Survivor 2016: Acun Alemi'nin "kim bu" ünlüleri

Reality ve eğlence televizyonu büyüdükçe, içinin doldurulması gereken bomboş bir hava alanı yarattı. Kanepesinde cipsle semiren, röntgene bağımlı izleyicinin bitmeyen talepleri hızlı bir şekilde yeni şöhret üretimini zorunlu kılıyor.

Bu işin formülünü de en iyi çözenlerden biri de elbette Acun Ilıcalı. 6 aylık ömrü varsa şanslı sayılacak yıldızları, tutması garantili formulüyle torna tezgahından geçiriyor. İşte benim Stilim'de tutmadıysa, Yetenek Sizsiniz'de, O Ses Türkiye'de ya da Survivor'da geri dönüşüme sokuyor.

Ucuza mal ediyor, egoları kendisine teslim, vereceği her kararda boynu kıldan ince, sağlığına duacı bir "ürün skalası" var.

Yılmaz Morgül'ün  adada traş olmak gibi minicik, acıklı bir talepten başka söz hakkı yok artık mesela. Merve Büyüksaraç gibi pek de Acun Ilıcalı'ya mecbur olmayan kızlar, iki ağzını açtığında anında pahalı Acun Medya avukatlarını karşısında buluyor.

Taner Tolga Tarlacı gibi şöhreti ona uygun görülenden biraz fazla isteyenler, ucuzluk sepetine atılıp Youtube videolarında yaşam mücadelesi veriyor. Tolga Karel ve Yunus Günçe gibileri adaya bir rehabilitasyon merkezine getirilmiş gibi, hayatlarının ikinci (ve mümkünse daha efendi) dönemi için Ilıcalı'nın yüce gönüllüğüne şükretmek durumunda kalıyor. O olmasaydı belki kayıp şöhretlerin narkotik davası haberlerine konu olacaklardı, Allah korusun!

Bu bakımdan Eda, Ebru, Gizem gibi, eski futbolcu sevgilileri ya da çocukluğunda jimnastik yapmış kuzenler filan tam bu düzene uygun, rahatça yoğrulacak, az emeğe ve masrafa çok şey kazandıracak katmadeğeri yüksek yarışmacılar.

TV 8'in en acıklı castına sahip yarışması İşte Benim Stilim-Ünlüler, bu sistemin en iyi örneği. Gizem Özdilli, Esra Balamir, Sevil Uyar, Aslı Zen gibi ömürleri küçük başarılardan bir yerlere tutunmaya çalışmakla geçmiş, güzelliklerini heder eden adamlara daha taze görünmek için kaşını gözünü çektirmiş 30'lu yaşlarının sonuna gelen kadınlar, gemi batmadan son bir şans için oradalar. Bir yandan hala kendilerini önemli sayıyorlar. Mesela sunucu Öykü Serter'le denk olduklarını ima eden, samimi muhabbetlere önem veriyorlar; "Öykücüm beni biliyorsun..." gibi...

Kıyafetlerini açıklama konusunda, sahne hayatlarından, hayır işlerinden, önemli toplantılardan örnek vermeye çalışıyorlar. En tırt PR çalışmasını, fuar hostesliğini ciddiye alınması gereken bir laf kalabalığının içine yediriyorlar. Tüm bunlar kan kaybeden birini canlı yayında izlemek gibi soğukkanlılık gerektiren patetik bir deneyim. Ama Acun dünyasının formülünün en güzel örneği.

Yenilerin sıradan, eskilerin düşkünlerden oluştuğu bir şöhret karnavalının en coşkulu gösterisi bu. Şu anda rating rekorları kıran Survivor da bu fabrikanın best seller'ı.

Bu döngüden çıkıp gerçek yıldızların arasına karışma peşindekileri ise daha da büyük hayal kırıklıklarıyla dolu bir macera bekliyor. Kimsenin Turabi var diye Kertenkele dizisine akmayacağını, Hilmicem'den jön olamayacağını, Serenay Aktaş'ın büyük bir dizinin başrolü için "Anneeemm içiiiin!"den fazla hırsa ihtiyacı olduğunu hepimiz biliyoruz.

İşin en zalim tarafı da, aslında ada konseyinden sonra kimsenin başına ne geldi, ne olacak zerre umursamıyoruz. Ve tezgah böylelikle yağlanıyor, geri dönüşümlü ünlülerin kitle üretimi devam ediyor.
 
 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER