Karşılıklı yaşanan aşklar, tutkular, yanağa ve ellere konan öpücükler derken garip bir şekilde her şey güllük gülistanlık giderken Defne yine Defneliğini konuşturup Ömer’i yine yanlış anlayarak, evinden ve hayatından yine postaladı. Yaşanan tüm güzellikler hem Ömer’in hem bizim yine kursağımızda kaldı.
"Yapma Defne, etme Defne!" diye diye dilimizde tüy bitti, her bölüm en az bir tane de olsa falsosu olan Defne’yi 20. bölümde hiç eleştirmeyeceğim diye sevinirken yine geldi elimi güçlendirdi. Defnecim kendini o kadar Ömer’e layık görmüyorsun ki o kadar olur. "Bu adam sana olan aşkını daha nasıl gösterebilir, tam olarak beklentin nedir?" diye soru yönergeleriyle karşısına çıkmaya hazırlanıyorum. Hayır Ömer’i geç, senin yanına gelen bir adam senin dibinde senin dedikodunu neden yapsın kuşum, bana bi' söylemeni rica edicem. Küçük yaşta anne-baba tarafından terk edilişler bireylerde değişik şekillerde yansıma bulur. Defne de bir türlü “sevilmeyi, biri için özel olmayı” kendine yakıştıramıyor. Ezilmiş yerlerinden öpe öpe seni iyileştirecek bu Ömer, hepimiz biliyoruz da keşke sen de biraz çabalasan bebeğim.
Dizimize dair en sevdiğim unsurlardan biri de, yaşanan yanlış anlaşılmaların çok uzatılmadan çözüme kavuşması. Necmi Amca sayesinde Defne de bir aydınlanma yaşadı çok şükür Allah'ım çok şükür! Yanlış anlamalara kurban ettiği Ömer için kendine hakaretler eden Defne, keşke şirkette vakit kaybetmeden Ömer’in yanına gidip kendini affettirseydi. “Ömer yoksa burada ben de yokum Sinan Bey.” diyebilseydi ama her şey bizim istediğimiz gibi gitmiyor, planlanan başka şeyler oluyor her zaman. Tıpkı Defne'nin Ömer’i ayağa kaldırma uğruna Passionis’in etinden sütünden yararlandığı gibi. Ama Defne’ye yine kızdığım bir şey var. Ömer’in yanında olma gerekliliğini Koray’ın lafı ile fark etmeden kendi bünyende iliklerine kadar yaşasaydın da sana kızgınlıklarımızı biraz daha azaltsaydın.
Defneye kızadurayım, Ömer cephesinden gelen sıcak hava dalgaları ile yine mest oğlu mest oldum. Şimdi size bir soru; bir Ömer İplikçi’den daha seksi olan şey nedir? Devrik cümlelerle konuşan Ömer İplikçi… Peki bu Ömer İplikçi’den daha seksi olan şey nedir? Tabii ki İtalyanca konuşan Ömer İplikçi… Allah'ım bu sahnelerde pek sakin bir izleyici olamayıp yerimde zıplıyorum. Ama güzel şeyler hep Ömer’in tarafta olduğundan bana bu halleriyle dili sevdirdi. Sayesinde İtalyanca derslerine konuk öğrenci olarak gitmeye başladım. Teşekkürler Ömer İplikçi sayende bir kazanım için daha adım attım.
Bir adam böylesi güzel bir insan olur da sevdiği kadın onu yalnız bırakır mı? Bırakmaz… Bırakmadı da…
Şükürler olsun bu defa yapmış olduğu saygısızlık için özür de diledi ve gerçek bir çift olarak artık hazır olduğunu ve hep yanında olacağını gösterdi. Yaptığı araştırmaları ve çalışmaları Ömer ile paylaşırken kendini öyle bi' kaptırdı ki Ömer ile birlikte banyoya kadar girdi. Susmuyordu Defne.. E Ömer ne yapsın, bir susturma biçimi olarak soyundu… Hayır bir de artık birbirlerine karşı o kadar rahatlar ki banyo kapısını kapatmayı gerek görmedi Ömercim. Defne, şurada hepimiz Ömerzedeyiz, açık açık konuşabiliriz diye düşünüyorum;ara sıra ufak kaçamak bakışlar atmadığına inanmıyoruz ama uzatmıyoruz da. Sen bakmayacaksın da kim bakacak?
Ömer’in sevgilisi sıfatını üstünde taşıyan Defne çok tatlı değil miydi? O evdeki pıt pıt koşturmaları, Ömer’in merdiven altından sevdiği kadını kesmesini, kapanamayan fermuarlarla o sahneler de hepimiz “Aşk öyle bir büyü ki, öyle bir büyü ki anlayamazsın..” şarkısına eşlik ettik.