Dizinin reklamları dönerken aklımda sadece “Canına
yandığımın dünyasında kim para istemiyor? Fazilet istemiş çok mu?” repliği
kalmıştı. Başlarda biraz fazla mı bağırıyor bu Fazilet? diye söylendiğimi
hatırlıyorum da keşke bugün de öyle bağırsa Fazilet. Özlemişim sesini. Gülmeyin,
çok ciddiyim. Fazilet’in yana yakıla, döne dolaşa bağırışlarını sevmişim.
Güzelliğine güvendiği küçük kızı Ece’yi yüz güzeli yaparak hem kendi hem de
büyük kızı Hazan’ın hayatını kurtarmaya çalışmasını biraz da takdir etmek
gerek. Neden mi?
Fazilet’in geçmişini henüz net bilemesek de zorluklardan
geldiğini anlıyoruz. Eeee kısa yoldan çok para kazanmayı isteyen insanlar da
oldukça fazladır. Fazilet de bunlardan bir tanesi. Kadının amacı Hazım ile
Ece’yi evlendirmek değildi. Hazan’ın yüz güzeli olmasını da onayladığını
söyleyemeyiz. Amacı Ece’nin çok para kazanıp kendisinin zengin olmasıydı. Evet,
evet gerçek manada “Fazilet Hanım!” olmaktı. Peki oldu mu? Hayır. Olabildi mi? Hayır. Yalnız bu
sadece Fazilet’in suçu mu? ASLA…
Fazilet Hanım daha sakin gördüğü Ece’den darbe üzerine darbe
gördü. Hizmetli olarak gittiği yalının nimetlerini yiyecekken üstelik. Önce
içeriye girmekti amaç. Sonradan Hazım Egemen’in kayınvalidesi sıfatıyla
yerleşti. Öncelikle iki kişinin birbirini sevdiği zaman samanlığın seyranlık
olmayacağında hemfikiriz, değil mi? Fazilet kızı Yasin ile evlenirse asla
rahata erişemeyeceğini bildiğinden, hazır da doğmamış bebeği kabul ederken
Hazım Egemen ohhh Ece ile evlensin, biraz gün yüzü görelim istedi.
Tekrar bir araya gelseniz, içten sarılsanız... Çünkü beraberken aşılır o zorluklar...
Bu da mı gol değil???
Değil Fazilet değil. Yine “Hanım” olamadın. Çünkü Ece elde
ettiği zenginlikle önce anneye tekmeyi attı. O tablo işin bahanesi, Yasemin’in
dalaveresi. Evde akıllı insan kalmayınca Yasemin zeka küpü oldu, maaaşallah
maaaşaalllahhh…
Hazan’ın duruma girsen bir dert girmesen başka bir dert.
Sadece platonik aşkı Sinan’a ulaşmak için, ona kendisini fark ettirebilmek için
otel odasına giden masum Çamkıran idi. Oysa sonradan olaylar öyle bir gelişti
ki iki bekar Egemen erkeğinin arasına girdi. Aslında onun da içinde “İlle de para,
annemin dediği gibi para. Para da para…” mottosu hakimmiş. Bakmayın siz öyle
önceki eşofmanlı hallerine. Biraz parayı buldu, hemen Yağız’ın rezidansına
taşındı. Biraz parayı buldu, Sinan’a gelen paraların suyu çekince de kendini
cemiyet hayatının bir numaralı kadını sandı. Oysa o işler öyle olmuyor. Bir
Fazilet’e el atsaydılar işte o Fazilet nasıl güzel 'Hanım' olurdu ahh ki ne ahhh…
(Bak yine hüzünlü Fazilet müziği geldi aklıma, ağlayacağım.)
Son iki bölümde tekrardan eski Fazilet’in ayak seslerini
duymam hoşuma gitti. Ayyy benim içim bir neşeli bir mutlu. Çünkü dizinin
dominosu kendisi. Bak Ece bir Yasemin’e yanaştı, kendini hapishanede buldu.
Hazan bir anasına sırt döndü, etrafı karıştı. Yalı desen Fazilet’i evden
gönderdi ve pat diye bomboş kaldı. Haksız mıyım?
Değilim.
Çünkü; Fazilet evden yalıdan gönderildiğinden beri yalı
sessiz. Hizmetlilerin bile sesi çıkmıyor. Kerime desen fayda yerine zararı
olacak. Hazım hastaneye gitti. Gökhan da en son bölümde eşine sıktı gibi.
Herkesi toparlamak görevi düşmeli Fazilet’e. Tıpkı zamanında tek başına
kızlarını büyütmek zorunda kaldığı gibi… Tıpkı çocuklarının bahtının anneleri
gibi olmasını istememesi gibi… El atmalı Egemen tarafına Çamkıran tarafına da. Etrafta kötüler çok birinin onları uzaklaştırması gerekli. Ne de olsa Fazilet Hanım olabilmek için ne imtihanlar verdi, vermeye devam ediyor...
Nazan Kesal rocks ^.^
Kısacası Fazilet’in ruhunu arıyorum, coşkusunu görmek
istiyorum. Anne olarak, kadın olarak ve en çok da Hanım olarak…
Sevgiler…
Unutamadığım repliğin videosunu şuraya bırakayım, belki hatırlamak isteyen olur.