Bir
İstanbul Masalı
Neşe Şen, Gaye Boralıoğlu, Gökhan Horzum
TMC | ATV
Bir
İstanbul Masalı’nda birçok hikayeden farklı olarak
başrol oyuncuları mutfakta çalışıyordu. Suzan (Vahide Perçin ) ve Cemal (Altan
Erkekli ) yaptığı işi ve yanında çalıştıkları insanları 30 yıl boyunca
sevmekten, saymaktan vazgeçmeyen güzel insanlardı. Suzan, Arhan Malikanesi'nde, keyifle, zevkle yemek yapan, disiplinli, titiz, kuralcı ve
mutfağına son derece hakim bir kadındı. Behiye Hanım (Arsen Gürzap ) ise zarafet
ile mesafe arasında dolaşan tarzıyla, insanı istem dışı 'hazır ol'a geçiren bir ev sahibesiydi. Yıllarca sevgiden ziyade
mesafe ile bu ilişkiyi yürütmek gerçekten müthiş bir beceri. Suzan’ın da bunca
yıla rağmen ev sahiplerine duyduğu saygı da takdire değerdi doğrusu.
Mutfak Arhanlar’ın sınır
kapısı gibiydi. Sadece Behiye Hanım’ın indiği diğer fertlerin umurunda dahi
olmayan tam bir unutulmuş bölgeydi. Bir sabah Selim Arhan mutfağa inip, Suzan’ın
çocukluğunda ona yaptığı krebi yediğinde epey olay olmuştu, o derece. Fakat bir
gün kızları Esma (Ahu Türkpençe) Arhanlar’ın veliahtına aşık olunca işin
seyri değişti ve zincirleme hezeyanlar yaşandı. Mutfağın aile üzerinde bir
farkındalık yaratması için çocukların birbirine aşık olması gerekiyormuş meğer!
Aşkın bu “her şeye rağmen” halini izlediğimiz hikayede en sevdiğim şeylerden
birisi, çalışan ailenin, yanında çalıştıkları aileye duyduğu saygı ve sadakat idi.
Suzan Hanım’ın mutfak dedikodusuna izin vermemesi ise bu dizide sevdiğim bir
başka özellikti. Elbette ki oğlunu bu aşktan korumak isteyen Behiye Hanım’ın,
30 yıllık bu bağı tek bir cümleyle kestirip attığı, Suzan ve ailesini işten
çıkardığı sahneyi unutmak mümkün değil.
Sermaye, emeği dişlileri arasında
ezer hem de acımadan. Arada aşk da ziyan olur, o da ayrı. Suzan’ın büyük kızı
Çiçek
(Yasemin Çonka) dizinin ilk dakikalarından itibaren bize bu gerçeği
hatırlatan figürdü. Evdeki gösterişli partiler için “Burjuva partisi” dedi,
“Kapitalizmin dişlilerini yağlamayacağım” diye direndi. Kardeşi Esma ise ona “Post
modern 68’li” deyip geçti. Ancak bunca yılın sonunda kendilerine kapı
gösterildiğinde hak verdiğimiz kişi Çiçek oldu. İlk andan itibaren olacakların
sinyalini vermişti. Bir İstanbul Masalı’nda,
mutfak dedikodusunun ötesine geçilmiş, “haddini bil” konusu etraflıca
işlenmişti.
Her ne kadar tencereler
kaynıyor gibi gözükse de, asıl kaynayan insanların yüreği, ciğeriydi bu
hikayelerde. Yüzeyleri soğuk, direktif
cümleleri çelik, kalpleri porselenden bir acayip yerdi şu dizilerin mutfağı.