Siyah Sancak’ın bu başarısız hamlesinden sonra oradan geçecek olan düşmana da güzel bir pusu atıp sahneyi toparlayacaklarını düşünmüştüm ama fena yanıldım. Herkesin bir adama nişan aldıktan sonra sadece bir kişiyi -hadi ben kaçırdıysam iki kişiyi- vurmaları tam bir hayal kırıklığıydı. Hele baskına uğramış olmalarına rağmen iki evladımızı indirmeleri resmen asabımı bozdu. Şu günlerde o iki sancağı onlara indirtmeyecektiniz. Vallahi kanıma dokundu. Cahit’in sahneye atlamasına ise hiç yorum yapmıyorum. Nerede Polat’ın beklenmedik yerlerden çıkışları, nerede Cahit’in “sahneye gireyim mi hocam” çıkışı… Aaaah ah Siyah Sancak, bu bölüm niye böyle yaptın ki sen?
El birliğiyle Yusuf’u konseyin elinden kurtardılar ama kabak döndü dolaştı Ariel’in başında patladı. Yusuf ile Ferdinand arasında doğacak sürtüşmeleri Ariel çözecek. Doğal olarak Ariel çok mutsuz. Bu iki gücü dengeleme işini, üstlerinde korkutucu bir yaptırım gücü olmadan yapabilmek gerçekten imkansıza yakın. Fakat aynı zamanda muazzam da bir fırsat. Kimse ölümsüz değil. Belli ki Ariel, next Karun olarak seçilmiş ve şimdiden dengeler kurma konusunda hem sınanıyor, hem eğitiliyor. Ariel gibi bir zekanın bu duruma ayması gerekirdi. Yakında ayacaktır.
Ben batmam dostum, batırırım.
Toryum konusunda artık tam olarak ne yapmak istediklerini açıklamaları lazım. Zira bilinmezlik uzadıkça Gölge’nin karizması gözümde çiziliyor. “Toryum’a ve onu işleyecek teknolojiye sahip olan geleceğin kralı olacak” diyor. Tamam eyvallah… Peki Toryumla ilgili ne biliyoruz? En son 1.6’lık bir motoru çalıştırdığını biliyoruz. Ferdinand geleceğini sadece bunun üzerine kuruyorsa baştan batmış demektir.
Bugün belki yeterli yaygınlıkta değil ama Tesla araba markasını duymuşsunuzdur herhalde… Adamlar en son 22 dakikalık şarjla 320 km giden otomobil ürettiler. Üstelik Amerika’da bu enerji dolumunu güneş panelleri sayesinde bedavaya yapıyorlar. Yani geleceğin arabaları yakıtını güneşten çıkartacak. Toryum’u motorlar dışında bambaşka alanlarda da kullanabilirler ama hiçbir alan benzinin ikamesi olmasından daha karlı olmayacaktır. Bu durumda bizim bilmediğimiz bir şey olması gerek. O şey nedir? İşte onu çok merak ediyorum. Eğer öyle bir şey yoksa Ferdinand’ın en büyük düşmanı Polat Alemdar değil, Tesla motorun sahibi Elon Musk’dır.
Çocukların annesiyle tanışana kadar maratoncuydum ben.
Fehmi’yi gerçekten takdir ettim. İş kazaları konusunda denetimin ve yaptırımların fazlasıyla zayıf olduğu bir ülkede bu denli hassas olması çok güzel. Hazır hassas konulardan başlamışken ve Asya ayağına kadar gelmişken bir hassas konuya daha girdi. Gayet kibar yürüdü ama Asya’ya karşı gerçekten bir şeyler hissederse aile bağlarını kurma konusunda Kurtlar Vadisi Pusu Brezilya dizilerine örnek gösterilir vallahi. Şimdi Yusuf, “sen anneme nasıl yürürsün” deyu kızamaz zira babası yürüdü ama aslında babası, babası değil yine de babası gibi seviyor. Fehmi ile Asya evlense Yusuf’a cici anne geliyor ama aslında öz annesi olduğu için gelmiyor. Müge Anlı’da bile yok bu karışıklıklar. Vallahi yazana da bağlayana da bin tebrik.
Kurtlar Vadisi Pusu’da eskiden adı geçen adamlar en az 4-5 bölüm sonra gelirdi şimdi şıp diye bir sonraki bölümde damlıyorlar maşallah. Şikayetçi miyiz? Asla değiliz. Vasily, Kenan'la görüşerek sürpriz bir giriş yaptı. Kenan’ı tehdit etme şekline bayıldım. Nerdeyse tereyağından kıl çeker gibi parasını alacaktı. Hatta aldı diyelim biz ona zira Rascoln paylaşmayı kabul etti ama işte aç gözlülük boşuna yedi ölümcül günahtan biri değil. %80 ne yahu?
"Ya ben seni öldüreyim ya da sen beni öldür" diyorsun ki bunu diyen birine göre son derece tedbirsizdi. En son Memati, Bulut’a bıçak saplamıştı ama o saplayacağı yeri biliyordu. Kenan da aslında amacı bakımından biliyordu diyebiliriz. Bence hepimiz hareketi Rascoln’den bekliyorduk. Kenan saplayınca ufak çaplı bir şok oldu. Kenan’ın içindeki psikopat uyanıyor. Abisine şiirler yazan o çocuk gitti, psikopat bir çocuk geldi. Gölge bu hallerini bilse yanına staja alır. Bakalım bu psikopat haller ne zaman geri tepecek…
Oğlum bak canımı sıkma evladımsın zaten...
Polat-Yusuf görüşmesinin bilgilendirme kısmında problem yoktu ama özel meselelerde olay çıkacağı başından beri belliydi. Yusuf’un üzerine kurulan planlar kimin üzerine kurulsa kurulsun insan isyan eder. Bir bakıma kopyalanan koyun Dolly’den bir farkın yok. O da proje, sen de projesin. Polat bu duyguyu çok yakından tanıdığı için Asya’ya “babası olduğumu asla öğrenmemeli” dediği halde Yusuf’a gerçekleri söyledi.
Sahnenin başından beri saklamayacağına adım gibi emindim. Zira saklaması kendisini inkar etmek olurdu. Aslan Amca olmak olurdu. O, Kurtlar Vadisi operasyonunun başlangıcından itibaren hiç ama hiç Aslan Bey gibi olmak istemedi. Polat’ın bizi yanıltmamasına çok ama çok sevindim. Yusuf o koltuktan kalktı ama yarın yine oturacaktır. Zira Polat Alemdar’a kızmış olsa da o Polat Alemdar’ın çocuğu ve kalbindeki vatan aşkı adeta bir genetik miras. Bu aşk baba ve oğulu birbirine yakınlaştıracaktır.
Açıkçası Gölge’nin Mervan planını duyunca etkilenmiştim. Bir yerde Mervan’a ihtiyacı kalmayacağını düşünüyordum. Oysa o, ardındaki güç olmak istemiş. Yine de planı böyle kurup toplantıya gitmesini başta anlayamamıştım ama bit yeniği kimin davetlisi olduğu konusunda yatıyor. Gölge’nin oraya gidip o gösterişi yapmaya ihtiyacı yok ama gitmezse Polat, Gölge’yi orada başka şekillerde arayacak. Bu Gölge çok uyanık çok… Fakat bir de yıllarca onun gibi uyanıklarla uğraşa uğraşa uyanık olmaya başlayan bir Polat Alemdar var. Sesi duyulduğunda yüzlerin asılmasına ya da gülmesine sebep olan bir Polat Alemdar var. Tarihi tekerrür ettirmeyecek bir Polat Alemdar var. Kısmet olursa haftaya görüşmemize aracılık edecek bir Polat Alemdar var. İyi ki bir Polat Alemdar var!
Haftaya görüşürüz.