Derken bu bizi, yine uzuuuuun ve meşakkatli bir Virgo yolculuğunun ardından nihayet 5. Sezonun 11. Bölümüne getirmiş oluyor, değil mi? Sabrınız için teşekkürler. Gözlerinize sağlık efendim. Ve tebrikler. 662. Kelimedeyiz.
Suits 5. Sezonun ikinci kısmı ile -11. Bölüm; Blowback- 27 Ocak’ta sahalara döndü. (Bundan sonrası tahmin edeceğiniz üzere spoiler vb. içerik ihtiva etmekte.) Sahalara dönmek terimini belki en ziyadesiyle hak eden sezon prömiyerlerinden biriydi bu bölüm; çünkü bu dizinin yapı taşı olan “büyük sır”ın ifşasının ardını izleyebilecektik sonunda! Suits’in en büyük bombasını
-70 bölümün deyimi yerinde ise sırtında yükseldiği bu sırrı- yaz sezonu finalinde patlatmasının milyonlarca insanla beraber beni de şoke ettiğini gizleyecek değilim elbet. Bir gün ortaya çıkacaktı, evet, ama son sezonu olmadığını bildiğimiz bir sezonun, orta yerinde? Ama durun, Suits’i zaten bu sebeple seviyordum ben! Dört bir tarafta savaşılan onca derdin öyle veya böyle -ya da her Suits finalinde olduğu gibi; müthiş bir adrenalin bombardımanı altında- bertaraf edilmesinin ardından alınan o son derin nefesin, Mike’ın elinde kelepçelerle ofisten çıkarılması suretiyle boğazlara dizilmesi? Güzel bir bombaydı, kabul. Suits’in 70. bölümde patlatmayı seçmiş olması 71. bölümü iki kat merakla bekletti bu sebeple.
“Sakin ol. Harvey gelecek ve bu durumu düzeltecek. Çünkü Harvey bunu yapar. Düzeltir.” Bazen bu 5 senelik kanıksanmışlığın sorgulanma hatta sarsılma vakti geldi de geçiyor olabilir mi diye düşünmeden edemiyorum. Belki de en fazla; düzeltilmesinin doğru olup olmadığına karar veremediğim zamanlarda. 70 bölümdür Mike ve çevresindeki herkesin sırtında dev bir kambura dönüşen "gerçek bir avukat olmama" sırrı, bana göre örtbas edilme mühletini çoktan tamamladı da ondan. Bununla beraber, yasalar karşısında alenen suç teşkil eden bu duruma, “bedeli neyse ödenecek” doğruculuğuyla da bakamıyorum. Mike’ın avukat olmanın kıyısından dönüp, kendisini elinde bir çanta dolusu parayla bir sabah Harvey’nin karşısında bulduğu mülakatta avukat taklidi yapmasına uzanan epey acıklı geçmişinin bir tanığıyım neticede ve onun zaman içinde, bu mesleğin meziyetlerinin tümünü, meslektaşlarının çoğuna kıyasla fazlasıyla taşıyan bir avukat “olageldiğini” inkar etmem de mümkün değil.
Dolayısı ile Mike’ın "suçunun" ahlaki ve etik yaptırımlarını sorguluyorum. Avukatlık geçmişine sığdırdığı 88 davada dokunduğu ve iyileştirdiği hayatlar; o her bir dava için söz konusu olan 9 aylık cezanın ne kadarının etik olarak üzerini çizer veya çizemez, tartışmaya çok açık. Ki bunu, ortaokul-lise sıralarından üniversite 4’ün son finaline dek gereksizce çok çalışıp, okuduğu her bir şeyi bilmem kaçıncılıkla bitiren, ve bu zorlu yolculuğa rağmen eğitim hayatının, bir insanın en büyük değeri olduğunu savunan biri olarak söylüyorum. Bununla beraber, Suits’in gerçekçilikle olan bağını sorgulama topuna şurada çok girmek istemesem de -zira Amerikan Hukuk sistemi bana “mış gibi yapmak” için en az müsait yer gibi görünüyor!- eğer Mike gerçek olsaydı ve ben onun iş arkadaşı olsaydım, “Harvard bu boru mu, muş gibi yapamazsın, ne haddine!” demeyeceğime de garanti vermiyorum!
Yolun sonu görünüyor.. Kısacası, Mike’ın davası hakkında hislerim çok çetrefilli sayın izleyiciler. Realist ve duygusal kişiliklerim çatışma içinde, gelsin çok kolaysa Harvey bu durumu da düzeltsin! Hem artık yanında Donna’sı da var. Donna bir sezonluk aranın ardından kürkçü dükkanına geri dönüyor ve sadık bir Suits izleyicisi olarak bu beni hiç şaşırtmıyor. Çünkü Suits’te çatışmalar belirli evrelere özeldir. Harvey-Donna ayrılığı da 5. sezonun ilk bölümünün çatışmasıydı. Harvey’nin geçmişi ve bilhassa annesi ile olan problemlerinin üzerine gitmesi ile bir hikaye elementi olarak işlevini tamamladı. Yerli yabancı dizi alemlerinin gelmiş geçmiş en kuvvetli "power couple"larından olan Harvey-Donna ikilisinin yeniden birleşmesi bence de şenliklerle kutlanması gereken türden. Şahsi favorilerim arasına giren tüm power couple’larda olduğu gibi, Harvey ve Donna arasındaki eşsiz tansiyonun ne şekilde evrilmesi gerektiği konusunda ise hala net değilim. "Asla ayrılmamanız ama asla da bir araya da gelmemeniz gereken bir durum var!” olarak özetleyebileceğim bu hissiyatı deşmenin yeri ve zamanı, bu yazı değil, bir başka yazı, o yüzden şimdilik buraya park ediyorum. (Bu arada Donna’nın Harvey’e zamanında bir kaktüs -tabii ki kaktüs, menekşe yakışacak değildi herhalde bu çifte ^.^- vermiş olduğunu unutan veya atlayan kendime de koca bir teessüf!)

Kaktüsüm yaşıyor ^^
“Hiç bir davayı kaybetmedim ve şimdi de kaybetmeye başlamayacağım” diyen Harvey’yi ve sorgu odasında kendini kayda alan kameranın modelini ezbere söyleyebilmesiyle paçasını şimdilik tutuklu yargılanmaktan kurtarmış görünen Mike’ı zorlu bir 5 bölüm bekliyor. Mike’ı kimin ihbar ettiğine dair yapmak istediğim tek tahmin, bildiğimiz veya tahmin ettiğimiz herhangi bir insan olmadığı yönünde.
Jessica, Suits’te Harvey’le beraber “...’in askerleriyiz” tamlaması içinde yer almayı düşünebileceğim ikinci karakter. Jessica sevgimi Harvey sevgimle kıyaslama topuna da girmem hatta! İnanılmaz içgüdüleri, müthiş hırsı, sarsılmaz özgüveni ve soğukkanlılığıyla bence beyaz ekran için yaratılmış en şahane kadın karakterlerden biri Jessica. Suits alemlerinde Donna’yı sevmek daha ‘seksili’ olsa da; ben Jessica reyiz’in askerlerinden olmaktan aşırı mutluyum. Velhasılıkelam, bu çetrefilli durumdan paçayı bir kez daha sıyıracakları benim için yine su götürmez ve yine çoğu zaman olduğu gibi bu macerada da Jessica’nın Harvey’e “sen gelirken ben dönüyordum oğlum” türünden bir gol çakacağına dair bir hissiyatım da yok değil. (Fakat söylemeden edemeyeceğim reyiz; senin kıyafetlerinin de hastası olan bizleri senelerin en fena outfit’i ile üzdün, bir daha yapma!)
Bu kara gül sen değilsin Jessica!
Jessica Harvey ve Lois arasındaki bağ, bu sezon da bizi bol miktarda ah ve vahlara sürükleyecek gibi görünüyor. Kaç aile içinde şu üçü arasındaki kadar gerim gerim gergin ama bir o kadar sağlam bağlar olduğu, zaman zaman sorguladığım bir şey benim. Onlarınkisi kadar keyifli aile muhabbetinin aramakla zor bulunacağına ise eminim. Lois’in çamur banyosundaki LOTR atışmaları kalp ben!
Son olarak onlara da değinmeden geçmiş olmayalım elbet maksadıyla:
Dizinin en az sevdiğim ikilisi Mike ve Rachel’ın mıç mıç aşk böcüğü halleri, bölümün en “öeh” dedirten kısımlarıydı kanımca. Gerçi, kavgaları daha da büyük bir “öeh” dedirtti zira Rachel’ın Mike’ı sepetlemeye yer arayan babasını işin içine katarak -ve sonunda onun “Harvey’yi satsın” mesajını Mike’a ileterek- ne yapmak istediğini zinhar anlayamadım. Mike’ın da, açıkça onu manipüle etmeye çalışan bir polisin verdiği gazla “sen beni beklemeyeceksin, değil mi Reyhan.. ayh pardon Rachel” diye ağlaşması eşit derecede saçmaydı bana göre. Özetle, “çok sıkıcı bir çiftsiniz” diye düşünmediğim bölüm sayısının bir elin parmaklarını geçmediği Mike ve Rachel çifti için kalan bölümlerde de “ne saçma bir çiftsiniz yahu” diye düşünüyorum, bu da onlardan biriydi.
Bu arada unutmadan: Mike senin saçların nezarethaneye giderken mi o kadar uzadı sen hayırdır ya? (Beğendim o ayrı ^.^)
Haftaya görüşmek üzere!