Ey AŞK; bilir misin kâinatta olan her zerre kadar var
olmaktır, yaprağı, ağacı, suyu, ateşi, senin uğruna verebilmektir. Küllerinden
yeniden doğan Anka Kuşu gibi yandım yandım piştim tekrar doğdum ve AŞK dediğin senin
gönlündeki Anka Kuşu olabilmektir.
Kendi cümlelerimle başlamak istedim yazıya zira ilhamı Kiralık Aşk
olan bu satırlar, bölüm repliklerinin temeli oluyor.
Aşkın içinde kaybolup, yolunu bulup, kavuşunca diğer yarına,
her yolun düz olmadığını öğretir hayat sana. Düştüğün gönül çukurunun kıymetine
nail olabilmek için yanmak pişmek ve gönlün ıssız ve engebeli patikalarında yol
almak gereklidir. Ne kadar zordur büyük açmazların arasında aşkın büyüsüne
kapılıp gitmek ya da çok istesen de gidememek. Gönlün ve ruhun tüm benliğinle
aşka teslimken aklın ve çaresizliğin yüzünden koy verip kendini aşkın kollarına
yok olamamak.
Sınavın çetin olduğu, çekilen acıların beklenen
güne kavuşmamıza vesile olması gerektiği bir gezegene ya da -benim deyimimle-
çarpık bir evrene misafirseniz olanlar ve olacaklar bizi her duyguya anlık
geçişlerle maratonda yarışır gibi sürüklediği 10 ila 15. bölüm repliklerini
sizlere aktarmak istiyorum bu hafta. Hazırsanız maraton koşumuz başlıyor.
GÖNÜLDEN GÖNÜLE ULAŞMASI DİLEĞİYLE.
Defne’nin zoraki seçimi Ömer’i olduğu kadar bizi de şaşkına
ve hayal kırıklığına uğratmışken nedenini merak eden Ömer asansörün önünde
Defne'sine şunları söyler;
“Eee naber nasılsın bi rahatladın mı bi nefes aldın mı? Benden
kurtulunca. Olur mu ben sizin yanınızda yani asistanınız olmaktan gayet
memnundum ama. Ama gitmen lazım dı. Sonra ne ilginçtir ki gitmekten vazgeçtin
dedin ki bide gitmeden Sinan’a asistanlık yapayım. Aslında o olay tam olarak öyle
değil yani ben size anlatmak istedim ama siz öyle gece bir anda çekip gidince
konuşamadıkta. Konuşalım Defne konuşalım. Ne konuşmak istersin mesela. Çok mu
yordum seni ya da benim yanımda olmak hoşuna gitmedi mi? Hayır canım ne alakası
var. Sen bi bak bakalım Sinan’la çalışmak keyifli mi hoşuna gitcek mi? Sonra
olmadı sana başka pozisyon buluruz. Belki genel müdür olursun belki tasarıma
alırız seni nasıl aklıma gelmedi ya muhasebeye ne dersin. Ömer Bey yapmayın
lütfen. Ah Defne ah ah.”
Bu arada Yasemin ile İso arasındaki kıvılcım çoğalmaya alev
alma durumlarına doğru hızla yol almaktadır. Ömer Defne'yi görünmez duvarların
arkasına koymuşken FERYAL efsanesi başlar. Bu Feryal Hanım nelere kadir
olacaktır nelere. “Feryal kim?” daha çok soracaksın sen Feryal'i Defnecik. Ah Feryal
ah, ne mucizelere gebedir halbuki. "Sakinleş Ömer sakinleşin Defne" versiyonu
yaşanır lavaboda “Kendine gel Defne kendine gel" yatışmaya çalışırken Sinyor İplikçi'yle
karşılaşır Defnecik ve “İyi misin? İyiyim Ömer Bey şey konuşmamız
lazım galiba. Yoo konuşmayı gerektirecek bir durum yok. Zaten ne söylediğin
değil ne yaptığın önemli benim için bir şeyde söylediğin yok zaten. Var
söyleyecektim. Ne söyleyecektin? İşte neden böyle olduğunu söyleyecektim. Hiç
gerek yok tamamdır ben anlayacağımı anladım zaten. Anlamadınız yanlış anladınız
galiba. Madem öyle anlat o zaman anlat.” Hoş Defne ne anlatabilirdi ki
ya da ne anlatırdı acaba?
Nöro'nun ender çizgisinden çıktığı zamanlardan birine şahit
oluruz Koriş'le olan diyaloglarında; “Nöroom kuşum iyi misin? Dünya bu kadar kötü
bir yerken ne kadar iyi olabilirim ki Koriş? Anca diyorsun? Yeteri kadar kötü
olmayınca iyi olmayı seçtim. Ayy Nörom sen ne diyorsun kız kalkta birilerini
aşağılayalım bi kendimize gelelim. Ben kendimdeyim zaten hiç olmadığım kadar.
Kız o koca ayaklı Yaseminden intikamımızı almıyacakmıyız? Defne'yle Ömer’i
evermiyecek miyiz? Sırt sırta verip savaşmayacak mıyız birileriyle? Hayat barış
varken güzeldir Koriş savaşmanın kime ne faydası var . Bir kelebeğin güzelliği
sukunetinde gizlidir. Nörom sen hiç iyi değilsin hayatım. Koriş bebeğim bak ben
iyiyim iyiliği seçtim sukunetin çağrısına kulak verdim sende ver. Vah vah gitti
kadın Mineeeeee Rezeneeeeee.”
Ömer’in gözleri Defne'nin boş odasına dalıp giderken “Sen
bilirsin Defne sen bilirsin” der ve anlamlandıramadığı çıkmazına yok
sayma yolunu seçer. Defne, "Feryal kim" sorusunun cevabını bulmak için Derya'ya
sorar “Derya sen bu Feryal kim biliyor musun?
Ay bilmiyorum deme. Medya dünyasının en ağır toplarından medya dünyasının Ayşe
Arman’ı gibi düşün. Yani acayip etkili bir kadın. Şey mi peki güzel bir kadın
mı? Allah Allah sen napacaksın ki kadının güzelliğini? Ay Derya ekstradan
sorduğun her şoru bende ritim bozukluğu yapıyor söylesene kızım ya. Aşırı
derecede hem de aşırı X 5. Ayyy o çarpı 5 bende ölümcül etki yaptı ölümcül
darbe. Karizmada Yasemin Hanım'la kapışır
hatta Yasemin Hanım'a 5 basar. O da 5 öyle artı çarpı 5. Nolduu? Ay Derya ben bi
fenayım kuscam galiba.” Defne sinir ve kıskançlık maksimuma çıkmış
halde Ömer’le Feryal’in toplantısına dahil olmak zorunda kalır. Ömer’le
giderken şunlar yaşanır;
“Sizin yanınızda gelmeyebilirim isterseniz sizin asistanınız değilim
sonuçta? Doğru Sinan’ın asistanısın. Ben öyle demek istemedim belki görüşme
özeldir falan . Daha düne kadar benim asistanımdın Defne neredeyse tüm özelimi
biliyorsun yani biliyordun diyelim. Demek ki bilmiyor muşum? Mesela Feryal
Hanım'dan hiç haberim yoktu. Bazı şeylerde bana kalsın. Tabii kalsın kalsın.
Artık bende gittim rahat rahat şaaparsınız yani hayatınıza bakarsınız. Ben mi
sana git dedim? Ben sana gitme dedim Defne hayır yani daha nasıl anlatabilirim
bilmiyorum gerçekten bilmiyorum. Sanki inat ediyorsun anlamamakta yani daha mı
açık konuşayım onu mu istiyorsun söyle tamam konuşurum. Hayır hayır. Neden neden
Defne hadi beni ikna et niye biz sürekli dolambaçlı yollardan gidiyoruz niye
açık açık konuşamıyoruz biz ben anlamadım. Seni dinliyorum söyle. Yapamam.
Yapamazsın. Soru sormayın nolur yemin ederim elimden bu kadarı geliyor bende
böyle olmasını istemezdim ama İstemeseydin olmazdı Defne.” Sır yükününü
baskısı Defne'nin kalbini gasp altına almıştı oysa ki gönlü neler neler
istemekteydi.
Feryal’i gören Defne'nin gözleri fal taşı gibi açılıp
kıskançlık başını duman almış ve tüten kıskançlık dumanı taaa başka gezegenlerden
görülür bir hal alımışken Ömer’le
Feryal’in o çok samimi konuşmalarına gıcık olan Defnecik çareyi kaçmakta bulur.
Sekreterin yanına ulaşınca onu soru bombardımanına tutar;
“Ya Ömer Bey ile Feryal Hanım arasında ne var? Aslında tam olarak
düşündüğün Ayy dur dur söyleme ya da dur boşver anlat. Emin misin? Değilim uff
böyle döne döne uçcam ha senin anlatasın var mı? Anlaşılan sen her şeyi
öğrenmeden rahat edemeyeceksin ama bana fark etmez yani anlat dersen anlatırım.
Bak sırf bu tavrın beni çıldırttı onun için yoksa hiiç merak ettiğimden falan
değil anlat. İkisi ben bildiğimden beri flört ediyorlar ama iş hiç ciddiye
bindi mi bilmiyorum. Binmemiştir binmemiştir yani herhalde galiba. Geçen sene
Roma’dan pek bi bozuk dönmüştü Feryal Hanım. Hah bak işte demek ki Ömer Bey şey
yapmamış önemsememiş sepetlemiş göndermiş demek onu galiba. Herhalde olabilir.
Olabilir yalnız yeniden kaynaşıcaklarmış gibi gözüküyor. Ömer’le röportaj
koyucam akşama dedi. Akşam nerde ayy ayy Ömer Bey'in evi .” derken Ömer
gelir ve Defne'nin kıskançlığından beş köşe olmuş bir halde oradan ayrılırlar.
Sinan’ın konuşması sonucu Neriman normal haline geri dönünce
Sinan’ı oyun dışı bırakarak Necmi’yi şirkette çalışması ve bilgi akışını
sağlaması için oyuna dahil eder.
Yasemin böcek olmayan
yapraktan arabada ortalığı ayağa kaldırırken İso'nun küçük dokunuşuyla evrim
geçirmeye devam eder. Bu arada bizim altın kalpli inatçı keçiler asansör
başında beklerken didişmeye kaldıkları yerden devam ederler;
“Efendim. Efendim derken bir şey söyleyecektin herhalde. Hee öyle çok
önemli bir mevzu değil Feryal Hanım'la görüşmeniz nasıl geçti onu merak ettim
bağlayabildiniz mi işi? İşle mi ilgileniyorsun artık? İlgilenmeyeyim mi?
İlgilen tabii ya da ilgilenme sen bilirsin. Güzel kadınmış? Öyledir. Geçen bahar
Feryal Hanım'la Roma’daymışsınız aranızda bir şeyler olmuş galiba yani tabii
özel hayatınız sonuçta bana ne de öyle Feryal Hanım'dan konu açılmışken. Seninle
Feryal’i hiç konuşasım yok Defne. Hıı Feryal yani hanım yok samimiyette senli
benli seviyesi”. Veeee Ömer
asasörü durdurur “Niye durduk. Ne demek istiyorsun açık konuş. Ne demek istiycem canım
bir şey demek istemiyorum ben öyle sohbet olsun diye şey yapıyordum (yavru kedi
modunda bir Defne)basayım mı ben. Seni anlamaya çalışmaktan vazgeçmem lazım
mümkün değil çünkü. Sizi anlamak çok kolay çünkü açık kitap gibisiniz maşallah
çevir çevir oku. Defne”
Defne’nin sihirli dokunuşuyla Serdar şekil yapmıştır kendine ve Nihan görünce bu
üçlü arasında şunlar dile gelir. “Nasıl ama bomba gibi olmuş deme. Yok be canım
senden adam olmaz dediler biz de biraz utandıralım dedik. Çok acayip bir şey
olmuş bu ya böyle David Beckham mı desem. Yok artık çüş abartma istersen bi
kere teninin rengi tutmuyor. Evet tabi ten uyumu çok önemli . Hayde yandı
balatalar. Beğendin ha. Yani olmuş eskisi de kötü değildi de. Allah bi sıcak mı
oldu. Evet evet bastı bi. Ayyyy siz böyle hiç güzel olmadınız ya aşık aşık
insanın valla içi kalkıyor daraldım ben daraldım. Otur bizim bir süre baş başa
görünmememiz lazım yani annem buna kesin tav olur da onay verene kadar. Artık
kendi bilir. Yok verir verir buna da onay vermiyecekse. Napcan kaçcan mı?
Oluuuur. Eeee hazırla madem bohçanı. Ayyy iyice pisleştiniz ya ayyy hayvan gibi
şey yapıyorsunuz yok ben dayanamayacağım valla gitcem ben bırak. Otur. Allahım
yedek lastik gibi kaldım ben burada ya bak bugün bu ikinci oldu demek ki benim
hayattaki rolüm buymuş.”
Ömer, Koray'dan gelen photoshopsuz görselleri görünce şok
yaşar o gördüğü resimdeki baştan beri tanıdık gelen için için tahmin ettiği “Duruşu oturuşu çok zarif sanki neyse” diye konduramadığı doğum lekeli
manken “Defne vallahi Defne” derken kapı çalar ve karşımızda
kıskançlıkta bir üst katmana geçmiş Defocik belirir tırım tırım arayan gözlerle
içeri girer ve şok geçiren Ömer’le efsane olacak şu replikler tüm Kiralık Aşk
sevdalıları tarafından ezberlenir...
“Kapıyı geç açtınız yanlış bir zamanda mı geldim? Eeee ben bir şeyi mi
unutmuşum da hemen bi bakıp çıkacağım bir saniye? Defne sen neye bakacaksın
niye geldin bu saatte? Eee ya ben ara ara not defterimi bulamadım dedim ki
kesin Ömer Bey'in evinde unuttum. Ne vardı ki içinde bu kadar acil . Feryal
Hanım gelme dimi? Sen gel bakalım bi şöyle. Ömer Bey gel gel otur güzelce bu
fotoğraflarla ilgili ne düşünüyorsun. Güzel güzel. Tanıyor musun mankeni? Yoo
ben pek manken tanımam zaten. Allah Allah bana bi yerden tanıdık geliyor ama.
Ya öyle mi? Duruşu bi tuhaf sanki marka yüzümüz yaptık ama doğru mu yaptık
yapmasa mıydık? Yani tuhaf mı? Neyse canım ben ne anlarım siz daha iyi
bilirsiniz. Karmaşık bir görüntüsü var bence duruşuyla ne ifade ettiği pek
anlaşılmıyor? Niye anlaşılmasın ya bence
gayet iyi böyle dik duruyor. Yooo hiç dik durmuyor? Ömer Bey haksızlık etmiyor
musunuz? İnsanlar hayatta gayet dik durabilirler ama bazı zorunluluklar onları
alıp hiç istemedikleri karmaşık şeyler yapmak zorunda bırakabilir. İşin sizin
hiç bilmediğiniz bir yönü vardır belki. Konumuz hala manken mi? Aaa tabi hala
manken yani bence öyle sizce öyle değil mi? Yani ben öyle benzetme olsun diye
şeyettim neydi o şey yaptım ben metafor yaptım ben metafor. Yok bişey dicem sen
bu mankeni tanıyor musun baksana nasıl savunuyorsun. Yoo yok tanımıyorum. Defne
çırpınma. Ay ay kalbim sıkıştı dayanamıyorum kafamın içini görüyormuş gibi
bakıyorsunuz. Hadi ya. O manken benim fotoğraftaki de benim fotoğrafı da Koray
Bey çekti çok mu kızdınız? Sence neden nasıl niye ? Koray Bey "bende kalp var"
dedi ben de korktum kabul ettim. Koray’da mı kalp varmış? Yok mu? Yok tabii
domuzun tekidir Koray neyşe şimdi konumuz Koray değil sen niye söylemedin bana.
Çok yerinde bir soru oldu. Niye söylemedim ya işte o sıralarda bir gergindik
falan daha fazla adımı olayların içine karıştırmak istemedim. Olaylar sen
yeterince olayların içine karıştığının farkında değilsin galiba. Nasıl yani?
Anlatırdım aslında ama duymak isteyeceğini zannetmiyorum sonuçta sen kendi
kararlarını aldın bende sana saygı duydum. Neyse buldun mu not defterini sen?
Haa öyle konu değişince ben. Tamam ben bakarım akşam bulursam sabah getiririm
sana. Eeee şey Feryal Hanım gelmiyor mu? Feryal diyorsun. O zaman ben gideyim
siz de rahat rahat röportajınızı yapın. Dur tamam bir kerede sakin olalım.
Olalım da dışarı mı çıksak acaba. Geç . Eee bende böyle haber vermeden geldim
çat kapı Şükrü abiye gerek yok ben kendim giderim. Feryal Hanım da gelecek zaten
MAŞALLAH SAAT 10! O
NASIL İŞ ŞEYSİYSE.
GELMESİN Mİ FERYAL? Bana ne canım gelirse gelsin beni ilgilendirmez
sonuçta sizin özel hayatınız siz bilirsiniz. Neyse ben artık gideyim iyi akşamlar”
Eller gözler küçük bir çekişle ruhun aradığı ruha akmasıyla
ve çalan kapı zili sayesinde sonlanır. Yarım kalmak hep biz Kiralık Aşk
sevdalılarının makus talihi olacak maalesef. "Hiçbir yere kıpırdama bekle
Defne. Yok yapamayacağım hiç hazır değilim ben kalbim kaldırmayacak yaparsam
işler çığrından çıkacak her saniyem adrenalin her saniyem çerefil yok yapamam
yapamayacağım” Ömer Feryal’i göndermiştir lakin bahçede Defne’den eser
yoktur. “Tamamdır Defne ben seni anladım nasıl olsa kaç bakalım ne kadar
kaçacaksın”. Ömer’le birlikte
bizlerde ağzımız kulaklarımızda mutluluktan dört köşe bir halde tamamladık 10'uncu bölümü.
Yazı devam ediyor..