Son zamanlarda, klasik hale gelmiş seri katillerin
ya da kötü karakterlerin nasıl doğduklarını anlatan yapımlar çoğalmakta.
Örneğin Hannibal dizisi. Bu yapımların
son örneği ise Hitchcock’un ünlü seri katili Norman Bates’in nasıl seri katil
olduğunu anlatan Bates Motel dizisi.
Norman
Bates ile 1960 yapımı Psycho
(Sapık) filmi ile tanışmıştık. Sinema tarihinde adından ünlü "duş sahnesiyle" söz
ettiren, türünün en önemli örneklerinden Sapık, Alfred Hitchcock'un
başyapıtlarından biri olarak kabul edilir. Bu filmde Norman Bates’in işlediği
cinayetleri izlemiştik.
Bir bebekten nasıl seri katil yaratılır?
Bates
Motel dizisi ise Norman Bates’in on yedi yaşındaki haline
götürüyor bizi. Annesi ile olan ilişkisine göz atıyoruz. Dizi, filmin aksine
1950’ler ya da 1960’larda geçmiyor. Carlton Cuse (Lost) ve Kerry Ehrin (Friday
Night Lights) konuyu günümüze taşımışlar. Norman Bates elinde akıllı
telefonu olan, günümüz gençlerinden biri. Babasının kaza (?) sonucu ölmesinden
sonra, yeni bir yaşam kurmak için annesi ile yeni bir kasabaya, White
Pine Bay, taşınıyorlar. Annesi babasından kalan para ile bu yeni kasabada bir
motel alıyor.
Klasiklerin yeniden uyarlanmasına her zaman şüpheli
yaklaşmışımdır. Çünkü o hikâyelerin klasik olmasını sağlayan ruhu bozuyorlarmış
gibi gelir. Ancak Bates Motel dizisi
beni gerçekten şaşırttı. Bir sinefil olarak her bölümü film tadında olan
dizileri seyretmek bana çok büyük bir zevk veriyor. Bu dizinin de her bölümüne
bir sinema filmi gibi uğraşmışlar. Mekânları, karakterleri ve hikâyeyi izleyeceğiniz
her 40 dakika için ince ince dokumuşlar.
Bates Motel dizisinin birinci ve ikinci sezonları 10 bölüm olarak
yayınlandı. A&E draması Bates Motel, üçüncü sezon onayını da aldı.
Dizinin 10 bölümlük yeni bir sezon onayı aldığı, kanalın yetkililerinden
David McKillop tarafından açıklandı. A&E kanalının şu an en çok
izlenen işi olan yapım, 2. sezon prömiyerinde 4,6 milyon izleyiciyi
ekran başına çekmişti.
Yılın annesi olmaya aday .
Bir kere dizinin en büyük başarısı Norma Bates
karakteri için Vera Farmiga’nın seçilmiş olması. Norman Bates’in takıntılı bir
şekilde bağlı olduğu annesini, filmde sallanan sandalyede bir ceset olarak
görürüz. Norman Bates annesi hala yaşıyormuş gibi çürümüş bu cesetle yaşar ve
onunla konuşur. Dizide ise kanlı canlı hali, kesinlikle yaşayan Norma Bates
böyle olurdu diyebileceğimiz şaşırtıcı bir performans sergileyen Vera Farmiga ile
karşımızda. Vera Farmiga pasif agresif ruh hali ile cinnet getirebilecek öfke
hali arasında ince bir çizgide duran anneyi çok iyi canlandırıyor. En iyi
sahneleri oğlu ile birlikte oldukları sahneler. Bir yandan fazla korumacı anne
kaygıları, bir yandan duygusal olarak sömüren anne hali, … Tüm bu ruh hallerini
ve Norman Bates’i nasıl etkilediğini size çok iyi yansıtıyor.
Hangi yanağı mıncırmak istediğine dikkat et!
Dizinin etki yaratmasının bir diğer sebebi ise
Freddie Highmore ve O’nun 1960 yapımında Norman Bates’i canlandıran Anthony
Perkins’e olan benzerliği. Başka bir deyişle, seri katil olarak bildiğimiz
Norman Bates’in 17 yaşındaki hali olsa olsa böyle olurdu diyebileceğimiz
şekilde uygun düşmüş bir kast seçimi olmuş. Bir ergenin henüz oturmamış tuhaf
ruh halini çok iyi yakalamış. Bir yandan okula ve kasabaya uyum sağlamaya çalışıyor.
Kızların ilgisini çekebilecek derecede yakışıklı. Aynı zamanda ileride ortaya
çıkacak seri katilin ruh halinin de ipuçlarını bakışları ile bize etkileyici bir şekilde iletiyor.
Bazı oyuncular gerçekten sayko karakter olmak için yaratılmış
bir yapıya sahipler. Örneğin, Christina Ricci, Dakota Fanning, … Freddie
Highmore da bu tip oyunculardan biri. İsterse hiç repliği olmasın, bedeni ve
bakışları ile ruh hali dengesiz, tehlikeli ya da sayko biri olduğunu
yansıtabiliyor.
Carlton Cuse ve Kerry Ehrin kurguladıkları White Pine Bay
kasabası ise Sapık filminin ruhuna uygun olmuş ve 1950’lerin dünyasını başarılı
bir şekilde modern dünyaya taşıyabilmişler. Aslında kasaba zamansız bir mekan
olarak kurgulanmış. Geçmişin hikayesine de günümüzün hikayesine de uyabilecek
bir atmosfer kurulmuş. Adında “beyaz” geçmesine rağmen, o kadar da masum bir
kasaba değil. Kasabanın mekanları ve kasabanın içerisindeki insanlar sizi
tedirgin bir ruh haline sokuyor. Bu ruh hali sizi, kasabaya ve Norman Bates ile
annesi arasındaki ilişkiye yakından bakmaya itiyor.
Dizi American Horror Story gibi bir korku-gerilim dizisi değil. Anne ile
oğul arasındaki hastalıklı diyebileceğimiz, o tuhaf ilişkinin nasıl
sonuçlanacağını, nelere sebep olabileceğini anlatan bir dizi. Anne ve oğul
arasındaki duygusal sömürüyü de ele aldığı için sizi zaman zaman rahatsız eden
bir dizi.
İster Hitchcock hayranı olun ister Sapık filmine ya da Hitchcock'a aşina olmayın bu dizi başarılı kastı, oyuncuların performansı, yaratılan atmosfer ve hikayesi ile sizi yakalayabilecek bir dizi olmuş. Bence tüm sezonlarına şans verilmeli ve zaman ayırarak hem Hitchcock'un filmine hem de günümüze olan göndermelerin tadına vararak izlenmeli.