Game of Thrones izleyen bir kimse değilim, ama GoT severlerin aylar sonra tekrardan yeni bir bölüme kavuşmalarındaki sevinci, o spoiler korkusunu, o heyecanı çok iyi anlıyorum, zira kendim de bizzat Gilmore Girls reunion haberi ilk geldiğinden beri çok heyecanlıyım, aşırı heyecanlıyım. Son üç yıldır Hawaii’de yaşayan en yakın arkadaşımı özlediğim kadar özledim Gilmore Girls izlemeyi, Lorelai Gilmore’la takılmayı.
Evet, burada yaşıyor,
evet en yakın arkadaşım
Bozuk moralimi yükselten, derdimi
alıp hafifleten ve bana her daim ilham veren kim varsa ben onu artık arkadaşım
sayarım çünkü, bizzat tanışmış olmamız gerekmez. Karlı Ankara kışlarının
erkenden kararan havasında, CNBC-e ekranından doğru tanıştığım Stars Hollow
sakinleri de yakın dostlarımdır bu vesileyle. Özellikle Lorelai, her daim
yüksek enerjisi, hayattaki öncelikleri, kızıyla ve mahallenin kalanıyla olan
ilişkisi, en çok da Luke’u dünyanın en güzel aşkıyla sevmesiyle benim için çok
kıymetlidir.
Aşırı tatlılarda bu hafta
Luke ve Lorelai’ın sevgililiği
öyle boş klişelerle, ‘Neredesin aşkım? Buradayım aşkım’larla, parayla pulla, anlık
heyecanlarla yürümez. Lorelai, yeryüzünde en güvendiği insana aynı zamanda âşık
olmasının büyük lüksünün her an tadını çıkarırken, Luke ise, dükkânına girip
ondan kahve istediği ilk günü bile asla unutamadığı, kendi deyimiyle ‘bir çizgi
film karakteri’ kadar renkli bu kadının üstüne titremeye hayatının sonuna kadar
yeminlidir, birlikte olsunlar ya da olmasınlar. İşte bu yüzden ikisini izlemek dev
keyif, konuşmalarını dinlemek Gilmore Girls’teki herkeste olduğu gibi kafa
çalıştıran, unutkanlığa birebir gelen bir zihin egzersizidir. Başka hiçbir
dizide, anne-kız ve onların sevgilileri, kasaba sinemasında Pippi Longstocking
izlemeye gitmez, gitse de bu kadar doğal durmaz. Gilmore Girls’ün numarası tam
da budur zaten. En absürd olaylara bile, sanki öyle olmasa çok şaşıracak kadar
alışırsınız.
Sensiz yapamadık
Gilmore Girls izleyen her insan
çok iyi bilir ki, karı koca Palladinolar’ın yönetmedikleri son sezon, pek de
içe sinen bir sezon değildir. Evet yine herkes baldan tatlıdır, Lorelai kızının
o çok zengin havalı meşhur bir aileye mensup Logan ile alelacele evlenmek
yerine gazeteciliğin peşinden gitmesini destekleyerek benim kalbimi kazanmıştır,
ama yine de içe bir türlü sinmemiştir. İşte bu reunion bölümleri (ki her birinin
farklı bir mevsimde geçeceğini duyduğumdan beri küt küt atıyor kalbim) yine
Palladinogiller tarafından yönetilecek. Gel de bekle.
Eğer izlememiş olanlarınız varsa
ve Slyvia Plath’ten Paul Anka’ya, Christiane Amanpour’dan Huckleberry Finn’e birbirinden
şahane referanslarla dolu çok güzel bir masal izlemek isterseniz, hiç durmayın
derim. Favorim her daim Raincoats and Recips bölümüdür. İyi seyirler dilerim.