Sonunu düşünmeden
Ceren'le eğlenen Cenk Cemre'ye körkütük âşık oldu ve bu sonunu düşünmeme
meselesi, hayatının meselesi oldu. Şimdi öylesine umutsuz ki önceden doğallıkla
yaptığı hareketleri bile yapamıyor. Aileleri evliliklerinin gerçek olduğuna
ikna etmek için Cemre'ye daha yakın durmaya çalışmıyor, fırsattan istifade edip
dokunmaya, öpmeye kalkışmıyor, elini tuttuğunda bile yaklaşamıyor. Hani insan âşık olduğu kişiyi düşünür de kendi kendine gülümseyiverir farkında olmadan, Cenk bunu bile yapamıyor. Bunun yerine eline geçen her fırsatı Cemre'ye
saldırmak için kullanıyor. Aşkta denk olamayacağı biriyle acıda denkleşmeye
çalışır gibi…
Cemre de Cenk'in değil âşık olmak, kendisine gerçekten ilgi göstereceğine ihtimal bile vermediği için onun bu halini anlamaktan fersah fersah
uzakta... Aslında Cemre Cenk'i
anlamaya çalıştı, hem de defalarca. Gardını indirdiği, kendisi olduğu zamanlarda hâlâ da çalışıyor. Bıçak meselesinden sonra
Cenk'le merdivenlerdeki konuşması gibi. Ama Cenk de defalarca pişman etti Cemre'yi. Her tökezlediğinde,
hatta tökezleme ihtimalinde bile gidip yeniden annesine tutundu. Karanlıktan
çıkma ihtimalini hep itti elinin tersiyle. Şimdi o karanlıkta yapayalnız,
nefessiz kaldı ve Cemre'ye saldırdıkça
biraz olsun soluklanabiliyor.
"Bu bir kahramanlık hikâyesi mi yoksa kendinden bile haberi olmayan bir
aşk hikâyesi mi?"
Cenk'in Cemre'ye saldırmaları aslında kendisi için düşündüklerini, kendi hislerini Cemre'ye yansıtmak sadece. Kendi
içindekileri itiraf edemedikçe "Nedim'e âşık mısın?" sorusunu
getiriyor gündeme. Cemre bu soruya
ve bu ihtimallere hazır değil. Bunlar cevabını kolayca vereceği sorular da
değil. Daha önce de söylemiştim, Cemre kendi içine bakmamış hiç. Sevmeyi
biliyor ama farklı sevme biçimlerini ayırt edemiyor henüz. O yüzden Nedim'e
duyduğu sevginin annesine duyduğundan bir farkı var mı, bilmiyor. Ama Cenk'in
ısrarla bu soruyu sorması onu ürkütüyor.
Çünkü Cemre de, Cenk'in
içine düşürdüğü çıkmazdan habersiz, aynı çıkmaza düşmüş olabileceğine inanıyor. Bebeğin
Nedim'den olduğuna inandığı için onu sevmesinin imkânsız olduğunu düşünüyor ve
bu ihtimali bile reddediyor. İşte bu da Cenk'in acısının doruklara ulaştığı
yer. Çünkü Cenk'in imkânsızlığı gerçek, Cemre'ninki ise sahte. Bunu bir tek Cenk
biliyor ve onun da bundan kurtulmak için yapabileceği hiçbir şey
yok. Çektiği acıya razı olmuş durumda şimdilerde. Bundan keyif almaya da
başladı biraz ama Nedim'in dönüşü onu bir kez daha altüst edecek…
İmkânsız deyip
duruyorum ama, Cenk ve Cemre birlikte olmasınlar, olurlarsa inandırıcı olmaz
falan demek istemiyorum. Sadece gerçekten bir çıkmazda oldukları için eğer
sonları birlikte yazılacaksa, bunun epeyce uzun ve herkes için çok acılı bir
süreç olacağını söylüyorum. Sonuçta hepsi yetişkin insanlar, bütün bağlara, toplumsal kabullere, ailelerine, kardeşlerine, her şeye rağmen yine de
birlikte olmayı seçebilirler, bunu yaparken kimseye zalimlik etmezlerse hiç
kimse de onları yargılayamaz. Anca gelir buralarda konuşuruz işte. Ama birlikte olacaklarsa bizler de bunun her aşamasına tanıklık etmeli, onlarla birlikte ağlayıp sonunda birlikte sevinmeliyiz.