Gözümüz arkada kalmayacak!
Duygu Tombak
Son dönemde örnekleri hızla artan askeri ve özel kuvvetler temalı drama
örneklerine dün gece yayına giren “Söz” dizisiyle bir yenisi daha eklendi. Ülke gündemini takip eden,
bulunduğum sosyal çevre dolayısıyla “askeri düzene” yabancı olmayan biriyim. Bu
yüzdendir ki böyle diziler kendiliğinden radarıma giriyor. Bazen “Testosteron
kokan bu işleri neden izliyorsun?” diye kendi kendime soruyorum. Sanırım tam bu
noktada kadın olmanın verdiği “annelik içgüdüm” devreye giriyor: Bu çocuklar
kim bilir, kimin kuzusu?
Söz
dizisiyle ilgili duyduğumuz son haber Çolak karakteri ile Serhat Kılıç’ın da ekibe
dahil olmasıydı ki çok sevindim. Serhat Kılıç, izledikçe izleyesimin geldiği yegâne
oyunculardan biridir. Seksenler dizisindeki Ergun Plak'tan sonra bambaşka bir karakterle
ekranlarda görmekten memnun oldum. Çolak’ın tüm acımazlığına, nefretine Serhat
Kılıç’ın performansıyla inanacağımıza hiç şüphem yok.
Tolga Sarıştaş’ı ise Muhteşem Yüzyıl dizisindeki Cihangir ile tanıyanlardanım. Hatta
öyle bir güzel tanımışım ki Cihangir’in vefat ettiği sahneyi arada açar açar
izlerim. Nezdimde öyle akılda kalan, etkileyici bir performanstı. Sarıtaş’ı bu
sefer Kıdemli Üsteğmen Yavuz Karasu karakteriyle izlemek iyi geldi. Evet, Tolga
Sarıtaş kendi jenerasyonun “yakışıklı jönlerinden” biri. Ama eklemek istiyorum:
Yetenekli yakışıklı jön! Zira ilk bölümden çıtayı öyle bir yükseltti ki devam
eden bölümlerde de aynı performansı bekliyorum. Tüylerimi diken diken etmeyen
bir sahnesi neredeyse yoktu.
Nihat Altınkaya… Söz dizisindeki karakteriyle Yarbay
Erdem Korkmaz. Hani herkesin siyah giyindiğini bir ortama kırmızı bir kazakla
girersiniz ya… Üzülerek Nihat Altınkaya için bunu söylüyorum. Karakteri konusunda beni
tatmin edemeyen tek isim Nihat Altınkaya oldu. Herkes üzerine dikilen kostümü o
kadar iyi oturmuştu ki sanki Erdem Korkmaz’da yer yer potluklar vardı. Dizinin
ömrü izin verdiği müddetçe bu durum ortadan kalacağına inancım tam.
Böyle “maskülen” işlerde kadın karakterlerin omzunda,
erkek karakterlerindekinden daha fazla yük olduğunu düşünüyorum. Ancak Ethem
Özışık’ın bir önceki işi olan Poyraz Karayel’de yarattığı Ayşegül, Sema, Songül
karakterleri, Söz dizisinde izleyeceğimiz kadın karakterler için iyi birer referans. O yüzden
Bahar, Eylem, Nazlı, Fatma ve Funda karakterleriyle ilgili içim çok rahat. Erkeklerin
silah tutan ellerinin gölgesinde dimdik duran güçlü kadınlar izleyeceğimizi
hissediyorum.
Açık konuşmak gerekirse Söz dizisinin ilk tanıtımını hiç ama hiç beğenmemiştim. Sanki gece,
gizlice bizim sitenin bahçesinde çekilmiş gibi bir havası vardı. Hislerim, diziyi
hemen duyurmakla ilgili bir telaşa girdiklerini söylüyordu. Ya devamı da böyle
olsaydı? Şükürler olsun ki ilk tanıtımı zihnimden silecek kadar iyi bir bölümle karşılaştım. Bütün olarak baktığımda başta reji dili olmak
üzere aşırı rahatsız olduğum bir sahne neredeyse yoktu. Evet, tempo yer yer düştü ama iki saaten fazla süren diziler, dizilerimiz için "Temposu da düşüktü, hikaye de bazı yerlerde akmadı." demek bana artık biraz acımasızca geliyor.
Terör,
terörle mücadele, askerlik, vatan, millet, bayrak… Bu kavramların oluşturduğu bir dairenin
içinde ekibin işi cidden zor. Konu ağır, rakipler dişli… İkinci bölüm için
haftaya yine ekran başında olacağım. Dilerim ki ekibin de emekleri boşa gitmez,
yolları açık olur.
Yazı devam ediyor...