The CW bu sezona iki yeni hit içerikle giriş yaptı. Çizgi roman uyarlamalarının en popüler olduğu dönemde zaten ekrandaki en iyi aksiyon dizilerinden olan Arrow'un yanına The Flash'i getirdi. Daha genele hitap eden, daha hafif, daha renkli ve daha eğlenceli olan The Flash daha ilk bölümden itibaren kanalın yaptığı en iyi projelerden biri olarak çok sevildi, çok izlendi. The CW'ya ödül törenlerinde bile adaylık getiren, ben dahil tüm TV eleştirmenlerinin durmaksızın methiyeler düzdüğü mükemmel dizi Jane the Virgin ise çok izlenmese de bu başarıları sayesinde devam edecektir, etmezse ağlarım.

Kanalı sırtında taşıyan The Vampire Diaries ve Supernatural artık iyice yaşlanmalarına rağmen hala çok izlenmekteler. Geçen sezon başlayan The Originals kanalın en kötü gecelerinden birine taşınmasına rağmen kabul edilebilir oranlarda izleniyor.

İddialı bir cümleyle Battlestar Galactica'dan sonra gelen en iyi bilim-kurgu projesi dediğim The 100 ise ne yazık ki istenen oranlara bir türlü ulaşamıyor. Yine de daha fazla düşmediği taktirde devam edeceğini düşünüyorum. Zira The CW artık daha entelektüel, dizisini daha çok sahiplenen ve dolayısıyla uğruna para harcayıp sosyal medyada bolca konuşan az ama öz seyircinin peşinde. 

Kanalın tehlikede olan iki dizisi geçen sezon niye yenilendiğine bir türlü anlam veremediğim Reign ve artık miadını dolduran Hart of Dixie. Yeni başarılar için akışta yer açılması gerektiğini de düşünürsek, bunların bu sezon iptal edilecekleri tahminini yapabiliriz. 

Sezon ortası girecek şahane dizi iZombie'nin başarılı olacağını umuyor ve düşünüyorum. Şimdiden izleme listenize alınız. The Messengers ise kötü ilk bölümü, yıldızsız kadrosu ve karışık hikayesiyle pek tutunabilecekmiş gibi durmuyor. Not düşelim.