İlerleyen bölümlerde, Pamir cephesinde dalgaların
hırçınlaştığını gördük. O çok sevdiği denize kaçmadan önce son bir hamle ile
kaptan köşküne oturmayı denedi. Şahane an’lardan ziyade her anın peşinden koşan
Pamir, aşk dediğimiz şeye çok farklı yaklaşmıştı. Yavaş yavaş kalbe girmeyi,
sevdiğinin aklını kalbini kuşatarak kendini birine mecbur bırakmayı aşk
zannetmişti. Fakat kötü niyetinden değil, bu konulara fersah fersah uzak
kalmasındandı tüm bu zırvalıkları.
Ve en sonunda bir kez daha o çok sevdiği denizlerden feyz
aldı. Yetişmeye çalışmayı bir kenara bırakıp, tevekkül etme kararı aldı. Her
zaman dilimize pelesenk olmuş çok büyük cümleler bazen hiçbir işe yaramaz. İyi
insan olmak mesela... Nasıl önemlidir, ne kadar büyük bir erdemdir. Ama aşkın
karşısında hiçbir hükmü yoktur. Tıpkı yeryüzündeki diğer bütün nedenler gibi..
Üzgünüm Pamir, çok üzgünüm hem de. Şahit olmak istemediğim ve kırmızı bir
kapının ardına bıraktığım olaylar nasıl ilerliyor bilmiyorum. Bilmek de
istemiyorum. Final virajına girildiği
sık sık duyduğumuz şu günlerde, toparlanması gereken konular olduğunu ve
maalesef senin de bunlardan biri olduğunu biliyorum. Fakat hayat yine
planladığımız gibi gitmediğini kanıtladı bize. Yalnızca sana biçilen ömrün bu
kadar kısa ve yarım kalmış olmasına üzgün ve öfkeliyim. Eminim sen benim kadar
öfkeli ve kırgın değilsindir. Şu an çoktan evine alışmış, çok sevdiğin Londra
yağmurlarını pencereden izliyorsundur. Şu kısacık süreçte yaşadıklarını
düşünüyor olabilirsin ya da aşkın aslında nasıl bir fedakarlık yarışı olduğunu
anlamaya çalışıyor da olabilirsin. Hangisini düşünüyorsan düşün lütfen hemen
kalk. Kalk ve milim milim ölçtüğün sütlü çayını hazırla. Çayını içerken de
gönül rahatlığı ile koltuğuna yayıl. Sana bir sır vereyim mi, insan dediğin
veda ederken belli olur. Ve sen birçoğumuzun aksine giderayak bir şeyleri
kırmadan, büyüyü bozmadan gidebildiğin için çok şanslısın.
Havalar güzelleştiğinde denize açıl.
Birilerinin kalbine usul usul değil de pat diye gir.
Tevekkül etmekten, durulmaktan, bazen hiçbir şey olduğumuzu
hatırlamaktan sakın vazgeçme.
Ve sakın bizi merak edip, Nöro’yu falan arama.
Uzatmalardayız biz de.
Dilerim senin kadar asil senin kadar naif bir şekilde edebiliriz
vedamızı.
Sezonun ilk yazısının başlığından tut da her haftaki bölüm
yazılarında tek bir cümle yetti seni anlatmaya. Beni mahcup etmediğin için bir
nevi teşekkür vedası bu. Buruk tebessümle son kez,
Pamir Marden, sen muhteşem bir detaysın!
Not: Pamir’i bu kadar sevdiren Seçkin Özdemir’e sonsuz
teşekkürler.