Öncelikle yazıma YETEEEEEEEEEEEEEEER diye başlamak istiyorum. Evet yaşınız büyük, evet saygı, evet siz her yarışmacının abisisiniz, evet adamlığı size kimse öğretemez. Bunları Adem, Serhat ve Sedat için yazıyorum. Şimdiden bıktık ya vallahi. Ünlüler adasında daha ilk haftadan iki grup oluştu: Adem, İlhan Mansız, Sabriye ve Seda bir grup. Çılgın Sedat, Serhat Akın, Furkan, Sema bir grup. Yeni katılan Fatih henüz yolu bulamadı. Bir orada bir orada, her yerde, her karede mutlaka arkada… Diğerleri kalender, grup oluşturmaya meyli olmayan sempatik bir ekip.
Ortada sürekli birileriyle kavga eden bir Sedat ve Serhat var. Sedat’ta bir ego varmış belli ki ve bu egosuyla kendi içinde savaşmak istediği için “hiç” dövmesi yaptırmış göğsünün üstüne. Açlık, sakatlık ve özlemle birleşince; bu savaşı kazanmak o kadar da kolay değil onun için. Serhat “Kaybettiğimizde alkışlamayacağız!” çıkışıyla dikkatimi çekti ama son bölümde yağmur yağınca kadınların ıslanmasını hiçe sayıp uyumaya devam eden Adem için “Gerekirse kendi battaniyelerimizi kadınlara örteceğiz. Bu kadar gamsız olunmaz” dedi. Serhat’ı henüz çözemedim.
Furkan Kızılay’ı destekleme eğilimindeydim fakat maalesef şampiyon olma şansını kaybetmek üzere. Ali Eyüboğlu’na verdiği röportajda “Adaya birilerinin yanına yamanmaya gelmedim.” demiş. Eee? Sedat Abi’ye saygım, Serhat Abim, Sema Ablam… Tamam, saygılı olması muhteşem bir karakter göstergesi ama şu an onlar ne derse uyan bir çocuk gibi. Bir de kavga ayırmaktan başka işlevi yok. Survivor liderleri sever. Yarışlarda da başarısını kaybediyorken Furkan’ın işi zorlaştı. Olmazzzzz!
Takım arkadaşları bu süreçte Eser'e çok destek oldu.
Gelelim gönüllülere… Her fragman Berna Keklikler’le açılıp onunla kapanıyor. Bu, başarıdır. Berna herkesin sevebileceği bir karakter değil. Ben seviyorum. Derdini arkadan konuşmadan, kulis yapmadan anlatıyor. Şu an istatistiklerde en iyi ikinci kadın yarışmacı. En güçlü olan Sema ile yarıştıkça hızlanacak ve hırslanacaktır. Hatta bir süre sonra “Sema’ya yenilebilir ama diğerleriyle olan yarışmaları banko kazanacak.” algısı olacak hepimizde. Berna Keklikler’in iyi bir insan olduğunu da düşünüyorum, sivri dilli olmak kötülük değildir çünkü. Denisa Berna Öztürk’e yenildikten hemen sonra kendini yere atıp sakatım dediğinde yanında –kavgalı olsalar bile- Berna Keklikler vardı. Denisa demişken, kendini ısrarla aklamaya çalışsa da takım arkadaşları onun ipini çekti. Gider herhalde bu hafta.
Erdi ilk günkü antipatikliğini kaybetti sanki ha? Varlığı takımını da rahatsız etmiyor. Yarışlarda zayıf halka olduğunun farkında ve Ogeday’ın söylediğine göre her sabah spor yapıyormuş. Bravo ama gerçekçi de olalım, birleşmeyi umarım görür…
Twitter’da çoğu insan, dokunulmazlık kolyesi aldıktan sonra Sadin’in ismini söylemesiyle Ogeday’ın yanlış yaptığından bahsetmiş. Sadin bu hafta elenmez bence, bir iki hafta daha Ogeday’la zıtlaşır sonra o da biter işte. Fulya’nın gidişinden kendini sorumlu tuttuğu için artık birilerinin gidişini garantilemek istemiyor işte, zayıf olan gitsin diyor.
Son olarak, Eser West’ten bahsetmek istiyorum. Eser’in fatchefwest adında bir blogu var. Survivor’a gitmeden önce ailesine ve kız arkadaşı Cansel’e mektuplar yazmış. Arada bir yayınlanacak, korkmayın. O blogda bir yazısı var. Okumak isteyen,
buradan.İngilizce tabii. Bipolar olduğundan bahsediyor. Bir psikolog adayıyım, 2.sınıftayım bu yüzden çok biliyormuş gibi burada ahkâm kesmeyeyim ama benim bildiğim kadarıyla düzenli ilaç kullanılmayınca giderek artabilen bir psikiyatrik rahatsızlık. 5 aylık bir süreçte devamlı açlık yaşayacaklar. Normal bir insanın bile psikolojisini bozan bir yarışma iken Eser’in akıbetini çok merak ediyorum. Eser de Acun Ilıcalı da bunun önlemini almıştır, benden önce 32532 kez düşünmüştür tabii ki.
Bu haftalık aklıma takılan, düşündürenler bunlar. Eğer yazmak istedikleriniz varsa yazın ve tartışalım