Hayatta bizim olduğunu sandığımız şeyler vardır.
Avcumuzda sıkı sıkı tutarken onları boğduğumuzu fark etmeyiz bile. Biraz
gevşerse ellerimiz, uçup gidecek sanırız. Bu baskın duygularla onun nefesini
boğazında düğümleriz. Belki o hiç avcumuzdan kayıp gitmez. Ama çoktan nefessiz
kalıp ölüverir. Ali'yi boğdular, farkında bile olmadan. Ali, Haluk'un oğlu değil. Ama işin daha da acı tarafı Haluk Ali'nin babası değil. Bu tarafın daha parçalayıcı olacağını kim tahmine derdi ki? Ali sana benziyor Haluk. Senin gibi, senin için, sana rağmen...
Güneşin Kızları rakiplerine kıyasla öyküsü ve
yaptığı ters köşelerle ilk günden farkını hissettirdi. İnsanın ağzını açıkta
bırakan vurucu finallere gebeydi. Fakat son birkaç haftadır, düşüşe geçen
reytinlerinin de gösterdiği gibi, ringde gücü zayıflamış bir imaj çiziyor. O
kritik devinimlerin yaşandığı dizi gitti, yerine klişe lise karmaşalarının
yaşandığı bir yapım geldi gibi hissettiriyor. Umarım bu hissimde yalnız
kalırım. Çünkü gündelik sıkıntılar sebebiyle bölümü sevememeyi, bölümün sahiden
kötü olmasına tercih ederim.
Saçımı kurutmadan dışarı çıkıyorum kızım tehlikeliyim ben, maçoyum!!!11!!1
Eskiden gençlerin sahneleri daha dinamik akardı.
Şimdilerde amiyane tabirle Selin'e 'yürüyen' Ali, ansızın maçoya bağlayan Savaş, arada
şaşkın kalan Nazlı ve bir adet tripkolik Selin var elimizde. Misal bardaki mini
kavga, fazlasıyla ergenlik sosuna bulanmıştı. Aynı şekilde hiçbir şey vadetmeyen
motor yarışı, görsellik olarak da çelimsiz kaldı. Böyle bir sahne çarpıcı bir
kazayla bitseydi, hatta Savaş Nazlı'nın çağrısına uyup vazgeçseydi bile daha
etkili olurdu.
Okuldan sıyrıldığımız için seviniyorum. Çünkü
gerilimi ve dram yönü böylesi baskın bir işte lise dramaları işi
yavaşlatıyordu. Belli ki Elif kızımızın da ipi birkaç bölüme çekilecek. Tıpkı
Didem gibi onun da adı attığı taş ürküttüğü kuşa değmeyenler listesine
eklenecek. Bence ziyanı yok, vakit tamam, Abbas yolcu edilmeli.
Bu hafta bölüm AlSel'cilerin gözüne şenlik sahnelere
gebeydi. Minnak atışmalar mı dersiniz, kaçan kovalanır taktikleri mi dersiniz,
aşk böcüğü kıvamını tutturmak mı dersiniz? Hepsi vardı efendim. Fakat olanca
sevimsizliğiyle hatırlatmamı araya sıkıştırayım; bu çocuklar liseli. Hani
sırnaşma dozunu bir tık düşürürsek, kanı fokurdayan gençlere daha tatlı ilhamlar
sağlarız diye düşünüyorum. (Tamam yahu vurmayın hemen)