Backstrom: Nefret etmekten nefret etmek

Backstrom: Nefret etmekten nefret etmek
Backstrom, Hart Hanson (Bones) tarafından İsveç roman serisinden ekrana uyarlandı. Roman serisi ekrana uyarlanabilecek bir karakter draması içeriyordu. Backstrom dizisi de bu şansı kaçırmadı. 2012’de final yapan House M.D'den beri, ekranda baskın bir "brilliant asshole" karakteri görmemiştik. Bu anlamda Backstrom'un ekrandaki bu boşluğu doldurması planlanmış. Rainn Wilson’ın başrolünde olduğu dizi, dünya üzerindeki en büyük misanthropist olan, ırkçı, kötü, mutsuz, alkolik, kötü beslenen, kaba ama aynı zamanda işinde çok başarılı olan bir detektifin hikâyesini anlatıyor. Etrafındaki insanlar ona, davaları başarı ile sonuçlandırdığı için tahammül ediyor.

Ekranda genellikle bu karakter draması için seçilen baş kahraman erkek olur. Ancak dizinin ilk bölümünü izledikten sonra, bu dizinin ana karakteri keşke kadın olsa diye düşündüm. Çünkü ana karakterleri zorlu, güçlü ya da alışılmışın dışında olan kadınlar olan diziler de hayli ilgi çekici olabiliyor. Örneğin, Gillian Anderson’ın Stella karakterine hayat verdiği The Fall, Amerikan versiyonu The Bridge başarısız olsa da İskandinav versiyonu efsane olan Bron Broen gibi.



Dizinin ana karakteri dokuz sezon boyunca The Office dizisinde Dwight Schrute karakterini canlandıran Rainn Wilson. Bu karakterin kariyeri boyunca Rainn’i tanımlayacağı düşünülürken Fox, Backstrom dizisi ile ona yeni bir şans verdi.
Kadronun geri kalanına bakarsak; Detektif Gravely (Genevieve Angelson) Backstrom’un pusulası gibi. Ahlaki yönden Backstrom’u zor durumda bırakabilecek durumlara karşı yardımcı. Detektif Sergeant John Almond (Dennis Haysbert) Backstrom ile bir geçmişi olabilir çünkü ilk bölümde en kötü davrandığı karakter oldu. Kristoffer Polaha takımın bebek yüzlü dedektifi.

Bu tarz polis hikâyeleri ilk başta gerçekten çok eğlenceli ve iyi bir hikâye gibi duruyor olabilir. Fakat Fox’un bu yeni kriminal dizisi polisiye olaylardan çok daha çok drama yöneliyor gibi. Rainn Wilson, kara mizahı diziye başarılı eklese de senaryo biraz klişe ve saldırgan. Bunun sebebi, sadece Rainn Wilson’un karakterinin Türkçe’deki tabiri ile "ciğeri beş para etmez biri" olmasından dolayı değil. Detektif Backstrom cimri, tembel, ırkçı ve cinsiyetçi ancak Hugh Laurie’nin House’u ya da Benedict Cumberbatch’ın Sherlock’undan farklı olarak “parlak bir zekâ” göremiyoruz. Başka bir deyişle karakter, “evet, bu adam tam bir pislik ama işini çok iyi yapıyor” dedirtmiyor. Daha çok kör gözüne parmak bir saldırganlık akıyor. Ekranda kinik hikaye yaratmak her zaman risklidir. Backstrom dizisi, hikaye derinleştikçe kara mizah ve kinik hikaye dengesini iyi tutturabilirse daha izlenilesi olabilir.

Öte yandan, Backstrom'un cinayetleri çözmek için kendini kurbanın ya da tanıkların yerine koymak için yaptığı numara güzel olmuş. Backstrom "I'm you..." (Ben senim...) diye başlayarak, kurbanın adımlarını tekrar ediyor. Bu sayede takımın görmediklerini görmeye çalışıyor. Ancak bunun son dakikalarda yapılıyor olması, birden vahiy iniyormuş havası yaratıyor. Dahası, 'Backstorm’un çözmeye çalıştığı cinayetlerin neresi özel?' diye soruyor insan. Son dakikaya kadar bu cinayetleri özel yapan unsurları göremiyoruz. Umarım ilerleyen bölümlerde, yan karakterlerin hikâyeleri de ana karaktere eklenir ve karmaşık çözülmeyi bekleyen bir bulmaca önümüze sunarlar.


Not: Ülkemizde FoxCrime kanalında gösterime giren seri, ilk sezonun sonunda iptal edildi.


 




BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER