Asi: Toprak Dinlendirir

Asi: Toprak Dinlendirir
Adını Türkiye’de doğup Suriye’de dökülen nehirden, konusunu da Aşk ve Gurur adlı kitaptan alan dizi, 2007 yılında yayına başlar.

Nehrin, ters aktığı için Asi adını aldığını biliriz. Oysa dizinin başrolünde oynayan Asi (Tuba Büyüküstün) Asiye olan babaannesinin adı yerine onu kısaltarak kullanır.

Dizi, şehir dizilerinden birisidir. Asmalı Konak (Ürgüp), Hanımın Çiftliği ve Beyaz Gelincik (Adana) gibi... Belirli bir şehir ve onun kültürüyle yayınlanmıştır. Belki şehir tanıtımını da esas almış olabilirler, bilemeyiz.

Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde çekilmiştir dizi. Dizide sıkça görülen mekanlardan Kozcuoğlu Çiftliği, 1940’ların Fransız Mimarisiyle yapılmış, bir ağa konağıdır. Bundan daha önemli özelliği birçok Türk Filmine daha mekan olmuştur. En bilinen örneği Kibar Feyzo’da Maho Ağa’nın konuklarını ağırladığı çiftliktir. Bir güzel ayrıntı: Hani Kibar Feyzo, “Onlar Sendikalı” sözüne “Ben de Harranlıyam” der ya. O Harran, Urfa’daki Harran değildir. Filmin çekildiği köyün adı Harran köyüdür.

Şimdiki adı Kavalcık olmuş ve Suriyelilerin yerleştirildiği bir köy haline gelmiştir.




Asi; yıllarıdır çiftçilik yapan Kozcuoğlu Ailesi’nin gözünden anlatılır. Ailenin reisi İhsan Kozcuoğlu’dur, Hukuk Fakültesi mezunu, iyi niyetli ancak çok da becerikli olmayan İhsan Bey, borçları yüzünden şehirdeki konağından ayrılarak çiftliğe yerleşecektir. Eşi Neriman, kız meslek lisesi mezunu, bir ağa kızıdır.

Burada bir parantez Neriman Kozcuoğlu için açmak gerekecektir. Yılların oyuncusu, Uçurtmayı Vurmasınlar’ın İnci’si, Nur Sürer, bu dizide parlamıştır. Kanatlayıp uçmuştur. Büyük bir enerjiyle oynar. Hataylı bir ağanın kızıdır, biraz taşralıdır. Kızı olduğu Ağa, yıllarını kaçakçılıkla geçirmiş Cemal Ağa’dır. Adıyla eski bir cumhurbaşkanını anımsatan Tuncel Kurtiz, oraların insanıdır. Herkesin dedesidir. Düz renk gömlekleri, ince sakalı, keh keh kahkahalarıyla dizinin neşesidir.

Kaçakçılıkla kazandığı paralarla, bölgede yatırım yapar, ev alır, koca bir konakta yaşar. Damadı İhsan’ı pek sevmez, çünkü kızı Neriman’ı alması için vaktiyle baskı yapmıştır. Üç gün üç gece Beyrut gazinolarında eğlendiği günleri hatırlar, Fırat kenarı’nda kuzu çevirip viski içtiği günleri de arkadaşları anlatır. Gazino’da şarkı söyleyen Sarmaşık’a vurulmuştur, alır konağına getirir ilerideki bölümlerde.



İhsan Bey, vaktiyle çiftliklerinde işçi olarak yaşayan Süheyla’ya gönlünü kaptırmıştır. Ancak babasının “Annen öldükten sonra yatağımı o ısıttı” sözleri üzerine o aşkından vazgeçer. Gider Neriman’la evlenir. Bu nedenle unutamayacaktır Süheyla’yı, Süheyla da kendisine yapılanı... Taa ki o yangına kadar... Süheyla’nın kardeşi çiftlikten hırsızlık yaptığı için atılmıştır. O da bunu gururuna yediremeyip atar kendisin Asi Nehri’ne... İki çocuğunu da kendisine bağlayarak atlar hem de... Anne hayatını kaybederken, iki çocuk kurtarılır. Süheyla, daha sonra başka bir kaçakçı Mahmut’la evlenip zengin olmuştur.

Geçmişinde böyle bir hikaye olan dizi, helikopterle Asi nehrinin yukarıdan görüntülenmesiyle başlar. Arabada Demir ve yakın arkadaşı Kerim vardır. “Hatay’a yatırım yapıp bir numara olalım” hızla giderlerken Asi’ye çarpacak gibi olurlar... Masal böyle başlar... Demir ve Kerim, Kozcuoğlu’nun yan çiftliğine talip olurlar. Cemal Ağa’nındır bu çiftlik. Onları gören Neriman ve kızlarının gözü açılır. Karşıda bekar erkekler vardır... Gerçekte o iki çiftlik arasında 40 km kadar mesafe vardır. Dizi işte...

Demir’in annesinin intiharında kolundan hasar gören ve şimdi bir sevgi kelebeği Melek adında bir kardeşi vardır. Bütün gün İstanbul’da teyzesiyle oturur. Teyze sürekli siyahlar giyer Melek’in içi bayılır. Teyzesi kaçakçı kocasından kalan paraları afiyetle yemekte, ara sıra yeğeni Demir’e “Hatay’dan uzak dur” “O şehre uğrama” demektedir. Demir’in umurunda pek olmaz, zira o Asi’yi görmüştür bir kere.

Gider kendi doğduğu evi bulur, evi satın alıp içindekilere hediye eder. Ev sahibi olan babayı da çiftliğine kahya yapar. Kim melek şimdi bu durumda?

Kozcuoğlu’nun çiftliği, uçsuz bucaksızdır. Yıllardır çiftliğin kahyalığını Fatma ve Ökkeş yapar. Fatma, rolünü oynayan Tülay Bursa, yılların seslendirme sanatçısıdır, Ökkeş ise kamera önüne sonradan gelmiş bir set işçisidir. Bu oyunculuk farkı zaman zaman sırıtsa da, dizinin sevilen çiftidir.

Fatma ve Ökkeş’in iki çocuğu vardır. Birisi yerinde duramayan, sarı saçlı şeytan bakışlı Aslan, diğeri de sonradan kaybolan Sevinç adlı kızdır. Sevinç güzeldir, ziraat fakültesi okumuştur. Dizilerde kaybolan esrarengiz karakterlerdendir. Bir anda kaybolur gider. İhsan ve Neriman Kozcuoğlu’nun 4 kızı vardır. En büyükleri, dünyalar güzeli Defne’dir. İnce uzun, sesinde bile zarafet olan Selma Ergeç’tir bu. Daha önce irili ufaklı bazı rollerde görülmüş fakat esas şöhreti burada yakalamıştır. Kendisi gibi şöhreti yeni yakalayan Kerim rolündeki Cemal Hünal’la sevgili oluverirler bir anda. Diğer iki kız ise, hiçbir özelliği olmayan Gonca ve müziğe meraklı, yaramaz kız Ceylan’dır. Ceylan İstanbul’a okumaya gider ve başka birisi olarak döner. Sahiden başka birisi, başka bir oyuncu oynar onu.

Bir süre sonra dayanamayıp şehre gelen Süheyla, önce ölen kocası Mahmut’u defneder, sonra eskileri didikler durur. Nedir o didikledikleri:

- Kardeşinin intikamını almak,
- Ölen çocuğunun izini bulmak.

Zira Kozcuoğlu çiftliğinde doğurduğu ve çocuğunun kendisinden alındığını öğrenir. Arar da bulur. Hatay küçük yer, bir iki gün içinde çocuğunun ölmediğini anlar, ebeyi bulur. Ebe birisini söyler, o birisine gider derken... Aslan okların kendi üzerine dönmesi üzerine gurur yapar, koca ahırı yakar, ahırda sıkışıp kalmışken Süheyla “Oğlum” diye yırtınır. Elalem “Ne oluyor” derken anlaşılır ki, Fatma’nın ölen çocuğu yerine Aslan ikame edilmiştir. Aslan olur bir anda Aslan Bey. İçinde ne kadar hırs varsa, İhsan Kozcuoğlu’ndan çıkartacaktır. Babasının da İhsan Bey olduğu böylece anlaşılır. “Soyadını verdin vermedin” derken kahyasının oğlu olduğu çiftliğe neredeyse sahip olacaktır.



Dizi, bir Türk dizisi olduğunu sürekli hatırlatır. Sürekli bir dert çıkar, ayrılıklar yaşanır, kötü karakterler girer.

“Sen beni kandırdın”, “Bana inanmadın”, “O kimdi”, “Ben sizi yanyana gördüm...” “Sen bana ihanet ettin” denir. Kapı dinlenip gerçekler öğrenilir. Evlilikler, ayrılıklar, soruşturmalar...

Dizi, bir anda 5 yıl ileriye atlar. Bu arada dizinin hangi yılda çevrildiği belli değildir ancak 2008’de gösterime giren Güz Sancısı filminin afişine rastlanır. O zaman ya 2003’ten 2008’e atlanmış, ya da 2008’ten 2013’e gidilmiştir. Güz Sancısı’nda Demir Doğan’ın oynadığını da bir not olarak sunalım.

Demir’le Asi evlilikten sonra ayrılmışlardır. Demir, Çanakkale’de balıkçılık yapıyordur, Asi’nin kendi gibi yavaş konuşan bir kızı vardır. Asya koymuşlardır adını. Kızın konuşması baygınlık verir. Çünkü hece hece konuşur. O dönem hece hece konuşma ve onları birleştirme teknolojisi bu kadar iyi değildir. An-ne-ben-ki-min-kı-zı-yım? Ben-hay-van-lar-la-do-laş-ma-ya-gi-di-yo-rum...

Asi, bir tarım dizisidir, köyümüz köylümüz gibidir.



Asi pürüzsüz yüzüyle, uzun eteğiyle hayvanlara yem verir, aşı yapar, tarla sürer, traktör kullanır. Sürekli “gübre, tohum, mahsül vs” der. Toprak çapalar, belindeki kemeri hiç çıkmaz. Araba gürültüsü pek duyulmaz. Uçsuz bucaksız topraklar ve yeşillik vardır ekranda sürekli. Mekanlar bol ışıklı, güneşli ve parlaktır. Yemekler lezzetli, türküler canlıdır. Ara sıra şehre inilir, şehirde esnaf vardır, yemci gübreci vardır. Eski binalar, sokaklar görülür.

Nail Yurtsever imzalı dizinin müzikleri pek güzeldir, dinlendirir. Çoğu sahne bir klip gibi çekilir. Yakın plan görürüz Asi’nin yüzünü, güneş ışığında başka bir parlar saçları, güzel kadındır Asi. Defne daha güzeldir ama daha safçadır. Mızmızdır ama daha sonra daha bir sağlam basacaktır ayakları yere, daha bir kuvvetli olacaktır. Gonca bulduğu ilk erkekle birlikte olmuş, bir çocuğu olmuştur. Onu kandıran Ziya Gonca’yla, zoraki evlendirilmiştir. Bir süre sonra Kozcuoğlu’nun tarla tapan işlerine de ortak olacaktır. Sahi ne bu samimiyet? Ama Ziya’yı oynayan oyuncu esas bombasını Tuba Büyüküstün’ü tavlayarak patlatacaktır. İkizleri olacak ve Paris’e yerleşecektir. İşe bak...

Süheyla ve İhsan... Birbirini pek sevmişlerdir, İhsan babasının sözlerine inanmış, Süheyla’yı terk etmiştir. Ama çocuk olduğunun farkında değildir. Yıllar sonra nasıl olsa anlayacaktır. Karısı Neriman, acayip gıcık olur Süheyla’ya. O da gıcıktır hakikaten. Yıllar sonra yeniden evlenir de rahatlatır herkesi.

Bir Hatay tanıtımıdır dizi; Defne bitkisinin de esas olarak oralarda yetiştiğini de hatırlatmalı. Köylüler defneden sabun yaparlar, içine altın atarlar. Altını bulan kısmeti bulur. Böyle adetleri vardır. Dizinin çoğu yeri klip gibidir dedik, “Bir Dalda İki Kiraz” türküsü çalıverir sıkça, anlarız ki Hatay’a ait bir türküdür bu. Hatay Mutfağı’nın eserleri tanıtılır. Borani vardır mesela, bir de bol şerbetli künefe... Şive pek duyulmaz ama Hatay Evi diye bir mekan vardır, orada toplanır Hataylı kadınlar.

Suriye vardır dizide. Lazkiye’ye gidilir, Halep’te akrabalar vardır. Bu arada Demir Doğan, iyi Arapça konuşurmuş onu duyarız. Mayınlı araziler ve dikenli teller vardır. Bölge gerçeğidir. Kaçakçılar ve onun dili vardır. Kaçağa gitmek der eskiler, kaçağa gidince dönmemekten korkulur. Kaçağa sürülen mayın eşşeği kadar değeri olmamak diye bir deyim duyarız dizide. Dizide Hatayca konuşan tek oyuncu galiba, Hüseyin adlı küçük çocuktur. O da bir süre sonra başka bir oyuncuyla değişecektir. Türlü olayların sonuçlanmasıyla, 2009 yılında mutlu sonla biter Asi.


Reyhanlı patlaması...

Asi, gurur dizisi olarak anılsa da bence “Bir Hatay Dizisi”dir.

Asi’de şimdi gitmeye cesaret edemediğimiz, gitsek bile aynı bulamayacağız Hatay şehri vardır. Galiba bu görüntülerle veda eder, bin yıllık kardeşlik ruhu. Diziden birkaç yıl sonra o bölgede patlayan bomba 50 kişiden fazla cana mal olacaktır. Ucu başka yerlere  dokunacak konular çıkmıştır Hatay’dan. Belki de yazık olmuştur Hatay’a... Son kez görmek gerekir belki de bildiğimiz o Hatay’ı, İskenderun’u, Reyhanlı’yı... Orada bir Hatay var(dı) uzakta...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER