Asmalı Konak; Türk televizyon tarihinde yerini "efsane" olarak alan, yayınlandığı dönemde reyting rekorları kıran, her pazartesi insanları televizyon başına kilitleyen ve büyüsü içinde kaybolduğumuz bir diziydi. Asmalı Konak fırtınası eserken, herkes Bahar'la Seymen'in aşkından bahsederken; henüz 9 yaşında, bir ilkokul öğrencisiydim. Hatırlıyorum; tüm arkadaşlarım izlerdi ve annelerimiz her bir araya geldiklerinde, dizinin kritiğini yaparlardı.
İnternetin yaygınlaşmasıyla, çocuk aklımla izlediğim Asmalı Konak'ı, yetişkin çağlarımda tekrar tekrar izleme fırsatı buldum elbette. Çünkü, 9-10 yaşlarındaki bir kız çocuğunun aklında fazlaca yer etmiş ve bazı sahneleri çok hatırda kalıcı olmuştu. Ve ne zaman, "Biz ne kaliteli hikayeler izledik.." diye bir muhabbetin içinde olsam, çok kez izlediğim Asmalı Konak, benim için 'en'ler listesinin başını çekmektedir. "Keşke hiç bitmeseydi.." dediğim, iki diziden biridir.
Ne zaman eski bir dizi hakkında yazmaya niyet etsek orada bir arşivcilik ölüyor!
Yapımcılığını Abdullah Oğuz'un üstlendiği Asmalı Konak’ın başrollerini; Nurgül Yeşilçay ve Özcan Deniz paylaşıyordu. Kadroda da; Selda Alkor, Menderes Samancılar, İpek Tuzuoğlu, Devrim Saltoğlu, Kenan Bal, Şerif Sezer, Zeynep Eronat, Ege Aydan gibi güçlü oyuncular vardı. Yönetmen koltuğunda Çağan Irmak oturuyordu. Asmalı Konak deyince akla gelen ilk şeylerden birisi de kesinlikle jenerik müziğidir. Ürgüp'ün mistik büyüsünü fısıldamaktaydı sanki. Ve dizide kullanılan mekanlar, o kadar iyiydi ki, Nevşehir'e yolu düşen herkesin, tarihi eser kıvamındaki mekanları ziyaret etmesi gerekmektedir hissini veriyordu adeta... Gezdiler de.. Konak hâlâ meraklılarını ağırlıyormuş dediler..
Rahmetli Meral Okay'ın; güzel kalbinden var olan bir hikayeydi Asmalı Konak. Senaryosu ise Mahinur Ergun’un eşsiz kaleminden çıkmıştı ve her bir karakteriyle gönlümüze taht kurmuştu. Dizideki her karakterin bir hikayesi vardı, hiçbirini yadırgayamazdık ve her oyuncu, sanki hayat verdiği karakter için biçilmiş bir kaftan gibiydi. Bahar'la Seymen'in mutlu olmasını çok fazla istiyor ama Dicle'ye de hak vermeden geçemiyorduk mesela. Çarpık ilişkiler vardı ama dozundaydı, zaten belki de yaşadığımız hayatın kusursuz olmadığını bize hatırlattığı için tutulmuştuk Asmalı Konak'a. Ama ne kadar kusursuz bir hayatta yaşamasak da, sevginin bakiliğini ve her derde deva oluşunu öğretiyordu aynı zamanda.