Kiralık Aşk: Aldım başıma sevdayı repliklerin büyüsü 3

Defne korkup kaçmıştır ama Ömer büyük bir zevkle ve mutlulukla emin olmuştur ki Defne onun kalbinin sahibidir ve Ömer’in kalbide ebediyen Defne’nin kalbinin içinde büyük bir aşkla var olacaktır.
 
Evine varan Defne kıkır kıkır gülerken “Ayyy ayyy kendi kendimle bile konuşmuyor muşum ki ben film bildiğin kafamın içinde dönüyormuş. Kalk kız Defne manyak delirmeden önceki son çıkış” diyerek fırlar evden ve soluğu can dostu sırdaşı akıl hocası İso’da alır. Bir çırpıda tüm Kiralık Aşk oyununu harfiyen anlatmaya başlar.  Sonuç olarak aralarında söyle bir diyalog geçer;
 
“İşte böyle İso ne düşünüyorsun. Valla ne bileyim Defocum mevzu harbiden bayağı karışık ama ben senin ne istediğini anlamadım ki? Ya ne demek iki saattir ne anlatıyorum ben? Hikaye hayır derdin ne niye kaçtın o zaman? Ne güzelmiş işte her şey. Niye kaçtım ki ben? Valla onu sen söyliycen kaçan sensin istemiyor musun? Hayır yani evet istiyorum. Evet yani bir insan niye kaçar ki? Korktum korktum ya o nasıl olcak ki ben bayılırım kesin bayılırım kalbim falan tekler benim. Ayyy düşüncesi bile delirtti. Eee Defocum en çok korktuklarımız en çok istediklerimizidir.”
 
Sabah işe giderken abisiyle ki beni en çok şaşırtan Serdar repliğidir söyle dertleşir.
 
“Mevzu yine ağır galiba? Yoruldum be abi yorgunum şaşkınım. Birkaç ay içinde o kadar çok şey oldu ki? Misal? İşte eski hayatımı biliyorsun yani bunu kıyaslayınca atlı karıncadan çarpışan otoya binmiş gibiyim. Her yanım yara bere içinde. Pişman mısın? Neden? Yani cafede çalışırken daha mı mutluydun diyorum. Bilmem yani hem evet hem hayır. Uff abi ya ben eskiden ne istediğini bilen net bir insandım ya. Aşık değildin de ondan. Görüyoruz yani kızım zaten Nihan’la konuşuyorsunuz diye bir şey demiyorum ama salak değiliz sonuçta anlıyoruz. Ben kendimi anlamıyorum ama. Olur öyle takılma. Hem aşk iyidir yaşadığını hissettirir adama. Biz aynı şeyden mi bahsediyoruz? Çünkü ben kendimi ölücekmiş gibi hissediyorum kalbim patlayacakmış gibi oluyor. İyidir iyidir hızlı attığındandır o. O AŞK şimdi içinden çıkıp gitse misal bomboş kalırsın o zaman sıkıntı asıl. Öyle mi diyorsun? Öyle kızım sen yat kalk şükret bu dünyada AŞIK olmadan ölen insanlar var en acısı. Vay be abi baya baya romans oldun. Kendine mukayyet ol tamam mı? Eğer seni üzen olursa bir telefonun yeter biletini keseriz. Ben buralardayım sarılmak konuşmak istersen yani her zaman.”
 
Yasemin’in gönlüne İso’nun sevgi tohumları yavaş yavaş yeşermeye başlamışken Ömer acil bir toplantı talebiyle herkesi odasında toplar. “En sevmediğim şey bu oyunbaz hareketler biz açık bir şirket yönetmeye çalışıyoruz adalet dürüstlük buranın en büyük markaları bunlar bide senin yaptığına bak ayrıca niye neden Koray bizi resmen hayal kırıklığına uğrattın tek ayak üstü yalan karargah kurmuş sende. Yasemin bunları bildiğin halde bize söylemedin. Tamam o kıza da kalbim var falan demişsin. Sırasıyla Necmi, Koray, Yasemin, Sinan, kız DEFNE”
 
Sinan, Ömer ve Defne arasında da şu konuşmalar geçer. “Çağıralım Defne’yi ona soralım. Buyurun. Defne mankenimiz senmişsin. Ha. Bende diyorum ki Koray böyle bir güzelliği nerden buldu. Konumuz bu mu Sinan. Evet tam da bu Defne Passionis’in mankeni olarak devam etmek istermisin? Manken mi?" O güzelim gri elbisesinin içinde bakışları sadece Ömer’in bakışlarına odaklanır ondan bir yanıt bekler gibi. Onlar gözleriyle iletişim kurabilen ve birbirlerinin ne istediğini okuyabilen ik masal kahramanıdır. Defne anladığı cevabı bildirir Sinan’a “Şimdi ne diyeceği mi bilemedim ki? Çok teşekkür ederim teklifiniz için ama bu iş hiç bana göre değil ben olduğum yerden memnunum”Ömer anlaşılmanın verdiği huzurla derin bir nefes alırken Defne’nin damarına basmak için şunları söyler: “Bana da yeni asistan bakacağız. Bu sefer kendim bakacağım sonra sıkıntı yaşıyorum ben uğraşıyorum yani. Valla da bence de iyi olur önceden bi patronla tanımak lazım çünkü sonra problem oluyor sürpriz sorunlar çıkıyor" der karşı atak olarak Defne.
 
Bitti mi? Yooo bizim altın kalpli keçilerin didişmesi biter mi hiç aynen devam, “Ben de çıkayım o zaman?  Niye duruyorsam. Kaç tabii yine kaç kaç kaç. O gün şey oldu yaa şey işte bugünde tabi işte ben kaçtım yani çıktım. Kaç kaç. Çıktım ben”. Ömer’in gülüşü ve Defne'nin çırpınışları milyonlarca kalp ben.
 
Yasemin artık son kozunu oynamaya karar verir ve “Yaz bunu bir kenara Derya, bu Defne bu hafta bitmeden şirketten gitmiş olacak. Çok fazla rol çaldı artık yeter.” Hain planını devreye sokar Sinsirella olduğunu bir kez daha kanıtlayarak.
 
Hayret sevgili gönüldaşlarım Serdar Nihan’ın annesine adam olmanın kurallarını anlatıyor yanlış okumadınız Serdar adam olmanın kurallarını şöyle dile getiriyor: “Yalnız adam olmak öyle kolay mesele değil. Bir kere sahip çıkacaksın yanında ki kadına koruyacaksın, kollayacaksın, kıymet bileceksin. Hem erkek dediğin kadını taçlandırır öyle el üstünde tutar. Bir kere kadın mutsuzsa eğer o yuvadan hayır gelmez yani bunu da bilmeyen kerizdir bu kadar net".
 
Sinan, Defne ile ilgili içinden taşan duygularını Necmi’ye anlatır: “Özlüyorum işte ne bileyim. Hep öyle olur zaten önce anlamazsın ne zaman ki hayat sana zevk vermemeye başlar ne zaman ki her baktığın yerde onu görmek istersin o zaman fark edersin biz buna tutulma diyoruz. Eeee bir kızı bin kişi ister bir kişi alır kural bu. Bu gibi durumlarda kararı kadınlar verir yani seçimi kadınlar yapar”
 
Bu arada Ömer Defne’yi odasına çağırır asistan seçimi için ve gözlerimden kalpler çıkartan replikler yaşanır. “Defne bu insanlar yani sektördeki insanlardan bahsediyorum bazen biraz vicdansız olabiliyorlar eğer sen manken olmayı kabul edersen. Yok, yok yani hiç öyle bir şeyim yok benim. Senin tercihin nasıl istersen ama baksana Koray bir kalbim var demiş ona bile vicdan yapmışsın. Anladım bazen ben biraz böyle saf olabiliyorum böyle şey gibi SU GİBİSİN. İşimize bakalım. Eee Ömer Bey aslında gece ben gerçekten gitmek istememiş miydin? Hayır, evet Feryal Hanımla ilgili gelmemiştim öyle. Ev basar gibi. Yok canım hiç olur mu öyle şey? Bana o kitabı da sen almadın zaten sonra bir gece yarısı gelip bütün bardaklarımı da kıran sen değildin. Sonra yatağıma yatıp güzel güzel uyuyan da sen değildin dimi?  Bardaklar için gerçekten özür dilerim. Zaten çok utanıyom. Utancak bir şey yok anlıyorum (kapı kilitlenir) bence artık açık açık konuşabiliriz. Sence?" Ofis içi yakınlaşmalara sıcak bakmayan Ömer Bey'lere bakın siz! Çarpık evren kuralları olmazsa olmazımız olunca kapı çalınır ve Nöro  gelir ve Ömer’den yardım ister. “Yardımına ihtiyacım var Ömer. Tabii yenge ne istersen Defne’ye söyleyelim bize müsaade etsin. Etmesin asıl müsaade senden ben Defne’yi istiycem ailesinden senin için.” Şok şok şok.

Neriman, Defne'ye teknik taktik planlarını anlatmaya başlar yine, "Bak şimdi sen Ömer’in kapısından tam giriyordun ama kapıdan sığamadın. Sonra Ömer zilin sesini duymadı. Tam zilin sesini duydu kapıya gidiyordu engeller çıktı. Kapıya gitti, göz deliğinden bakıyordu, ee senin boyun yetişmedi.Neriman’ın zekasına şapka çıkartmak lazım sevgili gönüldaşlarım. Bu kadın organize işlerin şahı.
 
Defne’nin görüşmeye gelen asistan adaylarını görmesiyle kıskançlık damarları patlar. "Bu nasıl asistan seçmek ya bunlara doping testi falan yapılmıyor mu abartı çünkü yani doğal değil? İyi iyi maşallah Allah sahiplerine bağışlasın”.
 
O piss Yasemin  planının ilk aşaması olarak "Canım" diyerek Defne’den bir rapor hazırlamasını ister.
 
Sadri Ustam, Hulusi Dede'ye gene bir altın kural öğütler. "Bak Hulusi şu gırtlak var ya tam dokuz boğum. Bir laf ederken dokuz yerde dinlendirip öyle edeceksin lafı. Hep tersini söylerler ama büyüklerde küçüklerden özür dileyebilmeli. Genç olmak demek akılsız olmak demek değil ki! Hulusi bak görüyorsun dünyayı gençler değiştiriyor.”
 
Ömer’in gazabına uğrayan asistan adayları arasından sinirle rastgele bir adayı seçer ve Defne’ye ona işi anlatmasını söyler. Böylece Defne başlar brifinge; Ömer İplikçi'nin yanında çalışacaksın daha ne istiyorsun. Yeri geldiğinde barut gibidir ama hiç saygısızlık falan etmez. Ağzından kötü bir şey duymazsın. Kibardır zariftir öyle yanında kendini prenses gibi falan hissedersin çok özel çok değerli BİRİCİK ADAMIN BİRİCİK ASİSTANI. Arada kızar falan ama yani öyle bir sıcacık bakar kendini affettirir. Tatlı sesiyle falan gelir konuşur halini hatrını sorar. Sonra boynunu eğip yavru köpek gibi ilgili ilgili bakar falan ayyy salağım ben ya cidden salağım ben yani. Noldu? Yok bi şey arada gelir bana öyle sen bana bakma.” Ve şeytan dürter Defneciği, olmaz ne varsa anlatır yeni asistana ve çarşı hepten karışır Defocik sayesinde. Sabah dayanamaz ve vicdan azabıyla gelir, karıştırdığı çarşı işlerini düzeltmek için Ömer’in evine; “Şükrü abi çok fena bir şey yaptım ben şeytana uydum. Şeytana uydun sen. Şeytana uydum valla neyse benim hemen içeri girmem lazım Şükrü abi ayyy Neriman Hanım gibi oyunbaz oldum resmen ruhumu bozdu bu kadın koş kızım koş” Asistanı bahçeye gönderip acil müdahaleye başlar.
 
Spordan dönen Ömer ile Şükrü konuşur; "Yeni asistan gelmiş efendim. Evet öyle oldu. Siz de alıştınız tabii Defne’ye. Alıştım tabii yani eve girince ilk onu görmeye öyle mutfakta o koştururken onu seyretmeye öyle tatlı tatlı konuşmasına sonra birden heyecanlanıp saçmalamasına. Öyle yapıyor dimi. Öyle yapıyor valla farkında olmadan neler neler yapıyor kızsam mı gülsem mi bilemiyorsun? Valla bana sorarsanız onun gibisi zor bulunur Ömer Bey. Defne çok iyi bir kız, bir tane.”
 
Ömer’in içeri girip Defne’yi mutfakta koşuştururken görünce mutluluktan elindeki çantasını elinden düşürür ve Defne, “Günaydın Ömer Bey. Günaydın da seni burada beklemiyordum? Eee  işte ben asistanınıza bir şeyler anlatırken fark ettim ki bazı şeyleri eksik anlatmışım o yüzden işte sabahta böyle” Yeni asistan girer ve komedi kaldığı yerden devam eder. “Ömer Bey ben rezenenizi hazırlamıştım ama Defne gelip kahve yapmak istedi yoksa her şey hazırdı yani. Rezene başka. Bi de börek falan hani hamur işi yağlı şeyler seviyormuşsunuz ya ondan. Hadi ya demek aramızda bir üçkağıtçı varmış meğer. Ya Ömer Bey ama ayıp olmuyor mu böyle üçkağıtçı falan.” Her izlediğimde hala çok gülerim bu sahneye.
 
Yasemin artık uygulama aşamasından travma yaratma aşamasına geçer kendince Defne’nin biletini keser tabii Ömer İplikçi faktörünü dikkate almadan;
 
“Defne her yerde seni arıyorum sana verdiğim işi patates etmişsin Ömer seni bunca zaman nasıl çalıştırmış yanında hayret. Sorun sende değil senin gibilerde normalde ev kızı olması gerekirken şans eseri böyle şirketlerde çalışan kızlar da. Ben idealist bir iş kadınıyım annen sana evde yemek yapmayı öğretirken ben piyasayı kasıp kavuruyordum. Sen en iyisi annenle soğan doğra şekerim. Peki ya baban odamı sana bir şey öğretemedi? Böyle bomboş mu geldin bu yaşa? SUS. Ayy yazık çok ihmal etmişler seni aile terbiyen ondan yok demek ki?” Defne masadaki suyu Yasemin’in yüzüne fırlatır ve masaya çıkıp tam üstüne atlayacakken Ömer onu havada yakalar. "Seni var ya seni, gebertirim. Bırak öldüreceğim ben seni o söylediğin her şeyi Yasemin sen çık. Sana yedireceğim dur kaçma gel buraya. Defne bi dur ya niye durayım ben niye durayım bırak sana beni bıraksana ÖMER bırak. Bırakmayacağım önce bir sakinleş. Ya niye sakin olayım ben ya niye sakin olayım olmayacağım sakin falan gel buraya. Defne otur şuraya bi sakinleş.” Ömer’in elinden kurtulan Defne koşar adım şirketten çıkar arkasında onu takip eden Ömer vardır
 
“Defne iyi misin? İyi miyim sizce öyle mi görünüyorum? Ne söyledi seni bu kadar delirtecek. Ömer Bey n'olur bir şey sormayın benim biraz yalnız kalmam kafamı dinlemem lazım. Olmaz anlat lütfen dinliyorum. Abuk sabuk konuştu işte neymiş annem babam beni yetiştirememiş mi? Bana terbiye vermemiş mi? Benimle hiç ilgilenmemiş mi? İkisi de gittiği için işte. Tamam tamam gel. İyi misin? Sakinleştin mi biraz? Ya kusura bakmayın siz de hiç görmemeniz gereken şeylere şahit oldunuz ama normalde aslında ben bu kadar sinirli biri değilimdir damarıma bastı. Tabii tabii, kedi gibisin diyordum panter çıktın. Gözü yaşlı panter sizi de şaşırttım dimi?  Böyle dışarıdan bakınca dertsiz tasasız hiçbir şeyi sallamayan Defne ama içeri bakınca . Hepimizin yaraları var yalnız değilsin merak etme. Çok küçüktüm böyle hayal meyal hatırlıyorum babamın gittiğini ama annem biz böyle yan yana dizilmişiz gözü yaşlı terk ediliyoruz. Ne kadar normalleştirmeye çalıştırsam da olmuyor atlatamamışım demek ki. Birgün, bir yerde okumuştum hepimizin roller varmış yani toplumsal hayattaki roller. Hepimizin tek ortak noktası birinin evladı olmakmış hayatta hiç kimse sevmese seni mutlaka biri severmiş. Ben de annem gidince insan olmaktan çıktım herhalde, dedim kimsenin evladı değilim. Hiç kimsenin evladı olmamak böyledir Defne. Büyüdükçe kimi yaralar kabuk bağlar, kimileri gün yüzüne çıkar işte hayat. Ömer Bey çok teşekkür ederim gerçekten beni dinlediniz sakinleştirdiniz gerçekten çok iyi geldiniz ne kadar yalnız olduğumu unutturdunuz bana. Değilsin ben VARIM. Zeynep Alasya’nın büyüleyici sesinden;
 
Bir akşam gözünden aşk tüterse, Geçmiş günler aklından geçerse, Kalbin bomboş ümitler biterse
Sen üzülme BEN VARIM.
Ayrılmam istersen hiç yanından, Çağırsan gelirim çok uzaklardan, Eskiden korkardım yalnızlıktan
KORKMAM ARTIK SEN VARSIN
 
Bizim masalımızda daima iyiler kazanır. Ömer, Yasemin’i yaptıkları için onu şirketten kovar. Kendi kazdığı kuyuya kendi düşer. Bu sefer gözü yaşlı olan Yasemin’dir. Hayat asla ahını bırakmaz bazen acilen bazen de zamanı gelince alır. Hiçbir ah karşılıksız kalmaz, tecrübeyle sabittir bu durum. Yasemin çok şanslıdır ki evriminin sebebi olacak olan İso onun yanındadır ve aralarında alev aldı buralar kıvamında ilk yakınlaşma yaşanır.
 
Neriman bu sefer Ömer’e tespitlerde bulunur. "Bazen hayat böyle her şeyi altın tepside önüne sunmaz bazen cart diye çekip yanına alman lazım istediğin şeyi. Cart diye. Aman sen istersen hüp diye çek yani kişiye göre değişir uslubuna göre değişir ama aksiyon almak lazım o şart. Doğru aksiyon almak lazım” Ömer’in aklında yıldızlar ışık saçmaya başlar ve soluğu Defne’lerin evinde alır. Defalarca kullanacağım bir anane repliği büyüler beni. İlk defa Ömer’i gören ananenin nutku tutulur. “Hey maşallah oğlum kim neyle besledi seni böyle sen nasıl bir şeysin böyle.”
 
AŞK değiştirir, AŞK delirtir, AŞK uçurur uçurur çekirdek takımının tespitlerine hayranım gönüldaşlarım. Defne kulaklarına inanamasa bile ona seslenen Ömer İplikçi'nin ta kendisidir. "Defne Defne Ömer Bey. İyi akşamlar bölüyorum muhabbetinizi ama biraz konuşabilir miyiz? Tabii tabii.” Nihanım senin gibi bizim de Allahım sen aklıma (aklımıza) mukayyet ol. "Defne seni anlıyorum yani anladığımı sanıyorum. Efendim. Bak, biz uzun süre anlayamadık birbirimizi ama şimdi galiba farkındayım her şeyin. Farkındasınız. Sen de beni anla diye geldim. Her şeyi açık açık konuşalım diye. Ömer Bey ben gerçekten kendimde değilim. Aklım dondu gerçekten allak bullak oldum tüm bu olanlar. Mucize gibi. Siz mucizelere inanır mısınız? İnanmak istiyorum, sen? Bilmem, sanki bir adım daha atsam uçurumundan düşecekmiş gibi hissediyorum. Ya yalnız değilsen ya birlikte düşeceksek? Korkuyorum. Korkma ben eminim artık”.

"Ben varım" şarkısı eşliğinde yıldızların altında muhteşem bir manzara eşliğinde kalpler birbirlerine aşkla mühürlenmiştir.


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER