Sevdiği kadınla evlenmesine, hatta çocuğuna yıllarca mükemmel bir şekilde babalık yapmasına  rağmen platonik takılmaya devam eden bir adamdan bahsediyoruz Necdet Aygün deyince. Ben zaten dizilerde geri planda kalan ikinci adamlara nedense daha fazla sempati besleyen biriyim, bir de bu dizide oyunculuklar da başka türlüsüne izin vermedi açıkçası. O yüzden Okan Yalabık’ın canlandırdığı Necdet’i izlemek Cansel Elçin’in canlandırdığı esas oğlan Ahmet’i izlemekten daha ilginçti benim açımdan. 

Necdet uzun süredir sevdiği Yasemin’e, kankası Teo’nun verdiği gaz ve Yasemin’in halka mal olan günlüğünde Monte Cristo Kontu diye bahsettiği gizli aşkının kendisi olduğu zannıyla sonunda açılma cesareti bulduğunda hiçbir şey söyleyemeden 10000 feet’ten yere çakılmış gibi olur. Zira Monte Cristo Kontu kendisi değil en yakın arkadaşı Ahmet’tir, üstelik görünen o ki kaşla göz arasında Ahmet (üstelik ecnebi sevgilisiyle evlenmek üzereyken) de Yasemin’i sevmiştir. 

Necdet çaresiz, duygularını içine gömer,  hatta Ahmet-Yasemin çiftine her konuda yardım eder. Aileleri çiftin birlikteliğine karşı çıkar, bunun üzerine yurtdışına kaçmaya karar verdiklerinde de Necdet onları havaalanına götürmek üzere yola çıkar. Ancak sabah erken saatlerde radyodan 27 Mayıs 1960 Darbesi’ni bildiren Alparslan Türkeş’in sesi duyulur, kaçamazlar. Memleket şartları sevenlerin kavuşmasına yine engel olur. 

Yasemin’in babasının idam emrini verenlerin arasında Ahmet’in babasının da olması işleri iyice trajik hale getirir. Ahmet’le Yasemin ayrılırlar ama Yasemin hamiledir. İntihar edeceğini fark eden tek kişi Necdet olur ve onu Büyükada’da uçurumun kenarından kurtarır. Sonra istemese de kürtaj için doktor araştırır, Yasemin’i götürür. 

Yasemin bebeğinden vazgeçemez ama Ahmet uzaktadır, ne zaman döneceği belirsizdir. Necdet durumu kurtarmak için Yasemin’e evlenme teklifi eder, Yasemin de Necdet’in duygularından habersiz olduğundan çaresiz kabul eder, evlenirler. Herkes onları gerçek anlamda evli zanneder. Sonra Ahmet’le Yasemin’in çocuğu Rüya doğar, büyür. Necdet onu da çok sever. Fakat Yasemin’in Necdet’in kendisine aşık olduğunu öğrenmesi Ahmet’le yıllar sonra karşılaşıp tekrar kaçmaya karar vermesinden sonra olur. Yasemin kağıt üstünde de olsa evlendiği birlikte çocuk büyüttüğü Necdet’i bırakamaz, yine kaçamazlar. 

Aslında Necdet Yasemin’in kaçma planının farkındadır, kendisini hazırlamıştır. Ama sabah Yasemin ve Rüya’yı evde görünce yine umutlanır. Ahmet de kendisini karşılıksız bir şekilde seven Ayla’yla evlenmeye karar verir. İki çift Carmen Operası’nda karşılaşırlar. Hatta Yasemin Ahmet’in nişanına bile gider. Bir hayli can sıkıcı ortamlar oluşur. Sonunda Necdet’i de birisi sever, o da hâlâ Yasemin’i unutamasa da kendisini seven Güzide’yle bir ilişki yaşamaya başlar. Her şeyin ortaya çıkmasını da bu ilişki sağlar. 

Sonuçta Ahmet-Yasemin kavuşurlar. Necdet de mutluluğu Güzide’de bulur. Mükemmel biri değildir Necdet, hataları, zaafları, bencillikleri vardır, ki bence mükemmelliği de buradan gelir. Fakat Yasemin’i apayrı bir boyutta sevmiştir. Yıllarca sadece, hep ona bakmıştır. Her hareketini, her mimiğini ezberlemiştir. Yasemin’i Yasemin’den daha iyi tanır hale gelmiştir. O kadar yakınındayken hiç yaklaşamamıştır. Bizi de ekran karşısında dert sahibi yapan, Cuma geceleri böğrümüze öküz oturtan birçok güzel sahne seyrettirir böylece. Yıllar geçse de ‘Ah Necdet ah’tır, özlenendir.