10- "Gömleğini çıkar ve bize sırtını göster."
Bu cümle ile eski Selin geri geldi. Son ana kadar dayandı esasında kendini tutmak için, ama Ali'nin Didem'i öpmesi ile yanan yüreğini başka türlü soğutamazdı. Esas demek istediği: "Seni burada benden iyi bilen yok ve bu yüzdendir ki bütün öpücüklerin benim olmalı. Sonrası tufan... Can evinden vurulduğunu düşünen bir Ali, onun canının yanmasına daha çok üzülen bir Selin... Havada uçuşan "Benden uzak dur!"lar ve "Seni görmek istemiyorum!"lar.
11-"Bugün her şeyin bittiği gün"
Hırpalanmaktan yorgun Selin'in Emre'de aradığı sakin limanın Ali'yi çileden çıkartması. Selin son bir asgari normale inme konuşması için Ali'nin yanına oturduğunda, Ali'nin aklında tek bir soru vardı; "Emre ile barıştın mı?" Bir derin çifte standardın peşinde o yaşananları unutmazken Didem'le takılacak; ama Selin aynı duygularla Emre'ye döndüğünde cezası, yine yeniden Ali'nin mavisinden kovulmak olacaktı. Selin göz pınarlarına sakladığı cümleleri yanına alıp arabadan inince Ali'ye, aynada gördüğü öpücükle baş etmek kaldı.
12-"Beni kandırdın!"
Aralarında ne olmuş olursa olsun Ali bir adım attığında, Selin uçarak geldi her zaman. Bunun Ali'nin o hava attığı ikna kabiliyetiyle falan ilgisi yoktu. Bundandır ki Selin'i video olayından çok, Ali'nin bu işte payı olması yıktı. Emre ile olmayacağını anlamasına neden olan o içinden kopan şeyin ne olduğunu tahmin etmek zor değil. Daha doğrusu içinden o şeyi koparan, tam ve net olarak Ali'nin dudaklarının dudaklarına değmesidir. Ali'nin Selin'e ufak ya da büyük bir zarar geleceğini bilerek engellememesine ise kısa süreli bir akıl tutulması diyelim. Bu akıl tutulması, Selin'in kırgınlıktan aşağı düşmüş dudaklarını ve yaşlı gözlerini görene kadar sürmüştür; ama ne fayda...