Bir Mad Men Güzellemesi: 7 yılın ve o “Emmy”nin ardından..

Dizi boyunca sayısını hatırlayamadığım kombinasyonda hayatına devam edecek reklam ajansının değişmez yapı taşları Roger Sterling ve Bert Cooper; birbirleriyle pek çok konuda taban tabana zıt karakterler olsa da, Mad Men’in 60’lar Amerika’sına -veya 60’ların dünyasında geçerli toplumsal, kültürel ve politik gerçekliklere- attığı birer çıpa gibidir.

Roger iş veya özel hayatında dikiş tutturmadaki istikrarlı dengesizliğiyle 60’larına kadar gelmiş bir “beyaz saçlı çocuk” enerjisiyle; Bert ise şahsına münhasır tüm aykırılıkları ve varlığını bile unuttuğumuz anlarda beliriveren birleştirici gücüyle hikayeye devinim katar. Onlarsız eksik kalacak Mad Men’in kendine ve topluma dönük belki de en acımasız eleştiriler yine onlardan gelir. Eğlence anlayışını, düğününde yüzünü siyaha boyayıp 1850’lerde yazılmış kölelik karşıtı bir balat olan “My Old Kentucky Home”u söylemeye vardıran Roger ve toplumda hissedilmeye başlayan ırkçılık karşıtlığına yönelik hassasiyet nişanesi olarak kadroya alınan zenci sekreter Dawn’ın, santralde çalışması konusunda “Siyahi insanların toplumda yükselmeleri gerektiğine ben de inanıyorum. Ama bu ofisin giriş kapısında oturacak kadar yükselmelerine değil.” diyen Bert, bu tavırlarıyla son derece sevimsiz hatta sinir bozucu olsalar da içinde bulundukları dünya düşünüldüğünde bizi irite edemeyecek, kendilerinden soğutamayacak kadar gerçektirler.

Bu yönüyle Mad Men, sizi belki okul sıralarındaki herhangi bir tarih dersinin veya gerçek olaylar üzerine kurulu herhangi bir film veya dizinin yapamayacağı kadar kuvvetli bir şekilde tarihin tozlu sayfaları arasına dalmaya iter. Mad Men’i izlerken Kore ve Vietnam savaşları, 1962 Küba füze krizi, Kennedy ve Martin Luther King suikastleri, Beatles’ın zirveye tırmanışı, Ay’a ilk ayak basılışı gibi tarihin belli başlı dönüm noktalarını tekrar okumak veya baştan öğrenme isteğiyle dolduğunuzu görmeniz olasıdır.

Mad Men tarihi olayları anlatmaz; hikayesinin hamuruna; karakterlerin o sırada yaşadıkları tezatların, çelişkilerin, duygu durumların içerisine yedirir; ve bu nedenle onları daha da çok merak ettirir. Evrensel yazının mihenk taşları arasından seçilmiş “Hayvan Çiftliği”, “1984”, “Great Gatsby”, “Sineklerin Tanrısı” gibi eserlerin edebiyat derslerinde okutulması gibi, bir gün -görsel sanatların da müfredatlara gireceği zamanlar gelirse- Mad Men’in izletilip tartışılacağı günlerin hayalini kurmak da benim Mad Men sevdama dahildir.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER