The Crown: Evlat, kardeş, eş, anne, kraliçe…

The Crown: Evlat, kardeş, eş, anne, kraliçe…
II. Elizabeth’i alın, bambaşka bir dönemde, aynı karakterdeki bambaşka insanların arasında hayal edin. Genç bir kadının çırpınışlarını hissedeceksiniz. Büyümek, söz sahibi olabilmek ve bunları yaparken benliğini kaybetmemek için nasıl uğraştığını da elbet.

Kraliyet Ailesi, siyasi ortam ve dahası bir kenarda dursun, iktidar mücadelesi her yerde çetin. Yapamasın diye gözünün içine bakanlar, destek olacağı yerde köstek olanlar ve daha birçok şey.

II. Elizabeth; evlat, kardeş, eş, anne ve kraliçe... The Crown’u izlerken II. Elizabeth’in de değişimine tanık oluyoruz, olacağız. İkilemleri, 'Kraliçe' oluşunu her şeyin önüne koymak zorunda olması, duygularıyla çatışması ve dahası...

The Crown, muazzam prodüksiyonu, senaryosu, rejisi ve güçlü oyunculuklarıyla oldukça görkemli bir yapım. İngiliz Kraliyet Ailesi’ne doğru çıkılan yolculukta II. Elizabeth’in hayatında soluklanıyor, yavaş yavaş geçmişten bugüne ilerliyoruz. Kimi zaman gözlerimiz kamaşıyor, kimi zaman bir sis bulutu arasında yolumuzu bulmaya çalışıyoruz; Kraliçe’nin hayatına eşlik ederken onunla birlikte Kraliyet hayatını da -yeniden- öğreniyoruz.

The Crown, son zamanlarda izlerken en çok heyecanlandığım işlerden biri oldu. Birçok sahnesini nefesimi tutarak izledim, üzerine düşündüm, hayal kurdum, nihayetinde damağımda hoş bir tat kalmışken kapattım Netflix sekmesini.

The Crown, 4 Kasım’da Netflix’te yerini aldı. Bir yandan hemen bitirmek istediğim, bir yandan bitmesin diye yavaş yavaş izlediğim dizi, izlenecekler listenizde yer almalı. İzlerken o kadar güzel detaylara rastladım ki bunları da paylaşmak isterim. İzlemeyenlerle şimdilik burada ayrılalım, kimsenin keyfini kaçırmak istemem. Bir sonraki sayfa bol miktarda spoiler içermektedir.

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER