Sihirbazlar Çetesi 2: Sihrini kaybetmiş bir çete

Sihirbazlar Çetesi 2: Sihrini kaybetmiş bir çete

Bu hafta devam filmleri haftası olacak ki The Conjuring 2’den sonra Now You See Me 2 / Sihirbazlar Çetesi 2 de gösterime girip seyirciyle buluşuyor. Çok olumlu eleştiriler almasa da kalabalık oyuncu kadrosuyla gişe başarısı yakalayan ilk filmden sonra bir devam filmi izlememiz adeta kaçınılmazdı. İlk filmin kadrosunu koruyup sadece ekibin kadın üyesinde değişikliğe gidilirken senaryosu ve kurgusuyla tekrara düşen ve ilk filmin gerisinde kalan bir yapım var karşımızda.


Daniel Radcliffe kendinden beklenmeyecek kadar kötü, her anlamda.

Kendilerine “Dört Atlı” diyen ve “Göz” adındaki gizemli bir güç tarafından birleştirilen bir grup sihirbazın insanları kandıran, parasına, malına mülküne, özgürlüğüne göz diken zenginlerden çalıp fakirlere dağıtan bir nevi Robin Hood’culuk oynadıkları modern zamanlar sihirbazlık filmi olarak adlandırabileceğimiz Sihirbazlar Çetesi 2, ilk filmin bıraktığı yerden devam ediyor macerasına. Sihirbazlarımızı tüm dünyaya tanıtan gösterilerinin üzerinden üç yıl geçmiştir ve çete üyelerimiz saklanarak ve hatta ölmüş gibi yaparak devam etmektedirler hayatlarına. Gruptan ayrılan Hanley’nin yerine Lula gelir, Dylan hâlâ FBI ajanı gibi davranıp atlıların beşinci üyesi ve liderleri olmaya devam eder, Thaddeus Bradley Dylan tarafından hapse yollanmıştır ve intikam peşindedir, Atlas ise grubun lideri olması gereken kişinin kendisi olduğunu düşünür. Göz’ün atlılarımıza verdiği yeni görev ürettiği cep telefonu sayesinde kullanıcıların özel bilgilerine erişmek ve onları satmak isteyen bir bilişim patronunu ifşa etmektir. Görevlerini başarıyla yerine getirdiklerini sanan kahramanlarımız bir tuzağın içine çekildiklerinin farkına vardıklarında çok geç kalmış olacaklardır. Düşmanın kim olduğunu bulmak ise zordur: Geçmişten gelen hayaletler mi, intikam peşindeki eski dostlar mı, yoksa canını sıktıkları büyük adamlar mıdır düşmanları? Filmin başarısızlığa uğradıkları büyük performanstan sonraki bölümü bunu çözmeye uğraşmalarıyla geçer. Bizler de bu arada bolca aksiyon ve sihirli numaralar izleriz.


Elebaşı yine aynı

İlk film sinemasal anlamda olmasa da oyuncu performanslarıyla, görsel olarak ve fikrin orijinalliğiyle tatmin ediciydi diyebiliriz. Serinin devam filmindeyse ilk filmin sahip olduğu ilginçlik ve doğallık ortadan kaybolmuş maalesef. Hem kendini tekrar eden bir olay örgüsüyle hem de ekibin yeni üyesini oynayan Lizzy Caplan hariç, sıradan oyunculuk performanslarıyla karşılaşıyoruz. Her biri birbirinden yetenekli oyuncular olmalarına rağmen heyecan ve tutkuyla değil de hem stüdyoya hem de kendilerine para kazandırmak için oynuyor gibiler. Özellikle Daniel Radcliffe’in performansı bir hayli kötü. Ekibin şakacı, çekici, yetenekli yeni üyesini canlandıran Lizzy Caplan’ı yeni projelerde de izleriz umarım ileride.


Yeni üye, yeni ekip

Gelişen teknolojinin nimetlerinden faydalanan sihirbazlık fikri son derece cazip aslında. Oysa Sihirbazlar Çetesi 2 bundan faydalanmak yerine aksiyona ağırlık vermeyi tercih etmiş. Eldeki senaryo sağlam olmayınca da yüzlerce örneğini izlediğimiz sıradan bir macera filmine dönüşmüş. Kullanılan sihirbazlık numaraları uzayıp, karmaşıklaştıkça inandırıcılığını iyice yitirmiş. Sihrin en vurucu yanı, daha doğrusu vuruculuk için en çok ihtiyaç duyduğu şey sadelik oysaki. Daha zekice görünmesi için kurgulanan sihir sahneleri uzadıkça konsantrasyonu bozuyor veya numara yapılıp bitene kadar neler olduğunu çoktan anlamış oluyoruz. Karmaşıklık zekâ göstergesi olmak yerine hatayı artıran bir faktör olabiliyor çoğu zaman; bunu akılda tutmakta fayda var.

Hiçbir şey düşünmeden vakit geçirmek, sadece eğlenmek, sevdiğiniz oyuncuları - performansları sıradan olsa da-izlemek isterseniz keyifli bir hafta sonu seyirliği olabilir. Her zaman ilk filmin gölgesinde kalacak ve çabucak unutulacak olsa da pırıltılı sahne şovları ve eğlenceli sahneleri de mevcut. Gördüklerinize inanmak için daha dikkatli bakın. İyi seyirler.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER