14. Bölümde nihayet baş
başa dağ evine gelirler hiçbir aksilik çıkmadan üstelik. “ Neresi burası? Annemlerin evi.
Yılda birkaç defa kalırdık. Ne güzel hala duruyor. Pek kimse bilmez zaten çok
misafirimde olmaz bir tek Sadri Usta gelir işte. Bi de ben. Sen artık ev sahibi
sayılırsın. Bazen geliyorum buraya bir iki gün kalıp sonra dönüyorum. Senin
gizli mabedin yani burası. Ne bileyim iyi geliyor kafayı topluyorum biraz
düşünüyorum. Düşünüyorsun neyi? Son zamanlarda hep seni. Hoş geldin. Ne kadar
güzel bir ev burası ne kadar şirin. Çok yakıştın bu eve onu diyorum. Çok güzel
bir ev çok sıcak. Böyle şeye benziyor
gibi. Neye? Sana senin hiç göstermediğin yüzüne yani o şehirdeki şıkır şıkır ev
sert soğuk Ömer burası da benim tanıdığım Ömer sanki. Sana benzesin bu ev
şehirdeki ev ben her şey sana benzesin istiyorum artık.”
Koriş'in dediği gibi “Hayatttttttt
Ağlamaklıııııı” tam bizlik bir
durum tespiti ilahi Koriş ilahi Meriç Hanım.
Gene bir yemek yapma
macerasında Defne Ömer’e sorar; “Ya aslında bir şey sorcam ama Sor bakalım.
Sorcam da beni çok geyik bulursun diye sormaya korkuyorum. Ya gülme olağanüstü
zeki bir adamla birlikte olmanın ne demek olduğunu bilmiyorsun anlayamazsın.
Sen de çok zeki bir kızsın canım sor bakalım. Neden ben niye ben diyorum yani?
Çünkü sen öyle bakınca ben kendimi milyonlarca insanın arasından seçilmiş özel
bir insan gibi hissediyorum. Özel birisin sen Defne asıl ben kendimi şanslı
hissediyorum yani beni seçtiğin için. Yok artık. Çok özelsin çok gerçeksin her
anında kendin gibisin. İnsanlara güvenmek yani
güven duygusu benim uzun zaman önce unuttuğum bir şeydi taa ki seni
tanıyana kadar. Böyle sana bakınca sanki dünya gördüğümden çok daha güzel bir
yermiş gibi geliyor. Neler söylüyorsun ya yalnız ben sana senin gibi güzel
cümleler kuramam. Kurma zaten sen böyle tatlı tatlı bak yeter”
Kendini her daim dışarı
atan Defnecik bahçede Ömer’le el ele gezerlerken yaşadığı şeyi kavramaya
çalışır “Ayy sanki rüyada gibiyim gerçek mi değil mi tam algılayamıyorum? Ama
yani bu çok mu saçma üff heyecanlanınca da hemen çenem düşüyor gerçekten bıdı
bıdı nefret ediyorum bu huyumdan. Ben bayılıyorum ama bu haline böyle
heyecanlanmana da böyle konuşmana da. Bana bir şey söyle ama kimsenin bilmediği
sadece ben bileyim. Tamam hazır mısın?
Ben böyle sinirlenince Neriman yengem yapıyor ya böyle gözü atıyor tık
tık tık bana da öyle oluyor. Şaka yapıyorsun gerçek olamaz o? Bence de tabii ki
de şaka yapıyorum. Ayy çok kötüsün ya insanın sevgilisiyle alay etmesi iyi bir
şey değil ben sana söyleyeyim hoş değil.
Sevgilisiyle”
Sonra akşam olup bahçede
ve yıldızların şahitliğinde “Bi gelsene seni seveyim Şuranda yaşamak
istiyorum mümkün müdür acaba? Sen beni delirtmek istiyorsun herhalde böyle
laflar falan. Ne bileyim tam şuraya bir yuva kursam hiç yanından ayrılmasam.
Şimdi düşüp bayılacağım o zaman göreceksin gününü ama”
Şöminenin sıcaklığı ve
aşkın efil efil esen rüzgarları eşliğinde Albertine Kayıp bulur bizi. Aslında
her şeyin tepetaklak olacağının ipucunu da verilmiş oluyor kitap sayesinde
bize. Subliminal mesajlar malumunuz .
“ Ne anlatıyor bu. Terk edilen sevgiliyi diyelim. Adam aslında
kızı çok sevmediğini yani giderse daha da mutlu olacağın düşünüyor ama kız
gidince . çok mu üzülüyor? Geçte olsa anlıyor meğer kız tahmin ettiğinden çok
daha büyük bir yer kaplıyormuş hayatında. Yazık geri dönüyor mu bari? Bilmem
bitirmedim en son buraya geldiğimde okumuştum. En son buraya ne zaman geldin?
Doğum günümden sonra. Doğum günüde sen Roma’da değil miydin Yasemin Hanımla
birlikte Roma’ya gitmediniz mi birlikte? Haa sen o yüzden Evet evet o yüzden
salak salak davrandım. Ama yani Yasemin sen Roma. Kıskandın diyorsun. Ee
haliyle tabii. Halbuki ben burada seni düşünüyordum nasıl günahım alındıysa.
Bak burada böyle durup yıldızları seyrettim. Sonra senin yıldızlara bakıp
anlattıklarını düşündüm. Sonra aklımı nasıl başımdan aldığını sana nasıl
tutulduğumu. Sen şimdi bi başına burada durup yıldızlara bakıp beni mi
düşündün? Ama şimdi buradasın yanımda.”
Ömer’in Defne’ye
İtalyanca dersi verirken söylediği Kiralık Aşk sözlüğümün en etkileyici cümlelerinden bir paylaşılır
bizlere "Ti amo ne demekti ya o? İşte SENİ SEVİYORUM Hadi ya Ti amo yani
anlamı ya SENİ SEVİYORUM.
RİCARDO STONETTE PERCHE
EL’İNİZİO Dİ TUTTO!!!
BU GECEYİ SONSUZLUĞUN BAŞLANGICI OLARAK DAİMA HATIRLA
Sabah olup Defne Ömer’in
yüzünde ellerini gezdirirken Ömer uyanır ve “ Günaydın. Günaydın canım.
Yüzünü ezberlemeye çalışıyordum her santimini her ayrıntısını. O niye? Öyle bir
gün ayrı kalırsak yüzünü gözümü kaptığımda hatırlayabileyim diye. Hiç ayrı
kalmayacağız sen o güzel aklını bunlarla yorma. Hiç ayrılmayacağız dimi. Hiç
ayrılmayacağız bırakmam seni merak etme”
Turgut Uyar’a selam çakma
sırası bu sefer içine hayat gelen Yasemin'den gelir “ Geldi öyle sislerin ardından
benim denge mi bozdu. “Ama sizin adınız ne? Benim denge mi bozmayınız?”
Defne hala çok şaşkındır “Hayat gerçekten çok acayip. İyi misin?
İyiyim iyiyim hatta biraz fazla iyi daha önce böyle bir şey başıma gelmediği
için kaldıramam diye korkuyorum? Alışacağız ama birlikte alışacağız. Mutluluğa
alışmak iyiymiş. Nereye kaçacağım canım bu kadar güzel bir adamın yanından
kendi güzel kalbi güzel niye kaçayım dimi” Maalesef bu alışma kısmına
ve kaçmayacağım tiradına rağmen Kara Mamba gibi olan Sarı Mamba Neriman’ın
kabusu çöker Defnenin üzerine o güzelim anların ardından gidemem derken kendini
gitmek Ömer’i yani kalbini bırakmak zorunda kalır.
Acı çekmenin bin bir
şekli olurmuş insan hayatında. Sevmek niye bu kadar acı verici bir hissiyat
olmak zorunda ki? Hayat aldığımız nefeslerden ibaret değil ki nefesimizi kesen
anlar bütünü aslında. Acı da sevda gibi
ilmek ilmek işleniyor masalımızda. Bu andan sonra Badem’in bu şarkısını her
duyduğumda Ömer’in ve Defne’nin çektiği o acı dolu ifade peşimi bırakmaz oldu.
Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce Güzel
yüzün yanakların ıslanır
Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce Hüzün
keder yüreğime yaslanır
Sen ağlama bir damla gözyaşın yeter Sen üzülme
gülüm
Gece gökyüzünden bir damla yaş düşünce Bahar
gelir tüm çiçekler ıslanır
Kara gözlerinden bir damla yaş düşünce Hüzün
keder yüreğime yaslanır
Sen ağlama bir damla gözyaşın yeter Sen üzülme
gülüm gamzende güllerin biter
Yollarıma taş koysalar döneceğim Gözlerinden
yaşlarını sileceğim
Alınan kararlar sonucu
yara o kadar derinlere acısını nüfuz ettirir ki yıkılan harabeye dönen kumdan
kaleler artık Defne ve Ömer’in yürekleri. Neriman’dan esen şiddetli rüzgar
dağıttı yıktı viraneye çevirdi DEFÖM AŞKINI. Neriman’ın hırsı bu sefer
Necmi’nin olaya el atmasıyla evlilikleri büyük bir yara alarak tek ağlayanın
Defne ve Ömer olmadığını kaderin kötüleri de ağlattığına şahitlik ederiz hep
birikte.
Ömer Defne’nin gidinden
sonra acıyla Sinan’a gider” Bir insan birden bire neden çekip gider.
Çekip giden kim? Defne . Siz birlikte miydiniz? Her şey o kadar güzedi ki hiç
olmadığım kadar mutlu ama gitti bana hiçbir şey söylemeden gitti. Gidicem ben
Defneyle konuşacağım. Ömer nedenini bilseydin gidişini kabullenebilecek miydin?
Hayır yani bilmiyorum belki de evet bilmiyorum Sinan bilmiyorum. Bak duyacağın
şeyin seni bir sonuca ulaştıracağını sanıyorsun ama kendini bambaşka bir
açmazın içinde bulabilirsin biliyorsun değil mi? Gitmem lazım böyle bitemez
burada kalamaz çekip gitmek bu kadar kolay değil. Kolay olduğunu bilmiyoruz
sadece gittiğini biliyoruz. Hiç değilse onun tarafını da düşün olur mu? Yoksa
hata yaparsın hiç istemediğin yerlerde bulursun kendini.”
Artık hayat herkes için
ağlamaklı. Defne Ömer Sinan Neriman Necmi acı ve hüzün eşliğinde sonlanır
14. bölüm.
Yazı devam ediyor..