Burnumuzda tütenlerde bu hafta: Günaydın İstanbul Kardeş

Burnumuzda tütenlerde bu hafta: Günaydın İstanbul Kardeş
Ortalık sürekli o kadar kasvetli ki insan hayata tutunmak için türlü çeşitli yollar alıyor. Sevdiği kitapları bin defa okumak, aynı dizinin aynı bölümünü defalarca izlemek benim yöntemlerimden bir kısmı. Bu dizilerden bir tanesi Şaşıfelek Çıkmazı. Geçen gün onu izlerken Çağan Irmak bir sahnede görününce aklıma Günaydın İstanbul Kardeş’i izlemek geldi. Öyle sonradan dizi olanını değil ama, has be has film olanını, ilk halini, en güzelini.

Çağan Irmak’ın hep yazıp hem yönettiği 1998 tarihli film, bir kere izleyince bir daha unutamayacağınız ve hayat boyu aşktan da, insandan da ümidi kesmemenize sebep olacak bir mucize bence. İlk izlediğim günü hiç unutamıyorum. O zamanlar tabii öyle bir gün izle ertesi gün internetlerden bin defa tekrar izle yoktu, ATV’de izlemiştim ve bittiğinde ‘Gerçek miydi ki?’ diye kendime sorakalmıştım. Yaşımı ortaya çıkarmak gibi olmayacaksa ertesi gün okulda arkadaşlarla konuştuğumuzu net hatırlıyorum, herkesin en platoniğinden aşklarını itiraf edesi gelmişti de içimize atmıştık.


Bir zamanlar Esenler, temsili değil

Başrollerinde Volkan Severcan ve Esra Akkaya’nın olduğu film, aşırı meşhur ancak özel hayatında da bir o kadar utangaç radyocu Alican’la dünyanın en kendi halinde ama olduğu gibi güzel kadını Sadenaz’ın baldan tatlı aşkını anlatıyor. O zaman pek bilmesek de sonradan adımız gibi öğreneceğimiz Çağan Irmak Ege’siyle İstanbul arasında geçen filmde aşk, mucize, aile ve fesleğenler var en çok. Sadeliğe bir övgü Günaydın İstanbul Kardeş, bakıp da görmediklerimize, görüp de kıymetini bilmediklerimize vermemiz gereken değeri hatırlatan bir alarm. 20 yıllık bir film olduğundan spoiler kaygısı taşımadan söylemek isterim ki Esenler Otogarı’nın orta yerindeki bir ilan-ı aşkı hayatında bir kere bile oradan otobüse binmiş bir kimsenin inandırıcı bulması çok güçtür ancak bu filmi izlediyseniz Esenler bile her seferinde daha normal gelir size.

Abuk subuk aşk tariflerine ve samimiyetsizliğe doyduysanız ve her nefes aldığınızda bir fil oturuyorsa göğsünüze, bu filmi izleyin. Bir buçuk saat sonra bana teşekkür edeceksiniz. İyi seyirler.

 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER