Yıkılmak...
Devrilmek...
Bitmek...
Tükenmek...
Ağlamak...
Acıların türleri olsa da yıkımlar tektir. Ağlamanın
çeşitleri olsa da devrilmek yalnızdır. Adıyla yaşamak, isim ve soyadın uyumu ne
kadar büyüleyiciyse kahrolmak o kadar yüksektir. Her yerde tüm gücü kendinde bulmanın
ihtişamı ailenin darbesiyle un ufak eder seni. Evet, yıkım içten başlarsa
dışarısı ne kadar tuğlayla örülü olsa da fayda etmez...
Ilgaz Kaya; canımız ciğerimiz biricik savcımız. Adaletin
somut hali, güçlü hali, hakiki hali. Her şey ters yola sapar, herkes yanlış
yapar Ilgaz adil olur. Doğrularından, gerçek bildiklerinden taviz vermez.
Gönlümüzün prensi, başımızın tacı, hayallerimizin mükemmel adamı. Ceylin'le
tanışması, yalan söylememek adına aklıyla ilerlemesi (tamam, ona aşktan her yeri toz pembe görüyor diyelim
hadiii ^^), kanunlara her daim sahip çıkmasıyla çoğu kalbi fetheden Ilgaz Kaya
yıkıldı...
Bi' anda mı?
Asla...
Bizler her şeyi adım adım biliyor olsak da o göremedi. Güvendi,
inandı; bağlıydı, sevgi doluydu. Annesinin durumunun gizlendiğini öğrendik.
Tıpkı Ilgaz gibi bir daha asla ailem bana yanlış yapmaz, dedik. Oysa kaleyi
içten yıktılar, içini de acıyla ördüler. Yazarken şu satırları kan ağlıyor
içim.
"Ailene bile güvenmeyeceksen kime dayayacaksın
sırtını?"
"Omuz vermek yerine omuz atacaksa ailen diğer insanlar
neler yapar sana?"
"Aile kavramı hani önemliydi?"
"Ben ailem için her şeyi yaparken onlar arkamdan kuyu
kazıp içine ben gömmüşler de ben nasıl görememişim."
Ahhhh içindekiler nasıl dolmuştur Ilgaz'ım. Ahhh puzzle
parçalarını şimdi yerleştiriyorsun gözyaşlarının eşliğinde. (geçmiş gözünün önünden geçerken film şeridi gibi kahır doldu her yerim) Ahhh be Ilgaz'ım
hayat dediğin taşlı yol nasıl mıcırlarını atıyor yüzüne yüzüne. Öfken,
kızgınlığın, sinirin... Ama en çok da kırgınlığın... Nasıl geçecek bunlar?
Nasıl atlatacaksın bunları üstelik ailenin yüzüne baka baka...
♥
Ceylin'le evlendiniz, olaylar asla bitmedi. Zaten büyük
olaylarla başlamıştı gönlünüze düşen sevda masalı. Aksilikler, mutsuzluklar en
çok da aileniz bırakmadı peşinizi... Ve o sarmal tam da "yeni hayat"
kurmaya yaklaştığınız şimdi de karşınıza daha acımasız haliyle çıktı. Yekta'ya
değil de gerçekleri bulmaya inandın. Haklıydın, ismin gibi cesurdun. Kimin ceza
çekmesi gerekirse o olmalıydı hapiste. Ve düştün yollara, yollar ayrımlarıyla
karşıladı Ilgaz'ı. Çatallı yolun sonu tam da ayağının dibine düştü.
Ve o zil sesi..
Düğüm düğüm olur cümleler...
Heyecanla, neşeyle, umutla, gayretle, azimle, yenilikle
beklenen o zil sesi acı kaderin kederli sesi oldu. SEVGİLİ aradığını gördüğünde
hayatında hiç olmadığı kadar çaresiz kaldı. Yine de açtı, açtı ve hiçbir şey
belli etmeden konuştu. (Bölümün en sevdiğim sahnesiydi, kaç kişi böyle
yapabilirdi. Kaç kişi buna dayanabilirdi, ahhh kalbim <3 )
Yol uzun, kulaklık düğümlü, hayat acılı, aile vefasız, insanlar
yalancı... Ilgaz Kaya'lar da yıkılır ama yeniden ayağa kalkar, inanıyorum...
(Ilgaz bi' hafızasını kaybetse uyar bana ya da Ceylin'in elinden tutsa yurtdışına
gitse, aile falan hak getire olmaz mı hocam?) Yargı'nın bi' sonraki bölümünü kalbi güm güm atarak bekleyenler burada mı? ^^
Sevgiler...