Aynı ismi taşıyan üç adam, sevilmemişliklerinden benzer.
Üçünün de aile sorunları, üçünün de somut bir nesne gibi duran yalnızlığı,
üçünün de hiçliği var.
Üçü de birbirinden güzel seven, birbirinden değer bilen,
birbirinden gerçek adamlar. Evet, gerçekler. Bazı karakterler gerçektir, tıpkı
onlar gibi. Sokakta rastlamazsınız onlara çünkü görmezsiniz yüzlerindeki
‘gülmek’ maskesinin altındakini. Görmezsiniz aslında ne kadar yalnız ve
sevilmeye muhtaç olduklarını. Sürekli şakacıdır onlar, daima afacan bir
tavırları vardır ama kalplerindeki sızı gözlerindeki hüzünde gizlidir. Bulutlar
çöktüğünde o gözlere, hüzün de yaş olup süzülür. Sadece gerçekten bakanlar
görebilir o sızıyı, sadece gerçekten hissedeneler anlayabilir.
Sevmeyi en güzel bilenlerdir onlar, bir kadın en güzel nasıl
sevilir en iyi onlar bilir. Sevilişleri hep yarım kaldığından olacak
incinmekten korktukları kadar incitmekten de korkarlar… İncitirler elbet ama
çok yara taşıdıklarından olacak kalplerinde, incittiklerini de en iyi onlar iyi
ederler.
İncindiği kadar inciten ama incittiği her yere dudaklarını
bastırarak açtıkları yaraları yaşanır kılan üç adam; Ali Mertoğlu, Ali
Köklükaya, Korkut Ali Sayın.
Peki ne bu üç Ali’nin en büyük ortak özellikleri? Kalpleri.
Çok güzel sever bu Ali’ler, çok güzel sevdi bu Ali’ler...
Yazı devam ediyor...