Kiralık Aşk: İsyanım büyük sığmaz içime!
Biraz daha sevimli bakayım da yıldırım nikahı patlatalım by Defo

Kişisel tarihimin en kötü, en çıkmaz dönemi idi. Bazen oluyormuş öyle, yani bana da öyle dediler. Çok mutsuzdum. Hissedebilen bütün yerlerim mutsuzdu. Üstelik ortada küçücük, minnacık bir neden bile yoktu. Ya da kendime açıklayabildiğim bir nedenim yoktu. Yürüyüş yapma bahanesi ile beyin duşu almaya çıktım. Yürüyorum, yürüyorum.. Yürüdükçe beynime hava basılıyor gibi hissediyordum. Parkta çocuğu ile mutlu mesut oynayan, hayata o an için mutluluk spreyleri fısfıslayan kadını görünce ben de kayışlar kopmasın mı? Kopsun, koptu da tabii. 

Mutluluktan, anne-evlat sevgisi karşısında duygulandım sandınız siz. Yok, ondan değil. O kadar romantik olamadım maalesef. “Hayatlarımız ne kadar sıradan. Bu kadın şimdi çocuğu ile parkta, birazdan evine gidecek kocası gelecek belki. Sonra ailecek televizyon izleyip, hayatlarına devam edecekler.” diye ağlıyordum. Kendi mutsuzluğuma, monotonluğuma kılıf uydurmuştum. Kulaklığı da taktım, fonda “Siz benim neler çektiğimi nereden bilecekseniz?”, ağır çekimde yürüyerek klip çekiyorum. Tabii o zamanlar hikayenin sonunda “Sen misin ilacım naninina nay nay” çalacağından habersizdim. İşte böyle de bir ruh hali içindeydim. Eh be, Ilgaz sana ne? Belki kadının en büyük hayali kızını parkta sallamaktı? Sana ne oluyor da kendi yaşam sıkıntılarına bile ağlamak için başkalarını kullanıyorsun? İşte bütün bu saçmalıklar içinde kendimi eve attım. Durun durun panik yok. Tabii ki Ranini Tv’desiniz,  Kiralık Aşk yorumu okuyacaksınız, benim anılarımı değil korkmayın. İki hafta yazamayınca, yine tutulamayan küçük enişte oldum ben. Bağlayacağım konuyu, trust :)

İşte ben bu halde eve gittim. Depresyon evreleri yaşayan esas kızın en yakın arkadaşları ne yapar? Bahsi geçen kızın annesi ile iş çevirerek seni güldürmeye, azıcık dışarı çıkarmaya çalışırlar. Benim de tam bu tarife uygun bir ailem ve arkadaşlarım var, şükür ki. “Hadi tavuk musun, ne oluyor?” diye başımın eti yeniyordu. Ben de boş boş televizyona bakıp, kafamı ütülüyordum. İştee yumurtaya can veren Allah’ım bana da o gün şifamı verdi. Meğerse  günlerden Cuma imiş. Benim umurumda bile değil ta ki o ana kadar. Arkadaş jenerik girdi, bana bir şey oldu. Sanki ilahi bir güç geldi beni beynimden jarja taktı öyle bir mutluluk. Tabii acılar içinde kıvranma triplerinde iken karizmayı da çizdirmek istemiyorum. “Ay durun bakayım yeni dizi başlıyormuş bir göz atalım” diye bizimkileri susturmaya çalışıyorum. İşte o gün bugündür ben Kiralık Aşk’a attığım gözümü alamadım.

Bugüne kadar aramdaki bu bağı anlatmadım. Belki bir gün final bölümünde hep bahsettiğim bu bağı anlatırım diye sakladım. Şu an niye bununla başladım onu da bilmiyorum. İçimden  ne aktıysa onu yazdım bugüne kadar, bugün de bu çıktı şansımıza. Durun birazcık daha kendimden yürüyeyim azıcık daha sabır. (Sen ki DefÖm vuslatına sabır ediyorsun Ey Kiralıkçı :))


Yazı devam ediyor...

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER