
sevinsem mi bilemiyorum ama hikayenin bu denli karışmasından ötürü de mutlu
oluyorum.
Elimizde bir zamanlar Danny’nin de içinde bulunduğu bir
uyuşturucu şebekesi var. John, eli kolu bağlı bir şekilde bu şebekenin içine
doğru sürükleniyor. Kevin ise hem kullanıcı, hem de ticari açıdan uyuşturucudan
besleniyor. Bu kısım beni çok heyecanlandırıyor doğrusu.
Yazı devam ediyor...