Kiralık Aşk: Aldım başıma sevdayı repliklerin büyüsü 3

Kiralık Aşk: Aldım başıma sevdayı repliklerin büyüsü 3
Ey AŞK; bilir misin kâinatta olan her zerre kadar var olmaktır, yaprağı, ağacı, suyu, ateşi, senin uğruna verebilmektir. Küllerinden yeniden doğan Anka Kuşu gibi yandım yandım piştim tekrar doğdum ve AŞK dediğin senin gönlündeki Anka Kuşu olabilmektir.
 
Kendi cümlelerimle başlamak istedim yazıya zira ilhamı Kiralık Aşk olan bu satırlar, bölüm repliklerinin temeli oluyor.
 
Aşkın içinde kaybolup, yolunu bulup, kavuşunca diğer yarına, her yolun düz olmadığını öğretir hayat sana. Düştüğün gönül çukurunun kıymetine nail olabilmek için yanmak pişmek ve gönlün ıssız ve engebeli patikalarında yol almak gereklidir. Ne kadar zordur büyük açmazların arasında aşkın büyüsüne kapılıp gitmek ya da çok istesen de gidememek. Gönlün ve ruhun tüm benliğinle aşka teslimken aklın ve çaresizliğin yüzünden koy verip kendini aşkın kollarına yok olamamak.
 
Sınavın çetin olduğu, çekilen acıların beklenen güne kavuşmamıza vesile olması gerektiği bir gezegene ya da -benim deyimimle- çarpık bir evrene misafirseniz olanlar ve olacaklar bizi her duyguya anlık geçişlerle maratonda yarışır gibi sürüklediği 10 ila 15. bölüm repliklerini sizlere aktarmak istiyorum bu hafta. Hazırsanız maraton koşumuz başlıyor. GÖNÜLDEN GÖNÜLE ULAŞMASI DİLEĞİYLE.
 
 
 
Defne’nin zoraki seçimi Ömer’i olduğu kadar bizi de şaşkına ve hayal kırıklığına uğratmışken nedenini merak eden Ömer asansörün önünde Defne'sine şunları söyler;
 
Eee naber nasılsın bi rahatladın mı bi nefes aldın mı? Benden kurtulunca. Olur mu ben sizin yanınızda yani asistanınız olmaktan gayet memnundum ama. Ama gitmen lazım dı. Sonra ne ilginçtir ki gitmekten vazgeçtin dedin ki bide gitmeden Sinan’a asistanlık yapayım. Aslında o olay tam olarak öyle değil yani ben size anlatmak istedim ama siz öyle gece bir anda çekip gidince konuşamadıkta. Konuşalım Defne konuşalım. Ne konuşmak istersin mesela. Çok mu yordum seni ya da benim yanımda olmak hoşuna gitmedi mi? Hayır canım ne alakası var. Sen bi bak bakalım Sinan’la çalışmak keyifli mi hoşuna gitcek mi? Sonra olmadı sana başka pozisyon buluruz. Belki genel müdür olursun belki tasarıma alırız seni nasıl aklıma gelmedi ya muhasebeye ne dersin. Ömer Bey yapmayın lütfen. Ah Defne ah ah.
 
Bu arada Yasemin ile İso arasındaki kıvılcım çoğalmaya alev alma durumlarına doğru hızla yol almaktadır. Ömer Defne'yi görünmez duvarların arkasına koymuşken FERYAL efsanesi başlar. Bu Feryal Hanım nelere kadir olacaktır nelere. “Feryal kim?” daha çok soracaksın sen Feryal'i Defnecik. Ah Feryal ah, ne mucizelere gebedir halbuki. "Sakinleş Ömer sakinleşin Defne" versiyonu yaşanır lavaboda “Kendine gel Defne kendine gel" yatışmaya çalışırken Sinyor İplikçi'yle karşılaşır Defnecik ve “İyi misin? İyiyim Ömer Bey şey konuşmamız lazım galiba. Yoo konuşmayı gerektirecek bir durum yok. Zaten ne söylediğin değil ne yaptığın önemli benim için bir şeyde söylediğin yok zaten. Var söyleyecektim. Ne söyleyecektin? İşte neden böyle olduğunu söyleyecektim. Hiç gerek yok tamamdır ben anlayacağımı anladım zaten. Anlamadınız yanlış anladınız galiba. Madem öyle anlat o zaman anlat.” Hoş Defne ne anlatabilirdi ki ya da ne anlatırdı acaba?
 
Nöro'nun ender çizgisinden çıktığı zamanlardan birine şahit oluruz Koriş'le olan diyaloglarında; “Nöroom kuşum iyi misin? Dünya bu kadar kötü bir yerken ne kadar iyi olabilirim ki Koriş? Anca diyorsun? Yeteri kadar kötü olmayınca iyi olmayı seçtim. Ayy Nörom sen ne diyorsun kız kalkta birilerini aşağılayalım bi kendimize gelelim. Ben kendimdeyim zaten hiç olmadığım kadar. Kız o koca ayaklı Yaseminden intikamımızı almıyacakmıyız? Defne'yle Ömer’i evermiyecek miyiz? Sırt sırta verip savaşmayacak mıyız birileriyle? Hayat barış varken güzeldir Koriş savaşmanın kime ne faydası var . Bir kelebeğin güzelliği sukunetinde gizlidir. Nörom sen hiç iyi değilsin hayatım. Koriş bebeğim bak ben iyiyim iyiliği seçtim sukunetin çağrısına kulak verdim sende ver. Vah vah gitti kadın Mineeeeee Rezeneeeeee.”
 
Ömer’in gözleri Defne'nin boş odasına dalıp giderken “Sen bilirsin Defne sen bilirsin” der ve anlamlandıramadığı çıkmazına yok sayma yolunu seçer. Defne, "Feryal kim" sorusunun cevabını bulmak için Derya'ya sorar “Derya sen bu Feryal kim biliyor musun? Ay bilmiyorum deme. Medya dünyasının en ağır toplarından medya dünyasının Ayşe Arman’ı gibi düşün. Yani acayip etkili bir kadın. Şey mi peki güzel bir kadın mı? Allah Allah sen napacaksın ki kadının güzelliğini? Ay Derya ekstradan sorduğun her şoru bende ritim bozukluğu yapıyor söylesene kızım ya. Aşırı derecede hem de aşırı X 5. Ayyy o çarpı 5 bende ölümcül etki yaptı ölümcül darbe. Karizmada Yasemin Hanım'la  kapışır hatta Yasemin Hanım'a 5 basar. O da 5 öyle artı çarpı 5. Nolduu? Ay Derya ben bi fenayım kuscam galiba.” Defne sinir ve kıskançlık maksimuma çıkmış halde Ömer’le Feryal’in toplantısına dahil olmak zorunda kalır. Ömer’le giderken şunlar yaşanır;
 
“Sizin yanınızda gelmeyebilirim isterseniz sizin asistanınız değilim sonuçta? Doğru Sinan’ın asistanısın. Ben öyle demek istemedim belki görüşme özeldir falan . Daha düne kadar benim asistanımdın Defne neredeyse tüm özelimi biliyorsun yani biliyordun diyelim. Demek ki bilmiyor muşum? Mesela Feryal Hanım'dan hiç haberim yoktu. Bazı şeylerde bana kalsın. Tabii kalsın kalsın. Artık bende gittim rahat rahat şaaparsınız yani hayatınıza bakarsınız. Ben mi sana git dedim? Ben sana gitme dedim Defne hayır yani daha nasıl anlatabilirim bilmiyorum gerçekten bilmiyorum. Sanki inat ediyorsun anlamamakta yani daha mı açık konuşayım onu mu istiyorsun söyle tamam konuşurum. Hayır hayır. Neden neden Defne hadi beni ikna et niye biz sürekli dolambaçlı yollardan gidiyoruz niye açık açık konuşamıyoruz biz ben anlamadım. Seni dinliyorum söyle. Yapamam. Yapamazsın. Soru sormayın nolur yemin ederim elimden bu kadarı geliyor bende böyle olmasını istemezdim ama İstemeseydin olmazdı Defne.” Sır yükününü baskısı Defne'nin kalbini gasp altına almıştı oysa ki gönlü neler neler istemekteydi.
 
Feryal’i gören Defne'nin gözleri fal taşı gibi açılıp kıskançlık başını duman almış ve tüten kıskançlık dumanı taaa başka gezegenlerden görülür bir hal alımışken Ömer’le Feryal’in o çok samimi konuşmalarına gıcık olan Defnecik çareyi kaçmakta bulur. Sekreterin yanına ulaşınca onu soru bombardımanına tutar;
 
“Ya Ömer Bey ile Feryal Hanım arasında ne var? Aslında tam olarak düşündüğün Ayy dur dur söyleme ya da dur boşver anlat. Emin misin? Değilim uff böyle döne döne uçcam ha senin anlatasın var mı? Anlaşılan sen her şeyi öğrenmeden rahat edemeyeceksin ama bana fark etmez yani anlat dersen anlatırım. Bak sırf bu tavrın beni çıldırttı onun için yoksa hiiç merak ettiğimden falan değil anlat. İkisi ben bildiğimden beri flört ediyorlar ama iş hiç ciddiye bindi mi bilmiyorum. Binmemiştir binmemiştir yani herhalde galiba. Geçen sene Roma’dan pek bi bozuk dönmüştü Feryal Hanım. Hah bak işte demek ki Ömer Bey şey yapmamış önemsememiş sepetlemiş göndermiş demek onu galiba. Herhalde olabilir. Olabilir yalnız yeniden kaynaşıcaklarmış gibi gözüküyor. Ömer’le röportaj koyucam akşama dedi. Akşam nerde ayy ayy Ömer Bey'in evi .” derken Ömer gelir ve Defne'nin kıskançlığından beş köşe olmuş bir halde oradan ayrılırlar.
 
Sinan’ın konuşması sonucu Neriman normal haline geri dönünce Sinan’ı oyun dışı bırakarak Necmi’yi şirkette çalışması ve bilgi akışını sağlaması için oyuna dahil eder.
 
Yasemin böcek olmayan yapraktan arabada ortalığı ayağa kaldırırken İso'nun küçük dokunuşuyla evrim geçirmeye devam eder. Bu arada bizim altın kalpli inatçı keçiler asansör başında beklerken didişmeye kaldıkları yerden devam ederler;
 
“Efendim. Efendim derken bir şey söyleyecektin herhalde. Hee öyle çok önemli bir mevzu değil Feryal Hanım'la görüşmeniz nasıl geçti onu merak ettim bağlayabildiniz mi işi? İşle mi ilgileniyorsun artık? İlgilenmeyeyim mi? İlgilen tabii ya da ilgilenme sen bilirsin. Güzel kadınmış? Öyledir. Geçen bahar Feryal Hanım'la Roma’daymışsınız aranızda bir şeyler olmuş galiba yani tabii özel hayatınız sonuçta bana ne de öyle Feryal Hanım'dan konu açılmışken. Seninle Feryal’i hiç konuşasım yok Defne. Hıı Feryal yani hanım yok samimiyette senli benli seviyesi”. Veeee Ömer asasörü durdurur “Niye durduk. Ne demek istiyorsun açık konuş. Ne demek istiycem canım bir şey demek istemiyorum ben öyle sohbet olsun diye şey yapıyordum (yavru kedi modunda bir Defne)basayım mı ben. Seni anlamaya çalışmaktan vazgeçmem lazım mümkün değil çünkü. Sizi anlamak çok kolay çünkü açık kitap gibisiniz maşallah çevir çevir oku. Defne”
 
Defne’nin sihirli dokunuşuyla Serdar şekil yapmıştır kendine ve Nihan görünce bu üçlü arasında şunlar dile gelir. “Nasıl ama bomba gibi olmuş deme. Yok be canım senden adam olmaz dediler biz de biraz utandıralım dedik. Çok acayip bir şey olmuş bu ya böyle David Beckham mı desem. Yok artık çüş abartma istersen bi kere teninin rengi tutmuyor. Evet tabi ten uyumu çok önemli . Hayde yandı balatalar. Beğendin ha. Yani olmuş eskisi de kötü değildi de. Allah bi sıcak mı oldu. Evet evet bastı bi. Ayyyy siz böyle hiç güzel olmadınız ya aşık aşık insanın valla içi kalkıyor daraldım ben daraldım. Otur bizim bir süre baş başa görünmememiz lazım yani annem buna kesin tav olur da onay verene kadar. Artık kendi bilir. Yok verir verir buna da onay vermiyecekse. Napcan kaçcan mı? Oluuuur. Eeee hazırla madem bohçanı. Ayyy iyice pisleştiniz ya ayyy hayvan gibi şey yapıyorsunuz yok ben dayanamayacağım valla gitcem ben bırak. Otur. Allahım yedek lastik gibi kaldım ben burada ya bak bugün bu ikinci oldu demek ki benim hayattaki rolüm buymuş.”
 
Ömer, Koray'dan gelen photoshopsuz görselleri görünce şok yaşar o gördüğü resimdeki baştan beri tanıdık gelen için için tahmin ettiği “Duruşu oturuşu çok zarif sanki neyse” diye konduramadığı doğum lekeli manken “Defne vallahi Defne” derken kapı çalar ve karşımızda kıskançlıkta bir üst katmana geçmiş Defocik belirir tırım tırım arayan gözlerle içeri girer ve şok geçiren Ömer’le efsane olacak şu replikler tüm Kiralık Aşk sevdalıları tarafından ezberlenir...
 
“Kapıyı geç açtınız yanlış bir zamanda mı geldim? Eeee ben bir şeyi mi unutmuşum da hemen bi bakıp çıkacağım bir saniye? Defne sen neye bakacaksın niye geldin bu saatte? Eee ya ben ara ara not defterimi bulamadım dedim ki kesin Ömer Bey'in evinde unuttum. Ne vardı ki içinde bu kadar acil . Feryal Hanım gelme dimi? Sen gel bakalım bi şöyle. Ömer Bey gel gel otur güzelce bu fotoğraflarla ilgili ne düşünüyorsun. Güzel güzel. Tanıyor musun mankeni? Yoo ben pek manken tanımam zaten. Allah Allah bana bi yerden tanıdık geliyor ama. Ya öyle mi? Duruşu bi tuhaf sanki marka yüzümüz yaptık ama doğru mu yaptık yapmasa mıydık? Yani tuhaf mı? Neyse canım ben ne anlarım siz daha iyi bilirsiniz. Karmaşık bir görüntüsü var bence duruşuyla ne ifade ettiği pek anlaşılmıyor? Niye anlaşılmasın ya  bence gayet iyi böyle dik duruyor. Yooo hiç dik durmuyor? Ömer Bey haksızlık etmiyor musunuz? İnsanlar hayatta gayet dik durabilirler ama bazı zorunluluklar onları alıp hiç istemedikleri karmaşık şeyler yapmak zorunda bırakabilir. İşin sizin hiç bilmediğiniz bir yönü vardır belki. Konumuz hala manken mi? Aaa tabi hala manken yani bence öyle sizce öyle değil mi? Yani ben öyle benzetme olsun diye şeyettim neydi o şey yaptım ben metafor yaptım ben metafor. Yok bişey dicem sen bu mankeni tanıyor musun baksana nasıl savunuyorsun. Yoo yok tanımıyorum. Defne çırpınma. Ay ay kalbim sıkıştı dayanamıyorum kafamın içini görüyormuş gibi bakıyorsunuz. Hadi ya. O manken benim fotoğraftaki de benim fotoğrafı da Koray Bey çekti çok mu kızdınız? Sence neden nasıl niye ? Koray Bey "bende kalp var" dedi ben de korktum kabul ettim. Koray’da mı kalp varmış? Yok mu? Yok tabii domuzun tekidir Koray neyşe şimdi konumuz Koray değil sen niye söylemedin bana. Çok yerinde bir soru oldu. Niye söylemedim ya işte o sıralarda bir gergindik falan daha fazla adımı olayların içine karıştırmak istemedim. Olaylar sen yeterince olayların içine karıştığının farkında değilsin galiba. Nasıl yani? Anlatırdım aslında ama duymak isteyeceğini zannetmiyorum sonuçta sen kendi kararlarını aldın bende sana saygı duydum. Neyse buldun mu not defterini sen? Haa öyle konu değişince ben. Tamam ben bakarım akşam bulursam sabah getiririm sana. Eeee şey Feryal Hanım gelmiyor mu? Feryal diyorsun. O zaman ben gideyim siz de rahat rahat röportajınızı yapın. Dur tamam bir kerede sakin olalım. Olalım da dışarı mı çıksak acaba. Geç . Eee bende böyle haber vermeden geldim çat kapı Şükrü abiye gerek yok ben kendim giderim. Feryal Hanım da gelecek zaten MAŞALLAH SAAT 10! O NASIL İŞ ŞEYSİYSE. GELMESİN Mİ FERYAL? Bana ne canım gelirse gelsin beni ilgilendirmez sonuçta sizin özel hayatınız siz bilirsiniz. Neyse ben artık gideyim iyi akşamlar”
 
Eller gözler küçük bir çekişle ruhun aradığı ruha akmasıyla ve çalan kapı zili sayesinde sonlanır. Yarım kalmak hep biz Kiralık Aşk sevdalılarının makus talihi olacak maalesef. "Hiçbir yere kıpırdama bekle Defne. Yok yapamayacağım hiç hazır değilim ben kalbim kaldırmayacak yaparsam işler çığrından çıkacak her saniyem adrenalin her saniyem çerefil yok yapamam yapamayacağım” Ömer Feryal’i göndermiştir lakin bahçede Defne’den eser yoktur. “Tamamdır Defne ben seni anladım nasıl olsa kaç bakalım ne kadar kaçacaksın”. Ömer’le birlikte bizlerde ağzımız kulaklarımızda mutluluktan dört köşe bir halde tamamladık 10'uncu bölümü.


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER