Ankara'nın ayazında iç ısıtan bir oyun: Ayrılık

Ankara'nın ayazında iç ısıtan bir oyun: Ayrılık
19. Uluslaraarası Ankara Tiyatro Festivali kapsamında Devlet Tiyatroları Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde uzun zamandır izlemek istediğim Ayrılık’ı nihayet izleme fırsatı buldum. Oyun genel anlamda güzeldi ama önce sahneyle ilgili söylemek istediğim bir şey var: Geçtiğimiz sene oyun Şinasi Sahnesi’ndeydi. Keşke bu sene de orada olsaydı zira Şinasi Sahnesi’nin atmosferi bu oyun için çok daha uygun. Nasıl ifade etsem... Daha “sıcak.” Oyun sonrası ayakta bir iki dakika sohbet etme fırsatı bulduğum Ezgi Eyüboğlu da aynı fikirdeydi. Umarım Şinasi de Akün de hep tiyatro sahnesi olarak kalır ve biz oralarda daha çok oyun izleriz.

Oyun, Sadri Alışık Kültür Merkezi repertuvarından, künyesi ise şöyle:
Yazan: Behiç Ak
Yöneten: Gökçer Genç
Dekor Tasarım: Pınar Sena Sum
Işık: Cengiz Özdemir
Kostüm: Funda Sarı
Ses-Efekt: Ayhan Tazeoğlu
Oyuncular: İbrahim Kendirci ve Ezgi Eyüboğlu

"Benim senden ayrılmış halimle senin benden ayrılmış halin kim bilir ne kadar iyi anlaşırdı birbirleriyle."

Dört yıl süren evliliklerinin ardından boşanan ve boşandıktan bir yıl (pardon bir yıl on üç) sonra erkeğin, eski eşini ilk kez ziyaret edişiyle başlayan oyun, evlilik hayatları ve sonrasında yaşadıkları olayları trajikomik bir şekilde ele alıyor. Flört, evlilik ve ayrılık süreçlerinde hem kendilerine hem de birbirlerine karşı dürüst olmaktan çekinen çiftimiz yaşadıkları bu ilk karşılaşmada gerçeklerle yüzleşmeye başlıyorlar.  Boşuna demiyorlar tiyatro için 'insanı, insana, insanla anlatma sanatı' diye. Hikâye, evde, sokakta, sağda, solda belki de en çok kendi hayatımızda yaşamak durumunda kaldığımız aşka ve ayrılığa dair ayrıntıları, insanın yüzüne yüzüne vuruyor. Evlilikleri ve evlilik dışında yaşadıkları, çiftimizin alışkanlıklarını, huylarını değiştirmiş ancak ufak bir zamanlama hatasıyla...

Boşandıktan sonra yapılacaklar, ders 1: BOS101 - Tango kursu

Küfürsüz mizahın gerçekten zekâ gerektirdiğine inananlardanım. Nedendir bilinmez, kadın-erkek ilişkileri anlatan oyunlar, hikâyeler denildiğinde ise akla ilk gelen ve kolay olan unsur belden aşağı, ağır bir muhabbet ve ağız dolusu küfürdür. (Birisi, bize küfür ettiğinde sinirleniyoruz ama bir hikâyede geçen küfre ağız dolusu gülüyoruz. Bunu da anlamış değilim.) Ayrılık da kadın-erkek ilişkilerini anlatıyor, onda da cinsellik öğelerinden bahsediliyor ama argo birkaç sözcük dışında belden aşağı espriler ve ağır küfürler yok. Küfürsüz mizah gerçekten mümkün müdür sorusunun cevabını bu oyunla birlikte buldum. Mümkündür. Bkz: Ayrılık

Gelelim oyunculuklara... Tiyatro sahnesinin “er meydanı” olduğunu söyleyenlere katılmaktan asla vazgeçmeyeceğim, sanırım. Kavak Yelleri dizisinden hatırladığımız İbrahim Kendirci ve en son Ulan İstanbul’da konuk oyuncu olarak izlediğimiz Ezgi Eyüboğlu tiyatro sahnesine çok yakışmışlardı. Kaldı ki tek kişilik ya da burada olduğu gibi iki kişilik oyunlarda sahnede olanın iş gerçekten çok zor. Hem İbrahim Kendirci hem de Ezgi Eyüboğlu sergiledikleri performanslarıyla, yetmiş beş dakika boyunca izleyiciyi oyun tutmayı başardılar. 

Müjdat Gezen, "Televizyonda herkes oynar, sinemada bazı oyuncular oynar ama tiyatroda sadece gerçek oyuncular oynar" der. Kelimesi kelimesine katılmakla birlikte İbrahim Kendirci ve Ezgi Eyüboğlu nezdinde sahneye böyle yakışan bütün oyuncuları daha çok görmek istediğimi de fırsattan istifade belirtmiş olayım.

Sonuç olarak bu ayazlı Ankara akşamında içim Ayrılık ile ısındı. Çok güzel ve kaliteli vakit geçirdim. Yazan, yöneten, giydiren, aydınlatan, tasarlayan, oynayan herkesin ellerine, kollarına sağlık. Fırsat bulursanız, mutlaka izleyin!







BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER