Güce bir de buradan bakın: Hayranı olmayandan bir Star Wars güzellemesi

Evet! Yine bir film eleştirisiyle – en azından konu değerlendirmesi, karakter analizi ve bilimum eleştiri olmazsa-olmazları açısından – ilgisi olmayan, daha ziyade serbest çağrışım şaheseri olarak nitelenebilecek bir Star Wars yazısı okudunuz! Sabrınız için teşekkürler ve tebrikler! Yine de güce iyi tarafından bakarsanız, filmde doğrudan neler olup bitiyor, kim ölüp kalıyor hala bir fikriniz yok, yani son derece spoiler-free’siniz, öyle düşünün! Yine de, birkaç eleştiri standardını tutturma skorumu yükseltecek madde eklemeden de tamamlamış olmayayım. (Dikkat! Bu kısımlar haliyle yazının kalanına kıyasla çok daha yüksek spoiler tehlikesi ihtiva eder, o nedenle tedbirli tüketiniz):

  • Güç Uyanıyor ile beraber Star Wars dünyasına – işte buna altını kırmızı kalemle çizercesine “yepyeni” diyebiliriz – bir dinamik katılıyor: Leia veya Padme alınmasın ama, Star Wars’ın artık gerçek anlamda “dişiliğinden” soyutlanmış bir dişi kahramanı var. Ve Rey – henüz dolmasa da – içi çok güzel doldurulacak bir kadın kahraman profili çiziyor.
  • Buradan hareketle şu tespiti de – yanılgı payı düşük olarak – yapmak mümkün: Bu bir üçlemenin ilk filmi, ve olanlar; olacaklar için zemin hazırlıyor. Ortalama sinema izleyicisi deyimi ile; “çok fazla da bir şey olmuyor” Güç Uyanıyor’da. Çünkü adı üzerinde, güç henüz uyanıyor.
  • Güç Uyanıyor’un en aşağı bir senedir süren promosyon dalgası içinde  “fake atıldığı”nı fark edeceğiniz birçok unsur da var esasen: Örneğin Oscaar Isaac’in canlandırdığı Poe Dameron filmde beklenenden daha az “anahtar figür” ivmesine sahip. Filmin özellikle yeni jenerasyon açısından promosyonunda önemli figürler olduğunu düşündüğüm Lupita Nyong’o ve Gwendoline Christie’yi görmek için ise, kulaklarınızı iyi açmalısınız ;)
  • Gücün kötü tarafında duran Adam Driver’ın Kylo Ren’i ise – bu çok şahsi bir tespit olabilir ama – Darth Vader’ın aksine aslında fiziki bir zaruret olmamasına rağmen taktığı maskesi, ve daha ziyade sesi ve konuşma biçimi ile, bana öykündüğü Darth Vader’dan çok Dark Knight’ın Bane’ini hatırlatıyor. Film Ren’in hikayesinin sadece açıyor; henüz derinliklice incelendiğini söylemek mümkün değil.
  • Müthiş bir sinemasal analiz olduğunu iddia etmeyen son tespit: “R2-D2’nun yeri ayrı, ama BB-8 de çok tatlı be!”

Güç sizinle olsun! Haydi sinema salonlarında! Fırsat varsa, IMAX’li olanlarına.

 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER