Sahne müziğinin tiyatrodaki devrimini gerçekleştirmiş olan Bertolt Brecht bir yazısında şöyle der:
"..Müzikte madem çok şey anlatabilmek gibi bir güç bulunmaktadır, seyircilerin kendisine kulak vermelerini sağlamak için onu seyrek konuşturmak gerekir. Nicelik bakımından kendisine ne kadar az başvurulursa, o ölçüde önem kazanacaktır..
..Güçsüz düşmüş bir diyalog sahnesini müziğe başvurarak canlandırmanın karşılığını, bir sonraki sahnede müziğin fiyasko vermesiyle ödemek gerekeceği de akıldan çıkarılmamalıdır. Bu da müziğin diğer uyuşturucularla en önemli ortak özelliğidir.."
İşte bu bağlamda Türk dizilerinde neredeyse geri dönülmez bir şekilde uygulanmaya başlamış olan 90 dakikalık diziye 90 dakikalık müzik yerleştirmesi bir yerlerinden kırılmaya başlamalı kanımca. Seyirciye hoş vakit geçirticem derken aslında büyük bir kandırmacaya dönüşen bu durumu herhangi bir 16 yaş Amerikan gençlik dizisinde bile göremezsiniz.
Güzel şeylere gelirsek..
Bütün bu karmaşa arasında son derece iyi yapılmış, özenli, dramatik duygusu güçlü hani tabiri caizse beni benden alan işler de çıkmıyor değil. Örnek vermem gerekirse şahsen bugüne kadar yapılmış dizi müzikleri arasında en başarılı bulduğum
Öyle Bir Geçer Zamanki'den bahsedebiliriz. Mehmet Cem Tuncer ve ortağı Nail Yurtsever tarafından yapılmış bu çalışma, dizi müziği dünyasında Tuncer'in kendisi de dahil olmak üzere herkese bir çıta teşkil etmeli. Olağanüstü yaratıcı jenerik müziğinin yanısıra o kadar farklı ve güzel temalar var ki hepsinin aynı dizi içinde olduğuna inanmak güç. Hatta özgün müzikler o kadar başarılı oldu ki ilk bölümlerde kullanılmak üzere hakları alınan Ennio Monricone'nin efsanevi "Bir zamanlar Amerika" temaları bile kullanıldığı sahnelere Cem'in temaları kadar yakışmadı bence. Ada Müzik tarafından basılan müzik marketlerde bulabileceğiniz soundtrack'te Jenerik ve Umut adlı parçalar özellikle bir harika.
Dinlemek için tıklayınız