Yan hikayeleri ancak ana hikayeyi beslediğinde sevebiliyoruz. Ucu baş karakterlere dokunmayan hiçbir yan karakteri izlemek istemiyoruz. Çünkü ekran karşısındayken, öylesine izlediğimiz sahnelerin araya reklam almaktan hiçbir farkı olmadığını biliyoruz. Bu sebeple İdil ve Yeter arasındaki gerilimi ilgiyle takip ederken, Safiye’ye dayanamıyordum. Ölmesine ise sevindim keza aklımda “Acaba bir yerlerden çıkar mı?” düşüncesinden kurtulmuş oldum.
İlk bölümlerden gözümüze fazlaca sokulan Ferhat’ın zekasına çoktan ikna oldum. Hiçbir karakter “bazen” zeki olamayacağı için, gerek Gülsüm’ün kilolarıyla ve aşk acısıyla alakalı konuda gerek de Safiye’nin aniden doğurup geldiği bebekle alakalı konuda Ferhat’ın bir şeylerden şüphelendiği bize verildiğinde, bir de üstüne üstlük Aslı’ya hiç bebek doğurtup doğurtmadığını sorduğunda, anlayacak herhalde diyorsunuz. Ferhat’ın hiçbir şeyi anlamaması yada işin ucunu bırakması ise bir ters köşe değil bu vakitten sonra. Ve zekasına ikna olduğunuz Ferhat’ın anlamama ihtimali olamayacağına siz çoktan emin oluyorsunuz; çünkü karaktere inandınız. İşte bundan sonrası çok kötü. Çünkü bundan sonrası artık kafanızda “mantıksızlık” olarak işliyor.
Gelgelelim, herkesi daha tanımadan tanıyan, algıları bu kadar kuvvetli bir adamın annesini de tanımasını bekliyorsunuz. Ve kendisinden saklanan sırlar bir bir etrafa yayılırken hala Ferhat’ın kulağına gelemezse, bir noktada ekrana şaşkınlıkla bakmaya başlamamanız için ortada hiçbir sebep kalmayacak.
Konunun uzaması lazım, evet. Ve de her şey reyting için... Bu algıyı anlıyorum fakat gerilim yaratmak ya da heyecanı yükseltmek, seyircinin zekasını hiçe saymak değildir; yalnızca bunu savunuyorum. O zaman, o sırrı Aslı da öğrenmeseydi. Çünkü Aslı’nın kendisinden bir şey sakladığını Ferhat’ın anlamama ihtimali yok; ki daha geçtiğimiz bölümde işkillendi. Fakat benim 10 Bölüm’lük yolculuğumuzda tanıdığım Ferhat, işin peşini bırakacak ve onu öğrenmeden rahat edecek bir adam değil.
Ebru peki? Şahin Cigal’in bıraktığı işi üstlenecek kadar güçlü mü? Bu güç nedir, nerede satılır, nereden temin edebilirim çünkü ben de istiyorum.
Ya da Cüneyt? Ferhat’ın tüm iş bitiriciliğini bildiği halde, çektiği bir cinayet videosuna güvenerek Ferhat’ı bitireceğini zannedecek kadar mı aslında Ferhat’ı tanımamaktadır? Ferhat’ı hapise göndermek için bir video mu gerekiyordu gerçekten, etrafta bu kadar çok düşman varken, bunun gibi bir şeyi kayıt edebilmek hiçbir düşmanın aklına bugüne kadar gelmemiş midir?
Aslı ve Ferhat... Yan hikayeler daha da toparlandığında, seyircinin çözmesi gereken gizemler onları bunaltmayacak dereceye getirildiğinde, aksiyon dozu aşk dozuyla eşit tutulabildiğinde, inanıyorum ki oradan güzel bir aşk hikayesi doğacak. Zaten, çoktan filizlendi. Bu kadar yavaş ilerlemesinin sebebinin, dizinin uzun soluklu olması için çaba olduğunu kavrayabildikten sonra, sabır etmesi de zor değil; başımla beraber...
Ve fakat her ne kadar gerçekçilik temellerine dayanabilmesi ve dizinin uzun soluklu olabilmesi adına yavaş akan bir aşk hikayesi olursa olsun aralarında istemsizce başlayan o arkadaşlığın hızlıca ilerlemesini arzuluyorum. Tanıtımları tangoyla yapılan bir hikayedeki aşkın tutku ile ilermesini bekliyorsunuz, doğal olarak. Çünkü tanıtımın dizi hakkında bir şeyler vermesi gerekiyor; yalnızca estetik dursun diye tangoyu seçmek komik olurdu. Fakat dostluk, benim nezdimde, tutkudan da ön planda olan bir seçim olacağı için bu durumu çok sevdim.
Yin ile yang
Temelinde arkadaşlık olan bir ilişki sevgiden doğar ve sevgiden doğan bir ilişki asla bitmez.
Hikayenin ana çatısına sadık kalınacağını ama bazı düzen değişiklikleri yapılmaya başlandığını düşünüyorum ki kesinlikle yapılmalı da. Bu sebeple de bazı tutarsızlıkları görmezden gelmeye razıyım. Ferhat’ın jargonu git gide abartılı bir sokak ağzına dönse de, kimin Ferhat’a ismiyle hitap ettiği ya da kimin “abi” dediği zamanla karışsa da, Aslı’nın ölmesinler diye Ferhat’a döndüğü üç kişiden -abisi Cem, sevgilisi Sinan- en yakın arkadaşı Deniz- birisi olan Deniz birden yok olup baş köşeye Ebru yerleşse de sakinim, sorun yok.
Lakin, bir izleyici olarak, en azından Aslı’nın neye baktığını anlamaya çalışmak yerine, Ferhat’ın elinin beline gittiğini ve kazağını çıkaracağını görmek istiyorum. Aynı, omuz hareketlerinden, iki bölüm önce, Aslı’nın Ferhat’ın eline uzandığını anlamaya çalışmam gibi, yorulmamak istiyorum ekran karşısında, bunu da not düşeyim. ^^
Siyah Beyaz Aşk’ta, Aslı ve Ferhat dışında izlediğim hikayelerin Abidin tadında olmasını umut ederek noktalıyorum yazımı. Seyiri zevkli, heyecanı bol, aksiyonu dozunda sahnelerde görüşmeyi de ümit ettiğimi belirtmek istiyorum. Reytingi bol, yolu uzun olsun...