Faryalı’nın hayatını kaybetme
ihtimaliyle biten, bizi türlü çeşitli dertlere karan o sezon finalinden sonra
aklımıza gelen ama başımıza gelmemesini umduğumuz şey gerçek oldu ve Bodrum
Masalı’nın önümüzdeki sezon ekranlarda olmayacağı açıklandı. Daha çok izlemeyi ummuştum aslında onları,
portakal kokulu Bodrum gündüzlerinden nasibimizi bol bol almayı hayal etmiştim.
Mevsimlerin en baldan tatlısı sonbahar kapıdaydı, onlar yeni başlangıçlara, biz
de hayatlarına şahitlik etmeye hazırdık, olmadı maalesef.
'Daha gidecek çok yolumuz var güzel yarim'
Daha Kelebek ve Su’yun nasıl olup
da aradaki onca mesafeye rağmen bir arada kaldıklarına hayranlık duyacaktım,
mesafe diyorum zira elbette Su onca yeteneğini bir yana atmayacak ve
yurtdışında okuyacaktı. Benim bildiğim Kelebek de altta kalmaz, ne yapar eder
onun yanına gitmenin bir yolunu (ne güzel yüzüyordu bir ara, burslar okullar
olabilirdi), gidemese de sevdiğini beklemenin en renklisini izletirdi bize. Ufak
kıskançlık kavgaları, Kelebek’in Su’yu illa ki her seferinde dünyadaki her şeye
ikna edebilmesi, ikisi bir arada olduktan sonra geri kalan ne varsa cümlesinin
vız gelmesi sadece onlara değil, bize de umut verecekti.
Gökten üç portakal düşmüş
Ateş ve Aslı’nın aşkına, Aslı’nın
boynundaki yüzüğü parmağında taşımasıyla devam edecektik. Annesine kavuşan,
yıllardır en yakınlarından olan Faryalı’nın babası olduğunu yeni öğrenen Aslı,
yuvası bildiği Ateş’i de alıp çok mutlu olacaktı. Aslı İzmir’deki okuluna devam
ederken Ateş de yanına giderdi belki, araba peşinde koşan zengin bir çocuktan
annesine, kardeşine ve sevdiği kıza her şart altında kol kanat geren çok güçlü
bir erkeğe dönüşen Ateş de biraz soluklanıp yaşamaya başlayacaktı daha. Mutluluk
ikisine de pek çok yakışacaktı elbette.
Yazı devam ediyor..