Şu yazının ilk cümlesini kaç kere sildim değiştirdim artık
hatırlayamıyorum. Bir türlü istediğim atarlı ama haklı, sitemli girişi
yapamadım. Halbuki MYY Kösem ikinci sezonun Cuma günü yayınlanacağını duyduğum
andan beri atarlıyım, sitemliyim, sanırım biraz da haklıyım. Ama size önce Bana
Sevmeyi Anlat’ın benim için ne ifade ettiğinden bahsedeyim biraz.
Bu dizi yaz sonunda başlarken beni izleyici olarak çeken tek yönü Ay Yapım
prodüksiyonu olmasıydı, bir de Toygar Işıklı faktörü var tabii ki. Yani
açıkcası ne Kadir Doğulu bilirdim, ne Seda Bakan severdim. Mustafa Üstündağ’ı
hiç izlemişliğim yoktu desem yeridir. Herkes konudan çok Seda ile Kadir
yakışmamış falan diye konuşuyor. Ben fragmanlardan başlayarak Toygar Işıklı’nın
muhteşem müzikleri sayesinde diziye iyice çekildim ve başladığı günden beri de
hiç sektirmeden izler oldum.
Uzaktan bakınca siz ne görürsünüz bilmem ama ben üvey anne zulmü çeken kız,
bekar anne, basmakalıp almancı aile, zengin ama evliliği samana dönüşmüş
fedakar ve yakışıklı baba ile elleri kirli gıcık bir mafya babası gördüm ilk
başta. Şimdiyse halim bambaşka. Şu 12 bölümlük haliyle bile benim en sevdiğim
diziler arasına girdi. İleri sarıp şu
anı tarif edeyim, dizinin müziğini duyduğum anda bile midemin orta yerine bir
kramp giriyor. Leyla ile Alper kavuşsun istiyorum. Ya da hayır, kavuşmasınlar
çünkü diziyi dizi yapan imkansız aşk değil mi?! Evet evet, dizi devam edecek ki
koşacaklar birbirlerine ama bir türlü bitmeyecek o yol. Bu dizide bir şeyler
var, söylemesi çok kolay ama hissi geçer mi bilmiyorum... Alper’in Leyla’nın
başını okşamasından mı dersiniz, Leyla’nın Alper’e sıcacık ve özlem dolu
bakışından mı, o mafya babasının Rüzgar’a ‘babacım’ deyip kokusunu içine
çekmesinden mi, Ezgi ile Engin’in ilginç ve havai fişekli uyumundan mı,
Alper’in Çiçek ile olan ilişkisinden mi (Ya da Kadir Doğulu ile Lavinya’nın
muhabbetleri de olabilir) böyle böyle gider ama işte var bir şeyler... Var ki
bu yaşımızda sosyal medyadan dizi kampanyası yapar olduk, var ki ilk dizi
yorumumuzu yazdık oturup. Tam anlıycaz nedir şu sevmek, bir bahtsızlıktır
gidiyor. Dizimi kör kuyulara itiyorlar! Leyper’imi kuru kuruya kavuşturacaklar
diye ödüm patlıyor!
Bu yazıyı okuyorsanız konuyu da biliyorsunuz, MYY Kösem’e yer açmak için
Bana Sevmeyi Anlat Pazartesi gününe kaydırıldı. O günden beridir Bana Sevmeyi
Anlat’cılar isyanda. Herkesin bas bas bağırdığını kanalın bilmediğini
düşünmüyorum elbette. Zaten beni de bu öfkelendiriyor bu kadar. Kendisi bir Ay
Yapım prodüksiyonu olan bu diziyi, başka bir Ay Yapım projesi olan ve senenin
bombası kabul edilen İçerde’nin karşısına koyacak kadar gözden çıkartmalarının
sebebini bulmaya çalışıyorum, bulamıyorum. Bana Sevmeyi Anlat, Cuma akşamları
reytinglerini diğer dizilerle makul ölçüde bölüşüyordu. Reyting pastasını
Kiralık Aşk, Arka Sokaklar ve Aşk ve Mavi ile paylaşmaya başlamışlarken bu
hamlenin yapılması sadece beni değil daha nicelerini çileden çıkarttı.
Pazartesi’ye alındıktan sonra ilk olarak #BSAcumartesiyealinsin, bu Pazartesi
yaşanan hüsrandan sonra da #BSAKanalıDeğişsin etiketleri paylaşmaya başladı
insanlar. Naçizane görüşüm kanalın değişmesinin hiç bir değişiklik
yaratmayacağı yönünde. Daha çok Bana Sevmeyi Anlat’ın karşısında kimin durduğu
önemli gibi geliyor ve ben her seferinde aynı düşünceye savruluyorum: O zaman
hangi gün doğru? Fox Türkiye alternatif gün olarak neden Pazartesi’yi seçti?
Gözden çıkarılacak ilk dizi Bana Sevmeyi Anlat mıydı?
MYY Kösem’in Cuma günkü reyting felaketinden sonra hemen bir test sürüşüne
geçildi ve Salı günü tekrarı yayınlandı. Dizinin Salı akşamki performansına
bakılarak, hazır Familya da final yapmışken, MYY Kösem’i Salı gününe kaydıracaklarını
tahmin ediyorum. Hem bu hamle Salı günü Anne, Hayat Şarkısı veya EDHO
izlemeyecekler için güzel bir alternatif olabilir zira bana Cansu Dere’ye
bakarken baygınlık geliyor. Bu durumda Bana Sevmeyi Anlat Cuma’ya geri dönerse
dünyalar benim olur. Ancak yine de göz göre göre İçerde’ye kurban edilmiş
diziye şans vermezlerse diye de korkuyorum. Dizinin günü ilk değiştiğinde
aklıma gelen ilk soru şu olmuştu: No: 309’u gerçekten bu kadar çok mu
seviyorsunuz? Tamam, düşününce No: 309 Çarşamba’nın bariz tek komedi seçeneği (ve
artık Fox’un tek komedi dizisi) ama artık Lale ile Onur’un evlenememesinden ve
hizmetçilerin paralel yapılanmasını izlemekten gına geldi. Diriliş, Kara Sevda,
Poyraz Karayel’in karşısına koymak en zeki çıkarımım olmasa da İçerde’nin
karşısında durmasından iyidir herhalde. Böyle sorularla dolu bir kısır döngü
işte...
Şu an televizyona baktığımda, esas oğlanla esas kızın her hafta değişen
gel-gitli aşk girdabına dolanmamış tek çift belki de Leyla ile Alper.
Birbirlerine karşı çok netler, konuşmadan anlaşacak kadar hem de. Onları izlerken
“acaba bu hafta hangi saçmalık patlak verecek ve araları bozulacak?” diye
düşünmüyorum. Biliyorum ki ne olursa olsun öyle sıcacık bakıverecekler
birbirlerine. Haşmet yine sabredecek, Ezgi yine erotik erotik dudaklarını
ısıracak Engin’i uzaktan izlerken. Bu tazeliği, yine kendi hırslarında
kaybolmuş sıkıcı bir imkansız aşk-nefret ilişkisine kaybetmek istemiyorum, ki
benim için Bana Sevmeyi Anlat’ın final yapması bu tarz dizilerle dolu ekrana
dönüş yapmak demek. Uzun lafın kısası, ben bu Salı günkü MYY Kösem deneme
sürüşünün işe yaramasını dileyenlerdenim.
Fox Türkiye’nin sosyal medyadaki
hareketlenmeyi de dikkate alarak Bana Sevmeyi Anlat’a bir şans daha vermesini
istiyorum. Bir sağa bir sola gitmekten diziyi biraz yol tutabilir belki ama
BSA’sız kalmaktan iyidir.