Bu arada Sinan’a
kızıyorum ediyorum ama Ömer’in ondan öğrenecek şeyleri olduğunu da söylemeden
geçmek olmaz. Sevdiği kadın zor günler yaşarken, “Onu bu durumda yalnız
bırakamam. Yanında olmam lazım” diyen Sinan candır. Ömer İplkçi’den de oyun
çıktığında Defne’ye karşı aynı tepkiyi göstermesini bekliyorum. Artık bu oyun
sırrının hiçbir şekilde onlara zarar vermeyeceğine emin olan gruptayım ben.
Defne daha önce sizlere de dile getirdiğim gibi ayrılık süresince acı üstüne
acı çekerek, Ömer’in yargılama zamanı geldiğinde birleştirip affedebileceği bir
sürü ipucu bıraktı. Yalnız büyüdüğü için kendisinden başka hiç kimseye
güvenmeyen Ömer, kendi kendine kurduğu mahkemede Defne’yi anında temize
çıkartarak bize bunu kanıtlayacaktır. Zaten yoğun uğraşlarla sağlam bir temele
inşa edilen bu güçlü aşkta da başka bir türlüsü kabul edilemez değil mi?
Çok ilgimi bir
tiyatro oyunu vardır: “Tarla Kuşuydu Jülyet.” Efsanevi aşık Romeo ile Jülyet
yaşasaydı aşkları nasıl olurdu onu anlatıyor. Hikayede zehirlendikleri günden 20
yıl geçmiş ve artık iki aşık birbirine düşman olmuşlardır. Birbirlerinden
ayrılmak isterler ama bunu bir türlü yapamazlar. Birbirlerine karşı tavırları
ve kavgalarına artık dayanamayan yazar Shakespare olaya müdahale eder ve bu aşk
hikayesini yine ölümsüzleştirmek için onların bir zamanlar kavuşmak için
yaptıkları gibi birbirlerini zehirlemelerini sağlar, ama başaramaz. Onlar, yazarı
öldüklerine inandırarak gitmesini sağlarlar ve hayatlarına kaldıkları yerden
sevgisiz, umutsuz ve kavgayla devam ederler. Romeo ile Jülyet’in aşkını efsane
yapan, aşkları için ölmekten korkmamalarıydı. Oysaki bana göre bir aşkı efsane
yapan zorluklar karşımıza çıktığında en pratik yol olan ölümü seçmek değil;
onlara karşı savaşıp hala el ele kalmayı başarmaktır. Aynen oyun sırrına ve tüm
farklılıklara rağmen yan yana duran Defne ile Ömer gibi...
KISA... KISA..
● Son
zamanlarda İso’nun aşk hayatı pek bir gündeme geliyor. Her hafta küçük bir
ipucu önümüze koyuluyor. Bu haftada Yasemin ile Sinan hakkında konuşulurken
“İso’nun yolu sisli. Netsiz. Belli değil daha” denmesi ufukta bir ışığın
olduğunun göstergeleri arasında. Umarım İso’ya da ona yakışır bir kadın gelir.
En çok o mutlu olmayı hakkediyor.
● Koray
her geçen gün daha da sevdiğim bir insan haline geliyor. Kiralık Aşk’ta
dostluktan bahsediyoruz ya sürekli aslında Koray en güzel dost örneklerinden
biri. Zamanında ortaklık bölünmesinde seçim hakkını Sinan’dan yana kullanması
ama yine de gidip Ömer’i teselli etmesi, Neriman’a olan tavırları, Ömer ile
Defne aşkını çaktırmadan savunması, Yasemin’den nefret ederken aslında onu
sürekli teselli etmesi pek bir hoşuma gidiyor. Bu bölüm de bir kere daha Ömer
gibi onun sayesinde hayatta iyi insanlar olabileceğine inancım arttı. Ancak
Nihan ile Koray’ın daha iyi anlaşacağını umuyordum. O sahne pek bir hayal
kırıklığına uğrattı. Oysa güzel bir dedikodunun ardından Nihan ile sohbet etmek
amacıyla mahalleye giden bir Koray görmek pek bir şahane olurdu. Bu ikisini bir
araya getiren Meriç Acemi’nin ileride bu hayalimi hayata geçireceğini umuyorum.
● Yasemin’i
bu haftanın bahtsızı ilan ediyorum. Yalnız bir insanın nasıl değişebileceğinin
de en güzel kanıtı olduğunu da söylemeden geçmek olmaz. Sevdiği adamın
mutluluğu için gidecek bir kadın haline gelmesi cidden mucize. Ama tabi biz
mucizelere inandığımızdan, bu değişime şaşırmıyoruz. Yasemin ile birlikte
ağlıyor ve onun mutluluğu için dua ediyoruz.
● Neriman
da bu hafta kısa süreliğine sevdiklerim arasına katıldı. Her ne kadar kendisi
kriminal bir vaka olsa da Gallo konusunda Defne’ye destek çıkması hoşuma gitti.
Tabii ucunda kendi kaderi de var. Defne’den daha cevval biri onun için büyük
tehlike teşkil ediyor. Hele başka bir kadın için terk edilen Defne’nin oyunu
açıklayacağı düşüncesi ise daha da korkutucu. Paçasını kurtarmak için bu kadını
göndermekten başka çaresi yok. Ancak kendisinden bir ricam var. Hazır gümüş
tepsi almışsın Defne’ye o tepsiyi Ömer’i üstüne koyup Gallo’ya teslim etmesi
için vermek yerine üzerine çikolata koyup mahalleye istemeye gitseniz, ne
dersiniz? Belki o zaman Gallo’nun bu aşka olan inancı zaten biraz da olsa
artardı.
Bu
hafta Sude ile Tranba olayı yine sessiz sedasız geçti. Sude’yi Türkiye’nin önde
gelen kadın dergilerinden birinin başına geçirme fikrinin nereye varacağını
merak ediyorum. Ama şuna eminim ki, Tranba’nın Cherie üstündeki planları pek de
beklediği gibi olmayacak. Yasemin beklemediği bir hamle yapacak. O zaman Sude
ile Tranba’ya neler olacak cidden merak ediyorum. Şu aralar tüm konsantrasyonumuzu
beş dakika bile daha görmeye dayanamadığım Gallo’yu göndermek üzerine
yoğunlaştırdık. Onu bir gönderelim, Meriç Acemi herhalde o zaman bu ikisini
yeniden gündeme getirecektir. Hadi hayırlısı!