Hayat sürpriz bir yumurta...
Hayatın ne tam acımasızlığını ne de tam anlamıyla bal kaymaklığını net biçimde sunuyor Kiralık Aşk... İşte bu yüzden bu kadar sevilip çok izlendiğini düşünüyorum. Evet gülüyoruz, neşeleniyoruz ama hoop diye bir sahne geliyor duygulanabiliyoruz. Fakat kendi açımdan, izlediğim sahnelerin sadece bir yere varacağını umarak izlemeye başlarken buldum kendimi. Bazı sahnelerde gerçekten gözümün başka şeylere kaydığını, hadi sona gelelim de nasıl bitecek bakalım diye diye zevk almadan izlemeye başladığımı hisseder oldum. Neyse, buna sonra değineceğim.

"Gemi batıyooor, herkes kendin kurtarsın!" anonsundan sonra olaylar tam tersi bir istikamete yol aldı. Sinan çamura buladığı işi aynı titizlikle parlatıp ortaya sundu. Ama bu vücudunun yüzde %99 'u güven dinamitlerinden oluşan Ömer için artık bir anlam ifade etmiyordu. Sinan belki bir dinamit patlattı, ama ne kadar'ı değildi önemli olan ... Asıl mesele içerideki tahribattı. 

Her koşulda "Ben buradayım." hissini Ömer'e işleyen Defne'nin başında 'İz' meselesi vardı. Artık kaleyi boş bırakmamaya, gol yememeye yemin etmişti. Çünkü İz güçlü bir rakipti. Aslında güçlü olan geçmişti. Hepimizde, malzemeden kaçmadan inşa ettiğimiz çoğu bağ geçmişten geliyor. Defne de bu tehlikenin farkında ve kartlarını ona göre oynamaya karar verdi. Açıkçası Defne'yi böyle iddialı görmek daha güzel.

Yasemin... Resmen iyilikte pişmez, çiğ kalır dedirten kadın artık 'vicdan' duygusunun esirindeydi. Ama yukarıda da belirttiğim gibi güçlü olan geçmiş onun da peşini bırakmıyordu.  Artık kötülük defterinin bütün sayfalarını yakmaya karar verip Ömer ile yüzleşmesi yine takdir edilesiydi. Fakat Ömer söz konusu, ihanetin i'si bile olunca Yasemin'e karşı bütün gemileri yaktı. Korkum, tam iyi insan olma yolunda kendini baya geliştiren Yasemin'in bu durumun sonucunda eskiye dönmesi... Yoksa daha hırslı, daha gözü kara bir Yasemin mi çıkacak ortaya?

Ömer-Sinan geçmişini görmemiz güzel oldu.  Bu ikilinin dostluklarının temellerini,az da olsa nasıl mücadeleden geçtiklerini  izlemek onlara karşı inancımızı bir tık daha arttırdı. Ve bu ikilinin yapbozunun son parçasının Koray olduğunu öğrenmek... İşte bence bölümü de benim açımdan keyifli kılan tek parça oldu Koray...

Koray'ın şüphesiz ki en iyi bölümlerinden biriydi. Baya baya onun sahnesinde telefonuma "Koray yaaaa harikaaa, izliyorsun değil mi?" diye mesajlar düşmeye başladı. Gerçekten bölümü izlerken neşe transferi yaptı bize.

Deniz... Tam manasıyla son dakika golü yedi ve öfkesi gitgide katlandı. Ama akıllı adam... İş alanında Ömer'e daha fazla kuyu açarak bir yere varamayacağının farkındaydı. Artık rotasını Ömer'in en hassas noktasına çevirecekti. Elindeki bütün kartları Defne'ye oynayacaktı.

Vallahi sanırım en çok tıkandığım 'Kiralık Aşk' yazısı bu oldu. Bölüm kötü müydü? Kesinlikle hayır. Zaten illa ki bir dizi takip ediyorsanız hep aynı hızda olmasını bekleyemezsiniz. Ama ben artık kendimi 'Kiralık Aşk' izleyicisi olarak var edemeyeceğimi düşünüyorum. Önceki bölümde de zaten çok beğendiğimi dile getirmiştim. Sorun "Bu bölümü beğenmedim, yazmıyorum." olayı kesinlikle değil, olamaz da zaten. Bu dizinin çok çok az beğendiğim bölümleri de olmuştu. Sorun, diziyi izlerken gerçekten eskisi kadar keyif alamıyor olmam :( Yani alışkanlık olmuş da ben de izliyormuşum gibi geliyor artık. Ama her zaman da başarılarının devamını isteyeceğim bir iş olarak kalacak bende.  Defne-Ömer aşkı umarım çok daha keyifli bir hal alıp sürükler ve umarım ki reyting olayını aynı çizgisinde korur. 

Tekrar belirtiyorum ki diziyi asla kötülemiyorum. Sadece "Zevkler ve renkler tartışılmaz." mantığından giderek 'Kiralık Aşk' a hevesimin sonlandığını belirtiyorum. Ben diziyi sitede yazan çok değerli arkadaşların yorumlarını okuyarak takip edeceğim. Hepiniz aşkla ve tutkuyla kalın efenim.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER