Çilek Kokusu: "Kısa sahneler, uzun hayatlar!"

''Çilek koktu mu?''
Samed Aslan

Yaz demek ekran kolikler için yaz dizileri demek. Çilek Kokusu da tam anlamıyla klasik bir yaz dizisi olmuş. Güzel bir enerjiyle seyirciyi dertlere gark etmeden keyifli bir iki saat sunma derdinde. Hikayeler en genel haliyle drama ve komedi olarak ikiye ayrılır. Çilek Kokusu’nun bize pek fazla bir drama vaad etmediği çok açık. Fakat ilk bölüm itibari ile ne yazık ki komedi vaadinde bazı problemler vardı. Romantik kısmına ise henüz geçemedik.

Tesadüflerle dolu bir hikaye; en başarılı bulduğum kısım da bu oldu zaten. Yine de esas kızımızın kendisini esas oğlanımızın kollarında bulduğu hiçbir an bana dokunamadı. İlk bölümün bence en büyük handikapı da buydu. İkisi anlamamış olsa dahi o elektriği hissetmeliydik. Onun yerine 28. dakikadaki Volkan’ın babasıyla üstü kapalı problemi gerçekten dokundu. Orada güzel bir hikaye var ama o da bir yan hikaye...

Büyük resimde yaşanan aksaklıklara rağmen küçük bir iki detaya dikkat etmeleri hoşuma gitti doğrusu. Daha ilk dakikalarda anne kız arasındaki diyalog ve sonrasında işlerine giderlerken yolun ortasında sarılmaları bize Aslı’nın ciddi bir baba dramı olduğunu anlattı. Eğer Aslı’nın o yaşlarındayken aile bireyleriyle ortak bir hüzünde buluşmamışsan bu kadar yakın olmazsın. Hatta biraz kopuk olursun. Gelecek bölümlerde seyirciye bu noktadan güzel hüzünler serpilecek.

İkinci ufak detay da herkesin teknoloji ile arası son derece iyiyken Burak’ın babasının masasında gazetelerin serili olmasıydı. Tek bir sahnede baba karakteri hakkında bir sürü şey anlattılar. Belinden bir sene tedavi görmüş kadının valiz taşıma hevesine ise hiç girmiyorum.

İlk bölümün ne kadar günahı olur bilmiyorum. Fakat Çilek Kokusu’nun türüne sıkı sıkıya bağlanmaya çalışacağı ölçüde başarılı olacağına inanıyorum. Bazı detay anlatımlara özen belli ki refleks bir hal ve dizi devam ettikçe bu ufak lükse hep sahip olacağız.

Çilek Kokusu’nun yolu açık, rating’i bol olsun.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER