The Walking Dead: Bir hata üretme makinası olarak insan

Altıncı sezon o kadar durgun gidiyordu ki bir süre izlemeye ara vermiştim. Sonra her yerde bir dokuzuncu bölüm patlaması oldu. “O nasıl bir bölümdü ya?” nidaları arasında, spoiler yemeden, kalan bölümleri bitirdim ve dün dokuzuncu bölümü izledim. Özetlemem gerekirse: Ağzım açık kaldı. Yine şok edici bir bölümdü. Şok etmesinin nedeni; bölümün aslında bir hatalar silsilesi üzerine kurulmuş olması idi. Hem Rick ve tayfasının hem Alexandria’nın mükemmel insanlarının kusurlarının, seçimlerinin bizi getirdiği yeri gördük. Tüm olanlara rağmen hala yaşıyoruz! Yeniden başlamaya, ertesi sabaha “günaydın” ile başlamaya hala gücümüz var. Her gün walkerlar ile mücadele ediyor olmasak bile. Bölüm biraz da bize bu yönümüzü hatırlattı. 

 The Hero <3

Bölümü izlerken, “bu kadar kolay hata yapabilen bir canlı iken insan, milyonlarca yıllık evrim süresinde, nasıl oldu da hala yaşamaya devam ediyor?” diye düşünmeden edemedim. Dahası doğaya hükmediyoruz. Alexandria’nın yıkılışı aslında şu an içinde yaşadığımız teknik/mekanik sözde mükemmel ortamların da yıkılacağının bir göstergesi. O hijyenik ortamda var olunamayacağının bir kanıtı olarak hepsi yaşamak için zombi pisliğine bulandılar. Bugün hepimizin ellerine bulaşmış kanlar gibi. Halı altına süpürdüğümüz kendi pisliğimize geri döneceğmiz gibi. Ayakta kalmak için Darly’miz olursa ne ala yoksa her birimiz bir Rick olmalıyız ya da olacağız!   

Duvarlar yıkıldı ve rahip ile Eugene dahil herkesin içindeki Hulk ortaya çıktı. Herkes kendi konforunu, içine sığındığı ve kendini koruyacağını sandığı medeniliği bir kenara bıraktı. Yaşamak için birlikte mücadele etmekten başka şansımızın olmadığını gördüler. Kişisel tatminlerimiz, kişisel medeniyetlerimiz, kişisel konforumuz bizi bir noktaya kadar ayakta tutabildi. O ısırıktan bir önceki noktaya kadar. Teker teker zombileşmek yerine, birlikte hayatta kalmak. Bölümün ve de dizinin mottosu kanımca budur. İnsan medeniyeti giderek zombileşirken, ruhsuzlaşırken, her bir farklılığı o acı ısırıkla kendine benzetip yok ederken, bir deri bir kemik kalmış olsa da hala tüketmeye devam eden yaratıklara dönüştürürken, ayağa kalkıp mücadele etme zamanı gelmedi mi?  

 Yeni moda pançolar kullanıma hazır.

Bölümün başka güzel yanı ise şu idi: değişim kaçınılmaz. Bu nedenle hala içinde yaşadığımız bu kaos ortamında bir umudumuz var. Hayatımızdaki tüm zombilerden kurtulabiliriz. Belki de yukarıda sorduğum sorunun cevabı budur. İnsan hata yaparak değişiyor (ya da soy kırım yaparak evriliyoruz). Alexandria’dakilerin bir çoğunun küçük Rickler olarak, hala yaşıyor olması bunun bir yansıması olabilir. Örneğin, bölümdeki doktor Dennise gibi. Hata yapıyoruz, değişiyoruz ve yine deniyoruz. Denemekten çekinenlerimiz, tarihin sayfalarında bile yer alamadan, unutulup gidiyor. 

Peki, şimdi ne olacak? Bir zamanlar Rocky'nin dediği gibi: "Siz değişebiliyorsanız, ben değişebiliyorsam, hepimiz değişebiliriz." Henüz 10. bölümü izlemedim. Ama insan sosyal bir varlıktır. Tek başına yaşayamaz. Yine bir aile, klan, devlet, yeni bir Alexandria kuracak. Ta ki başka bir hatalar silsilesi onu yıkana kadar. Bakalım bu seferkinin kurbanları kimler olacak? Ben oyumu Glen'den yana kullanıyorum. Ya siz? ^.^

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER