Artık yerli
dizilere pek pas vermediğim yıllara denk geldiği için Yol Arkadaşım ve Keşanlı Ali
Destanı’na değinmeyeceğimi yeri gelmişken not düşüp sinemadan devam
ediyorum. Issız Adam ile yine
Türkiye’nin favori yönetmeni haline gelen Irmak kendisine tanınan krediyi yine
son derece ana akımdan uzak ve “tehlikeli” bir projede kullanmaya karar
vermişti: Karanlıktakiler.
Hikayesinin kırılma noktasını artık kullanılmasından gına getiren bir travmaya
bağlaması, bir karakter filmi olmaya çalışırken ikisini de yeterince
derinleştiremeyip son derece sıkıcı bir hale gelmesiyle çok hoşlanmadığım bir
film olsa da ana akım sinema yapan birinin imzasını atmaktan imtina etmediği
bir iş olarak daima şapka çıkarırım. Akıbeti elbette beklendiği gibi hüsran
olsa ve Irmak sıradaki filminde yine halkın sevgisi peşinde koşan formüllere başvursa da…