Kiralık Aşk: Ömer'in frenleri patladı...

Kiralık Aşk: Ömer'in frenleri patladı...
Kulağına bir şey söyleyeceğim deyip öpücen kızı ^.^
Ömer sen ne yaptın? Şimdi memleketin dört bir yanında, akşam iyi geceler dilekleri yerine, sevdiği kızdan fırça yiyerek uyumuş bir sürü adam var. Bununla bitse neyse, erkek cinsi için çıtayı da yükselttin, genel hâl ve hareketlerinle hiç yoktan. Hani tamam sen patlattın frenleri yokuş aşağıya gidiyorsun da bizim suçumuz neydi?

Aslında bu yazıya başladığım kıvamda devam edebilirim erkekliğe b...k sürdürmeyip, ama gerçekçi olmaz. Biz erkeklerin hep sığındığı bekârlık sultanlıktır yalanına devam etmiş olurum sadece.

Ömer sevdi, istedi ve içinden geçen neyse onu hissettiği şekilde yaptı. Doğru ya da yanlış onu ancak zaman gösterecek, aynı gerçek hayatta yaşadığımız gibi. Bu dizinin bu kadar seviliyor olmasının da sanırım en büyük sebeplerinden biri bu. ''Bu kadarı da olmaz canım'' diyebileceğimiz şeyler çok çıkmıyor karşımıza. Tamam, bazı durumlar biraz abartılıyor ama bu da işin gereği. Yine sondan başladık yazmaya, paşa paşa dönelim geriye. 

Defne'nin "GİTME" dediği yerden başladık. Bizim kaçak Defne, yine aldı eline maşasını, sordu hesabı Ömer'den. Ömer'de az değil ama hiç niyeti yokken gitmeye, işi nasıl çevirdi, sen istemezsen gitmem kıvamına. Bu arada söylemeden geçmeyeyim ben hala pek bir anlam veremedim İz'in aldığı açık biletin haberinin Defne'ye neden gittiğine, ama neyse ki gitmiş.

Hayatta çoğu zaman her şey aynı anda yolunda gitmeyebiliyor. Ömer'in iki hayali var görebildiğimiz. Biri Passionis, diğeri kapıyı kapattığında gerçek olan biri. Bir gecede bir hayali ona "sakın gitme" dedi, diğer hayali ise avuçlarından kayıp gitti. Duygu karmaşasına bakar mısınız? Bir yanda yılların emeğiyle, tırnaklarınızla kurduğunuz şirketi kaybetmenin acısı, diğer yanda sevdiğine kavuşmanın heyecanı. Sevgili Ömer, Defne'nin dünyasına hoş geldin. Garibim Defne, oyun yüzünden hep en mutlu olduğu anlarda çekti en çok acıyı. Aynı durum olmasa da karmaşası aynı.

Ve işte Ömer'in Defne'si; dağınık saçları, dizleri çıkmış pijaması ve bin yıllık hırkasıyla karşımızda. Ömer'in sığındığı liman, artık Defne.''Passionis elden gitmiş kimin umurunda? Defne ile aynı odada yatıyorum'' diyor Ömer, durum bu kadar net. ''Sana sarılıp uyumak istiyorum!'' diyemiyor belki ama ''Senin yatağında uyuyayım'' diyor, kokuna sarılarak. Sonuç olarak Ömer, Defne'nin yastığına sarılarak belki uzun zaman sonra hayatının en huzurlu uykusunu uyuyor (uyandığında sormuştur herhalde kendisine "ben kokusuyla bu kadar huzurluysam, Defne ile uyusam nasıl olur acaba diye"). 

Ve işte Defne'nin bir gün süreli cennet kürü sona eriyor. Hepimize ''Yuh!'' dedirtecek bir yanlış anlamaya imza atarak, Ömer'i cehenneme atıyor yeniden. Eh be kızım adam senin kokunla uyumaktan mutlu olacak kadar kaptırmış kendini, otuz saniye önce bu ellerden zehir olsa içerim diyor, sen yine güvenemiyorsun bu adamın sevgisine. Neyin seçiminin endişesindesin demeyeceğim, seni anlıyorum çünkü. Seni en çok sevmesi gerekenler terk edip gitmişken, annen seni bırakıp ardında, yoluna devam etmişken, terk edilmekten seni sevdiğini söyleyenin gitmesinden korkman kadar doğal bir şey yok. Ama yinede adamı asmadan önce daha iyi dinlesen mi acaba demeden geçemeyeceğim. Neyse ki bu sefer yanlışından çabuk döndü bizim kız. İyi bir asistan ne yapmalı diye çıktı yola (Nihan tercüme etti bize Defneyi, o "iyi bir eş" demekmiş aslında). Ömer'i bir adım öne geçirebilmek için çırpındı. Çırpınırken de itiraf etti " aşkımdan ölüyom, köpek gibi seviyom, ölüyom, geberiyom anlasanıza ya" diye. Anladık Defo anladık, merak etme sen.

İşte huzurlarımızda, yeniden geriye dönen Defne. Ama bu sefer diğer her dönüşünden farklı "Benim gibi bir sersemle idare edeceksin" diyerek giriyor kapıdan, hatalıyım biliyorum dercesine. Bir de özür patlatıyor, Ömer'in neler oluyor ısrarına cevaben. Daha fazla sorgu suale gerek yok geçti bitti, nerede kalmıştık diyen bir Ömer çıkıyor yeniden karşımıza. O kadar kolay affedebiliyor artık Defne'yi (içinden deli işte diye geçiriyordur herhalde).

"Biz diye bir gerçek var"
Sana her "GİTME" dediğimde
Bir parçamı daha götürdün yanında
Benden kaçarken
 
Bana her "GİTME" dediğinde,
Bir parçam daha kaldı ardımda
Senden kaçarken
 
Eksik kaldık kendimize dair
Yanımıza kalan parçalarla tamamladık, kendi eksiklerimizi
Benim içimde, senden gidenler
Senin içinde, benden kalanlar
Bize tamamlandık, biz hiç fark etmeden


Bir türlü bozamadım şu ruju...
 
Biz olduklarını kabullendiler sonunda. Birlikte olamadıkları zamanlarda eksik kaldıklarını, aldıkları nefesin tam olmadığını kabullendiler, ya da itiraf ettiler diyelim. Zaman kavuşma zamanı yeniden. Bu cennet havası ne kadar sürer, tabii ki Defne'nin bir sonra ki bombasına kadar. Bakalım bu sefer ne yapacak. Ama biz bunu düşünmeyelim şimdi ve anın tadını çıkaralım.
 
Ömer'in içinden bir de fırlama çocuk çıktı bu sefer. Tamam, arada sırada Defne'yi sağda solda sıkıştırıyordu ama artık iyice salıverdi ortaya, o muzur adamı. Keyifli bir adama dönüşüyor Defne hayatına dokundukça. Sevdiği kadını sarıp sarmalayabilmek için hiç bir fırsatı kaçırmıyor. Rujunu bu seferde bozamadı ama o ruj BO-ZU-LA-CAK eninde sonunda, azimli bizim oğlan.
 
Sonsuz aşklarının ilk yıldızını çekmeceden alırken, Ömer'in annesinin resmine onay alır gibi bakışı evlenme teklifinin ilk habercisiydi. Yüzüğü Defne'nin parmağına takışı, yarı yolda bekleyip Defne'nin sözlerini tamamlamasıyla, ben geliyorum dedi evlilik teklifi. Erken mi oldu? O tartışılır. Ama bu kadar gelgitin içinde, ortalığın durulmasını sağlayabilecek şeylerin başında geldiği kesin. Adam sevmiş sevildiğini biliyor, sevdiğini her an yanında istiyor (Defne'nin içindeki kaçabilme potansiyelini unutmayalım), daha niye beklesin ki? Defne için düşünürsek, durum o kadar da basit değil. Bu soru, sonun başlangıcı gibi eğer oyunu hesaba katarsak. "Evet" derse, Neriman gerçeği her şeye rağmen önüne dikilebilir, "hayır" derse, Ömer'i yine kaybedebilir. Belki de hayatının en zor kararı bekliyor Defne'yi.
 
Bu arada Ömer'in böyle doğal bir anda evlenme teklif etmesi biz erkekler için bir can yeleği gibi, evlenme teklifleri tarihine yazıldı. Neden derseniz? Malum, kızlar hep janjanlı evlilik teklifleri bekler erkeklerden. Hep özel bir hazırlık olması beklentisi vardır. Artık elimizde şöyle bir cümle olacak beyler "Ömer bile yapmadı" bak bunu yazın bir yere beyler işinize yarayacak ileride benden söylemesi.
 
Sinan işine de bir şeyler söylemek lazım. Ömer her şeye rağmen hayatındaki bazı şeylerden vazgeçemeyeceğini gösterdi. Bu Defne'nin geleceği için de aslında çok önemli. Sinan ihanet etmesine rağmen affedildiğine göre, Defne'de eninde sonunda bu işten sıyrılabilir gibi duruyor. Kolay olmayacaktır elbette, hatta Sinan'ın yaşadıkları parkta dolaşırken yaz yağmuruna yakalanmak gibi kalacaktır yanında ama yinede bir umut ışığı var bir yerlerde.
 
Bekleyelim bakalım Defne'nin cevabını. Kendini bana bırak dediği adam, kendini bana bırak dediğinde içinden geldiği gibi mi, aklının korktuğu gibi mi davranacak? 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER