Çirkin: Estetik kaygısının son durağı

Çirkin: Estetik kaygısının son durağı
Güzel ve çirkin kavramları muhtemeldir ki eski çağlardan itibaren insanoğlunun estetik anlayışını şekillendirmiştir. Bu kavramların zaman içinde değişime uğradığı da su götürmez bir gerçek. Estetik kaygılar, değişen çağ, gelişen teknoloji ve sosyal medyayla birlikte hayatımızın merkezine yerleşti. Üstelik bu estetik kaygılar yalnızca fiziksel özellikler açısından değil, hayatın her alanında dikkate değer kılınmaya başlandı. Örneğin; bir kafeye gittiğimizde içeceğimiz kahveyi fotoğraflamadan önce masada estetik olacak düzenlemeler yapıyoruz. ‘’Hiç alakası yok’’ diyorsan, kahveni paylaşmıyorsundur, doğru yoldasın, devam et.

Yaşadığımız sözüm ona estetik hayatlarımızı birbirimizin gözüne sokarken elbette paylaştığımız selfielerde de filtreler sağ olsun hepimiz dünya güzeli oluyoruz. Farkında mıyız bilmiyorum ama hepimiz gittikçe birbirimize benzemeye başladık.

İnsanız, hepimizin belli kusurları var ve bu kusurlarımızla yaşamayı biliyoruz veya öğreniyoruz. Peki biri çıkıp sana çok çirkin bir yüzün olduğunu söylese nasıl tepki verirsin? Hatta bunu birden fazla kişiden duysan, kendinle barışık yaşamaya devam mı edersin yoksa bu seni bıçak altına yatmaya kadar götürür mü? Ben mesela, önce güler geçerim ama bu durum yaptığım işin elimden alınmasına sebep olursa ne yaparım kestiremiyorum, bıçak altına yatmasam da ağır depresyona girerim herhalde.

Çirkin, bahsettiğim değişen estetik anlayışını belki de gelinebilecek son noktaya taşıyor. Mesela oyundan önce okuduğum bir haberde, bir kadın Angelina Jolie’ye benzemek için servet harcayarak bir dizi ameliyat olmuş ve Ölü Gelin karakterine benzemiş. Bu tip olaylar bizi şaşırtmayacak kadar çoğaldı. Bu sebeple o gelinebilecek son noktaya varmamıza çok kalmadı hani. Neymiş o son nokta dersen, ee onun için de gidip oyunu izlemeni rica edeceğim.

Ben Çirkin’i çok sevdim, izlerken çok eğlendim ve gergin geçen haftanın sonunda inanılmaz ferahlamış bir şekilde salondan ayrıldım. Tiyatro iyileştirir diye boşuna söylenmiyor, tiyatro benim ruhuma da bedenime de çok iyi geliyor, yaralarımı iyileştiriyor.

Çirkin’de Gizem Erdem, Volkan Yosunlu, Edip Tepeli ve Ali Yoğurtçuoğlu çok keyifli bir performans sergiliyorlar. Sahnede hangisine bakayım, hiçbirini kaçırmayayım diyorsunuz. Oyunun yönetmeni dünyanın en tatlı insanlarından İbrahim Selim ve oyunda dokunuşlarını an be an hissediyorsunuz böylece içiniz sıcacık oluyor. Ayrıca belirtmeden geçemem Gizem Erdem’in hastasıyım, onu izlemek büyük keyif benim için.

Oyunla ilgili eklemek istediğim bir nokta var, finalinin biraz daha vurucu olmasını isterdim ki o zaman tam olarak yeme de yanında yat bir tat çıkacaktı ortaya.

Son olarak da bu güzel oyunu izlememe vesile olan ranini.tv’nin tatlısı Cansu Uras’a çok teşekkür ederim.

Çirkin’i izlemenizi ve güzel vakit geçirmenizi isterim.

Unutmuyoruz; tiyatro iyidir, iyileştirir…


Oyun Künye Bilgileri:
Yazan: MariusvonMayenburg
Yöneten: İbrahim Selim
Oyuncular: Gizem Erdem, Volkan Yosunlu, Edip Tepeli, Ali Yoğurtçuoğlu
Sahne: DasDas






BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER