Genel olarak, dizinin sadece Ali Nejat ve Naz
etrafında dönmüyor oluşundan son derece mutluyum. Çünkü öncelikle Naz
karakterini hiç sevmiyorum. Karakter bence iyi yazılamıyor, sürekli kaçan, ne
istediği ve ne yapacağı kestirilemeyen, sallantıda biri. Bir bölümde gerekçesiz
olarak reddettiği bir şeyi sonraki bölümde yine gerekçesiz olarak ve büyük bir
mutlulukla kabul edebiliyor. Bkz. Evlilik teklifi. Niye reddettiği belli değil;
iki kez reddettiği teklifi üçüncüde neye dayanarak kabul ettiği de belli
değil.
Yurtdışına yerleşme meselesi de ona keza. Ali
Nejat bu fikri ortaya attı, Naz sıcak baktı, bu kadar. Sanki bunu uzun uzun
konuşmuşlar, düşünüp tartmışlar ve bir karara varmışlar gibi bir de herkese
ilan edip bundan türlü türlü drama çıkardılar. Madem konuşup anlaştınız, neden
gideceğiniz yerin bir adı yok mesela? Neden bir şehir ve hatta ülke adı bile
telaffuz edemiyorsunuz? Edemezsiniz, çünkü konuşmadınız bile.
Buna paralel olarak Ali Nejat'ın Naz'la
ilişkisinin de altı bomboş. İş konusunda son derece makul ve sağduyulu olan Ali
Nejat'ın söz konusu Naz olunca neden bu kadar tutarsızlaştığını ben
anlayamıyorum. Bunu aşk ile açıklayamıyorum, çünkü cevabın aşk olabilmesi için
bir derinlik gerekir ama Ali Nejat-Naz ilişkisinde bu derinlik yok. Hatta bana
sorarsanız ortada bir ilişki bile yok. Hiçbir şey konuşmayan, birlikte vakit geçiremeyen,
el ele bile tutuşmayan bir çift izletiliyor bize. Çift olarak yaptıkları ilk
hareket de evlenmek olacak böyle giderse…
Bu 'ilişki' bu kadar temelsizken pek çok şey
gibi Eylül'ün gelişi de büyük bir sarsıntı yaratabilir. Murat Eylül'den
bahsederken Naz'ın suratının nasıl renkten renge girdiğini gördük, çünkü Eylül'ün
adını bile duymamıştı o güne dek. Duyamazdı, çünkü hiç konuşmuyorlar, birlikte
vakit geçirmiyorlar, birbirlerini tanımıyorlar. Şimdi Eylül’ü deli gibi kıskanıyor ama bunu kendine yediremiyor Naz. Güya
sevdiği, evleneceği, hayatını birlikte geçireceği adama bir an olsun göstermiyor
gerçek hislerini.
Flashbacklerde görüyoruz, Ali Nejat-Eylül
ilişkisi de, Naz-Umut ilişkisi de böyle değilmiş. Demek ki aslında ikisi de böyle
karakterler değiller ama nedense bunlar bize gösterilmiyor. Bu gösterilmeyen -çünkü
yaşanmayan- şeyler de her bölümde yeni bir problem olarak sunuluyor bize. Oysa
haftalar boyu Hasan Amca'nın çilesini göstermek yerine Ali Nejat ve Naz
sahneleri çoğaltılabilir, aralarındaki diyalog derinleştirilebilirdi…
Dolayısıyla hikâyenin daha çok Feyza-Murat-Enver aksına yoğunlaşmasından,
bu aksa Tarık Bey ve Eylül'ün eklenmesinin ve Ali Nejat ve Eylül'ün Enver,
Neslihan, Umut ve Oğuz'un da Murat dolayımıyla bu akışa dâhil olmasından son derece memnunum. Ana
karakterlerin değil de Murat ve Enver'in geçmişlerini kurcalamak, onları böyle insanlar haline getiren nedenleri merak etmek
daha çok hoşuma gidiyor Ali Nejat ve Naz'ın bir araya gelip gelip bir şey yapmamalarını izlemekten. Ama bütün
bu akış içinde kadınların yalnızca kadın kimlikleriyle yer almalarından da bir
o kadar rahatsızım. Naz, Feyza, Neslihan ve Eylül'ün bu akış içindeki yerleri
erkekler tarafından belirleniyor. İşleri, aşkları ya da planları neyi
gerektiriyorsa bu kadınlara oralarda bir alan açıyorlar ve kadınlar da yalnızca oralarda var
olabiliyorlar. Oysa hepsinin bir mesleği var (Feyza'nınkinin lafı hiç edilmedi ama illa ki vardır - ayrıca
şirkette hissesi var ve işlerle ilgilenmeye karar vermesinin üzerinden de 7 bölümden fazla zaman geçti) fakat biz onları yalnızca
erkeklerin çevrelerinde, onların hikâyelerinin ya da planlarının içinde birer figür olarak görebiliyoruz, etkin bir rolleri yok. Ölüm döşeğindeki
annesinin Neslihan'ı henüz iki kere gördüğü Umut'a 'emanet' etmesi, ona 'sahip
çıkmasını' istemesi de bu şikâyetlerimde haklı olduğumu gösteriyor. Kördüğüm böyle bir dizi olmamalı...