Kiralık Aşk: Paylaşılası aşklar, saklanamayanlar!

Kiralık Aşk: Paylaşılası aşklar, saklanamayanlar!
Yapılan araştırmalar sonucunda söylenenlere göre; nörobiyologlar, aşkın nörobiyolojisini araştırırken aşk hakkında dünya edebiyatında yazılanlardan da faydalanarak araştırmalarına farklı pencereler açmayı planlıyolarmış. Ben de diyorum ki “Sayın bilim insanları hazır farklı alanlara da el atıp faydalanma sağlayacağınız dönemlere girerken bir de acaba dizilerde anlatılan aşk hikayelerini mi gözlemleseniz? Hatta direk adres belirtip sizleri Kiralık Aşk izlemelere davet ediyorum. Burada havalar çok güzel, buyrun siz de gelin. Herkes gelsin…

Ömercim sonsuz aşklarının ilk yıldızlarını Defne'nin parmağına kondurduğu yetmez gibi yapmış olduğu şiirsel evlilik teklifiyle bulutları hepimizin yeni lokasyonu haline getirmişti. Defne, olayın şaşkınlığını atamayadursun biz bulutlarda lirik dans figürleri sergiliyoduk. E Cuma günü gelip çatınca yeryüzüne inmenin zamanı gelmişti. Çünkü Ömer’in Defnesi gitmeleri ile meşhur olan şaşkoloz bir güzeldi. Ama bu sefer beni de benim gibi düşünen arkadaşlarımı da dumur etti. O nasıl güzel bir tepkiydi kuzucum o ne güzel kendini ifade edişti? Defne, Defne olalı Ömer’i böylesi güzel reddetmemişti! Hakkını da yemeyeyim bu sefer kırıp dökmeden duygularını ifade edip zaman istedi. Ömer bir an için üzülse de Defne’nin, minnoş eliyle yüzünü okşaması ile gözlerinin içine dolu dolu bakmasıyla anlık üzüntüsü kaybolmuştu bile…

Aylardır arkadaşlarıma söyler dururum Ömer-Defne ilişkisini ilk öğrenmesi gereken kişinin Şükrü Abim olduğunu. Resmen bizden biri, daha ortada fol yok yumurta yok iken Defne, Ömer’in bardaklarını şangur şungur kırar iken Şükrü Abim bu aşkın kıvılcımlarına şahit olmuş, imalı bakışlar atmıştı. Arabada ki el ele Ömer'i görünce o güleç suratı daha da güzelleşti, dedikodusal aktiviteler için dikiz aynasından arka koltuğu kesen şoförlere inat mutluluğa şahit olma amaçlı kesişlerdi bunlar. Direksyon elinin altında olunca gidilecek rota ile ilgili fikir almak şarttı, daha da doğrusu uyanış yaşatmak. Şükrü Abi’ye kalsa hiç sormadan direk Ömer’in evine sürerdi ya yine de sormayı seçti “Ama bence bi kez daha düşün” bakışları atarak. Şükrü Abicim aman diyeyim sen bu ikisini el ele görünce bu hallere düştün, bide yakınlaşırlarken falan göreyim deme mutluluktan arabayı kanatlandırabilirsin!

En güzel duygular, mutluluklar kimlerle paylaşılır? Tabiî ki en sevdiklerimizle… Defne de koşa koşa kendi can bildikleri ile paylaşmayı seçti. Bu sahneler iyi hoş hepimiz de güzel duygular uyandıran sahneler ama ben mesela bu sahneden önce Defne ile Ömer’in kapı önü vedalaşmasını izlemek isterdim. Aşık çiftlerin her sabah birbirlerine kavuştukları günaydınlaşmaları ne kadar sevsem de akşam olup da ayrılma vakti gelince ki gün sonu vedalaşmalarından aldığım duygu kadar derin şeyler hissedemem. Keşke kapı önünde birbirinden sarılarak ayrılan çiftimizi görebilseydik. Neyse bizim elimizde ne var; artık şu 200 bin lira meselesini açan kare masa toplantısı. Derin bir ohh çektim uzun zamandır istediğim bi sahneydi. Hiçkimsenin bu konu ile ilgili bir adım atmaması beni sinir ediyodu. Hem bu mesele ile ilgili brain storming aktivitelerine girdiler hem de sonunda abi olan Serdar’ı sahalarda görebildik. Damat Ömer ile tanışmanın vakti zamanı gelmişti.

Bir tarafta kız kardeşinin sevdiği adamı tanımak isteyen Serdarlar, diğer tarafımızda kardeşi İso’nun sevgilisi Yasemin’i kabullenmek istemeyen Defneler. Oooo “görümce görümce görmeyeyim seni ömrümce” sesleri yankılandı fonda. Tamam Defnecim Yaso-İso ilişkisini ben de desteklemiyorum, çift olarak bir türlü sevemedim ikisini ama direk kestirip atmak da olmaz beybili. Hayır sende de bi tane görümcük var. Hem de en manyak takıntılı olanından. Sen ele iyi görümce ol, başkası sana di mi canım? Ama benden sana tavsiye İso’yu alttan alta Nazlıcan hususunda gazlayabilirsin. İso-Nazlıcan ile olsun Yasemin-Deniz ilişkisine de yol açılsın. O zaman her iki çifti de desteklerim.

Genelin aksine Deniz karakterini çok seviyorum çünkü Devrim Yalçın bir şahane, karakterin kötü karizması çok dozunda, fazla izlenesi. Yasemin ile yan yanalarken ekrana ateş ediyolar. İso-Nazlıcan ikilisine gelince ikisinde de benzer samimiyet, saklanma gereği duyulmayan doğallık, aynı mahallede büyümüşçülük var.

Dizide her karakteri birbiri ile shiplemeye çalışmalarım hep Ömer-Defne ikilisi yüzünden. Aşka aşık ettiler bizleri ne yapalım. Neydi o geceden sonraki evde ilk karşılaştıkları sabah öyle?! Ömer Beyciğimiz artık kapılarda karşılar olmuş. Defnesinin de eli incinmiş zaten, Ömer bi öpsün bakalım şifaya kavuşacak o narin el. Zaten bunlar hep nazar, hep kem göz. Bu arada kahvaltıda çikolatalı, çilekli, muzlu fondü de neyin nesiydi? Siz bizim hayalleri yaşıyosunuz resmen. İkinize dair istediğimiz, görmek istediğimiz hangi sahne varsa her hafta en az bi tanesi ile karşılaşıyoruz. İşte bu çikolatalı meyve şöleni de isteklerimizden biriydi. Gerçi yemeden giderek o tabakları kimlere hazırladığınızı da anlamadık ya neyse. Bi de Defnecim Allah aşkına sevgili elinden çikolotlu muz öyle mi yenir yaa bu kadar doğallık fazla... Az işve cilve canım olmuyo böyle. Sonra bazı Necmi Amcalar arıyo da sahneleriniz yarım kalıyo. Gerçi Ömer varken hiç bi sahne yarım kalmaz tam bi fırsatçı :) İşe gitmeselermiş de neler neler yaparlarmış. Hayır ne yapabilirsiniz, iki el ele tutuş, saatlerce göz bakışması, bir yanaktan öpücük, bir dudak değdirmesi… Maalesef öpüşme eylemi sizin ilişkinizde başka bir yerde. Bi türlü doğalına oturtamadık bu öpüşme meselesini…

Şirkette coşku ile karşılanan Ömer ne kadar mutlu olsa da, Yasemin meselesini unutmamıştı tabii ki. Sinan’a bu durumla ilgili yaptığı konuşmada yine hepimiz tırnaklarımızı yedik, off ki ne offf! Asıl yalanın dolanın içinde yaşıyosun da haberin yok canım. Defne de ne yapsın garibim hazır bu konu açılmışken çözüm için Sinan’a başvurmaya karar verdi ama üzüntüden ve şaşkınlıktan o kadar uçmuş olacak ki %300 saçmaladı Defne! Böyle bi zam nerde görülmüş şekerparem? Bir de o ne özgüven o, bu benim hakkım diyerek posta koyuşlarını yesinler senin.

Ömer’in gözünün kulağının sürekli Defne’de olması, peşinde koşup yanına uçması beni çok mutlu ediyor. Şimdi bir de sevgilisi  “Genç Yetenekler”in eğitimine kabul edilmiş birlikte mutluluklar paylaşılmasın mı?! Evet Ömer haklısın, güzel olduğu yetmiyomuş gibi şimdi bir de yeteneği ile baş edicez tıpkı senin gibi. Siz benzeşmelere mi başladınız ne... Ama olmuyor böyle Defne, her güzel sahneyi negatif konuşmalarınla bozmalarına kızamadan duramıyorum, vallahi sıtkım sıyrıldı. Kimseler bilmesin, orda öpme burada olmaz durumları fazla tekrar oldu. Yapma bir tanesi görsünler bilsinler, aşk paylaşıldıkça güzel. Artık reddedip durma, hevesini kursağında bırakma nolursun! Ömer de garibim otomatiğe bağladı her şeye peki diyor. Ömer, Defne’nin istediği her şeye peki derken, ona göre hareket ederken Defne’nin mantıklı açıklamalar getiremeyip Ömer’i el elde baş başta bırakmaları üzgünç ruh hallerine sokuyor beni. Ama sonra bir sahne geliyor ve benim üzgün halim uçup gidiyor. Hangi sahne mi???

Allahını seven defansa gelsin!!! Elim ayağım titriyor bir an filelere tırmanmaya başladım bünyeme depolanan coşkuyla, kalemiz bomboş golleri yiyip duruyoruz. Evet!! Tabii ki top sektiren Ömer İplikçi gören masum bünyemden bahsediyorum doğru tahmin ettiniz. Yahu bir insan evladı bir ortama bu kadar mı karizmatik giriş yapar, gözlerimi alamadım. Dizi başladığından beri arkadaşlarıma hep söylerim, “bu Ömer her platformda bir inci, birinci” diye. Bu kadarı da fazla; hadi Defne’yi düşünmüyosun, bizi gözün görmüyor zaten bari Serdar’ı düşün, o bile değişik bir gözle baktı, gözlerimden kaçmadı. Çocuk neye uğradığını şaşırdı! Ahh Serdarcım gör işte biz neler çekiyoruz. 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER