Merhabalar ben Şahin Kara. Biraz sert fazlaca agresif yalnız
konu çocuklar ve gençler olursa oldukça gerçekçi ve az biraz da duygusalım.
Evet, komiserimizin soyadı Kara idi amma bu bölüm sevdaya da Kara'ya da düşen
İpek oldu. Hadi başa saralım.
İpek'in söz dinlememesiyle başlayan süreç istese böyle
olmayacak dediğimiz türden bir sarılmaya gebe oldu. Hani bilmesem Şahin Kara'ya
sarılmak için kendini kaçırttı diyeceğim de cool kadın İpekciğim. Ayrıca o ince
topuklularla oradan oraya giderken asla taviz vermiyor şıklığından,
zarafetinden. Arada tökezlese de Şahin Bey imdada yetişir, kıps. ^^
Kırmızı ayakkabıları severiz o ayrı ♥
Bölümü değil de detayları konuşmamızı daha çok istiyorum.
Mesela Şahin'in İpek'i kurtarıp getirdiği köfteciyi. Köfte & ekmek severiz
komiserim. Yatmadan önce, işe gitmeden önce, öğle arası ya da kurtarıldıktan
sonra. Yeter ki samimiyet olsun, rahatlık olsun. İşte tam da orada anladık İpek'i ayakkabı
sevmesini, Şahin'in renklere dikkat etmesini. Şahin Bey yalnız "Düşman
ayağa bakar." Derler. Zaten en büyük aşklar da nefretle başlardı değil mi?
<3
Şahin'in Görkem'in gönlüne girmesine yüs tam puan vermedik
mi yahu? Kız kardeşin de İpek'i sahiplenişini de aynı şekilde puanladık. Valla
çoktan #şahpek oldunuz da du' hele açılın yavaş yavaş. Yavaş yavaş derken
birileri de hızlıca bir şeyler karıştırıyor. Şebeke toplanması, Nazlı'nın yeni
yeni işlere soyunması, Betül'ü bir türlü rahat bırakmaması, Şahin'in
arkadaşının fedakarlığı derken su gibi geçen bölüm yapmışlar hocam. Su gibi
geçiyor bölüm ama sanırım göz alışkanlığına uymuyor bu tarzlar??? Kaslarını
gösteren erkek yok, saf sakar klişesi kız yok, adam holding sahibi de değil,
kadının durumu iyi ama hizmetçisine bağırmıyor, kadın kadının kurdu değil!!!
Aaaaa hani böyle diziler istiyorduk! Aslında kodlanmış işleri görmek hoşumuza
gidiyormuş da biz işte ortamlarda böyle söyleniyormuşuz. (Elbette ben de başka
işleri de izliyorum, sadece gerçekten güzel müzik& kurgu& senaryoya yazık oluyor arada
kaynamasın böyle işler, kadrolar)
Mesela neden izlenmiyor? Diye araştırma yapmak istiyorum.
Neden mi?
Çünkü her hafta ayrı bir olay var.
Çünkü her hafta güçlü, kendi ayakları üzerinde duran kadını
izleyebiliyoruz.
Çünkü erkek kaslarıyla parasıyla değil de mesleğiyle var oluyor.
Çünkü mesleği polislik olan bir kadın işinde ne kadar iyiyse
özel hayatında bir o kadar kötü. Ne kadar gerçek ne kadar samimi.
Valla üzülüyorum böyle olunca, minnoş kalbim kırılıyor.
Pencereden "Reyting cihazlarının hepsini bana getirin." Diye bağırmak
geçiyor içimden. Emeklerine üzülüyorum ekiplerin. Gün değişikliğine gitmişken
hüzün çöküyor içime. Oysa ne güzel replikler uçuşuyor havada. Oysa
konuşacağımız ne kadar konu çıkıyor her bölümde. Mesela eşinden şiddet gören
kadın. Yıllardır ne gidebiliyor ne de güzel güzel kalabiliyor. Dayanmaya
çalışıyor her morluğa, yumruğa; acıya, sancıya, sızıya... Ve evladına
kıyamayınca sabrı taşıyor son deminde... Oysa artık "katil" diye
adlandırılıyor her yerde... Şimdi tüm acıyı çeken mi suçlu oluyor bi' de, offf
offf...
#şahpekuyumuharcanmasın (fan oluyorken ben)
Ya da kadının namusuna laf edenler suçsuzken hıncını almak
isteyen evlat mı? Adalet böyle bir şey mi? Hangisi suç hangisi yanlış? Kim
suçlu kim haklı? Ahhhh ahhh çözülemeyen düğümler, arapsaçına dönmüş olaylar...
Hadiii gelin de cuma akşamı çözelim olayları belki şans getirir yeni gün yeni
olaylara. Belki buradan döner ve ilerler akış... Çünkü çok yakışmış Seçkin
Özdemir ve İrem Helvacıoğlu rollerine. Çünkü Dilara Aksüyek ve Mert Yavuzcan
aşırı tatlı çift olmuşlar. Daha aşılacak çok yol var, gidilecek çok mevzu.
Sevgiler...
Ve gelsin başlığa konu olan şarkı herkese...
*Selami Şahin/ Başımın Tatlı Belası