Bölümün sonunda, Kiralık Aşk Seyircisi'nin duruşu.
Şaka bir yana, Ömer'in Defne'sine vereceği tepki, hepimizin merak konusu. Kendi adıma, oyuna vereceği tepkiyi bu kadar merak etmiyorum. Aslında, oyuna vereceği tepkinin bir minik yansıması bu mesele, Ömer'in değişimindeki düğümün çözüleceği yer. Ömer'in tepki vermeyeceğini düşünmüyorum, kaldı ki tepkisizlik de bir tepkidir, orası çok ayrı. Ömer, Defne ile beraber çok değişti ve ne kadar değiştiğini, aslında kendi de bilmiyor. Aşkın değiştirdiğine, beklettiğine ve iyileştirdiğine şahit olduk bugüne kadar. Şimdi aşkın, mucizenin ta kendisi olduğunu anlama vakti. Çünkü, Ömer gibi, buzdan şatosunda yalnız yaşayan bir adamın, Defne'den sonra, kalbinin her zerresinde sevgi taşıdığını anlama vakti. Dedesini bile affeden adam, Defne'yi, her şey ortaya çıktıktan sonra, daha kolay affedecektir. "Güvenmiyorum." diyip kalktığı o banktaki ayrılıktan sonra, ustasına "Yanlış mı yaptım sence?" diye soran ama tolerans gösterme konusunda yine de ileriye gidemeyen Ömer'lerden sonra, bugün çok şey değişti. İnsan, en çok da kendisinin ne kadar değiştiğini farkedemez bence. Yani, elbet bir şeylerin farkındadır ama yaşamadan bilemez. Alp'in yaşadığı şey için, "Benim başıma gelse, çok kızardım" diyen Ömer'in çok da kızmayacağını, şu an ancak çok kırılacağı bir noktada olduğunu biliyoruz. Başına gelmediği için, geçmişte var olan kendisine, tecrübelerine istinaden kurdu o cümleleri. Tıpkı dedesiyle hiç karşı karşıya gelmeden, "O konu benim için kapandı" diyen Ömer'ler gibi. Defne ile Ömer'in aşkı için de bir sınav bu. Yüksek not alacaklarına inandığım bir sınav. 

En acılı anlarında mutfağa kapanıp yemek yapan, belki bu şekilde rahatlayan Ömer'in, şimdi Defne'sine yemek yapması gibi, çok değişti her şey. Soğan çorbasına burun kıvıran Defne için, -En iyi şef- Ömer. Aynı zamanda da mükemmel bir sevgili. Ömer'e sorarsanız da, o tüm ilhamı sevgilisinden alıyor. Aslında her şey çok net ama büyük resme bakmayı başarabilenlere belki de. Mesela sadece merak ediyorum Ömer'in tepkisini, ilk kez korkmuyorum. Her an ayrılacaklar, bir şey olacak gözüyle uzun süre izlediğim Kiralık Aşk'ta, Defne ve Ömer'in ayrılacağına asla inanmıyorum artık. Bu nasıl oldu, hangi ara oldu ben de bilmiyorum. İşte bu da Defne ve Ömer'le beraber, yaşadıkları değişimin, belki bizim de içimize işlemiş olmasındandır. Defne bana göre, dede meselesini de, Ömer'den saklayarak yanlış yaptı ama ilk kez Defne'ye kızmadım. Çünkü masum, gerçekten saf hislerle hareket etti. Kendi çıkarını kollamadı aslında, büyük bir risk aldı. Bana kalırsa, Ömer'in dedesiyle barışmasını, benim kadar o da istiyor. Acı ama haklı Neriman, doğru olan bence de bu.

-


Söylemeden geçemeyeceğim;

*Kız istemede, kendisine özen gösteren yalnızca neden Neriman'dı? Lütfen, Neriman Defne'yi, "Güzel kıyafetler giymezsen, sırrı Ömer'e anlatırım, bire bin katarım." şeklinde tehdit edebilir mi? Teşekkür ederim.

*İso ve Sinan'ın, (İso'cuğum, aynı cümle içinde kullanıyorum seni Sinan'la ama kusura bakma.) kız istemede olmaları gerekirdi, hadi arkadaş getirmediler diyelim, Sadri Usta'm nerede? Neden yok? En çok o olmalıydı. Bu da böğrüme öküz oturmuş hissiyatı verdi açıkçası.

*Ömer, babasından ikinci kez bahsetti. Annesinden sürekli bahsetmesine rağmen, neden babasından bahsetmediğini çok düşünmüştüm bugüne kadar. Bence, annesinin ölümünden sonra, günbegün kendisini ölüme sürükleyen babasına kırgın olabilir Ömer... Yapayalnız kaldığı için. Ve tüm bunlar da, dedesine olan öfkesinin, bir numaralı tetikçisi. Yani umarım, dede meselesiyle, biraz kapalı kutularını açar Ömer, yüreğinin tozlu yerlerini görmeyi çok isterim.

*ÖNEMLİ: "Ömer, çiçek almasın." Dipnot olarak, bunu, konuyla alakası var ya da yok mutlaka bir yerlere iliştireceğim bundan sonra. Bir kamyon kasası çiçeği, Defne'nin yollarına serse, nafile artık. BAZEN OLMAZ. Zorlamamak lazım, Ömer'e naçizane tavsiye olarak bırakayım bunu da.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER