2016 yazının beni en çok heyecanlandıran işi olmuştu N'olur
Ayrılalım ve ilk bölüm itibariyle en sevdiğim işi de oldu, yolu açık olsun!
15 Temmuz Cuma akşamı Fox TV'de yayın çıkan Sinegraf imzalı, Osman Sınav yapımcılığındaki diziyi
Ayşe Ferda Eryılmaz ve Nehir Erdem yazıyor, Yusuf Ömer Sınav yönetiyor.
Tanıtımlarını gördüğümde ilk tepkim, 'benim fikrimi
çalmışlar' olmuştu; zira benim çevremde de elini değdiği kişinin kendisinden
hemen sonraki sevgilisiyle evlenmesine yol açtığına inandığımız insanlar
mevcut. Ben de bunun romantik komedi formatına çok yakışacağını düşünmüş ve bir
film hikayesi tasarlamıştım. Tabii bunu hiçbir biçimde yazıya geçirmemiş ve
birkaç yakın arkadaş dışında kimseyle de paylaşmamıştım. Yani -tabii ki- benim
fikrimi çalmadılar.
İzleyince gördüm ki, N'olur Ayrılalım'da benim
aklımdakilerle ilgili olan tek şey, böyle bir karakterin varlığı. Yani benim
fikrim hâlâ çöp olmuş değil, ama böyle bir karakter yazdığınız her yerde N'olur
Ayrılalım'la karşılaştırılma riskiniz var demektir, ben -şimdilik-
almayayım.
Azize 'varım' diyoor!
Bölümü uzun uzun anlatmak istemiyorum ama, izlemeyenlere
fikir verebilmesi açısından çıkış noktamızdan söz edeyim biraz…
Kadınlar arasındaki rivayet odur ki, genç belgeselci Ulaş
Vardar (Aras Aydın), kadınların kısmetini açan bir 'modern Telli Baba'dır.
Onlarca kadınla birlikte olmuş, onları terk etmiş ve terk ettiği tüm bu
kadınlar da kısa süre içinde biriyle tanışıp evlenmişlerdir. Bu nedenle de
kadınların hiçbiri Ulaş'tan nefret etmemekte, aksine hepsi "iyi ki beni
terk etmiş" diyerek ona minnetini sunmaktadır. Bekar kadınlar da onunla
birlikte olabilmek için sıralarını beklemekte, kendilerini ona göstermeye ve
büyüsünden yararlanmaya çalışmaktadır…
N'olur Ayrılalım, reyting avcısı bir TV yapımcısı olan
Turgay Atalay'ın (Gürgen Öz) AB seyirciyi hedefleyen reality show programının
adı. Turgay, Ulaş Vardar'ın karşısına bir kadın çıkaracak, o kadın Ulaş'ı
tavlayacak, kendini terk ettirecek (böyle yazınca pek de güzel durmadı, farkındayım)
ve sonra hayatının aşkını bulacaktır. Bu kadının peşindeki bir gizli kamera
aracılığıyla bütün bu hikâye kaydedilecek ve seyirciye sunulacaktır.
Ulaş'ın karşısına Cast Ajanslarından gelen 'no name'
adayları çıkaramazdı Turgay, çünkü hepsi 'fazla' güzel ve dikkat çekici
tiplerdi, Ulaş onları terk etmezdi. Oysa iki yıldır çalıştığı şirkette
kendisini patrona gösterememiş olan, ona kendini iki gün içinde 3 kez yeniden
tanıtan Azize (Nilay Duru), tam da Turgay'ın ihtiyacı olan karakterdi. Silik,
akılda kalmayan bir tip, halkın sahipleneceği, ailesinden biri gibi
görebileceği, evlendiği zaman kendi kızları evlenmiş gibi sevinecekleri biri.
Kankası Saadet'in sorduğu soruyu biz de soralım: Peki, ama
bizim sessiz sakin ve hatta 'ezik', platonik aşkına bile kendini iki yıldır
gösterememiş olan Azize'miz, Ulaş Vardar gibi bir kadın mıknatısını kendisine
âşık edebilir mi?
Matematik der ki, sıfır olasılık diye bir şey yoktur, bir
şey az ya da çok olasıdır, demek ki her şey bir ölçüde mümkündür. Azize, Ulaş'ı
kendine âşık etmeyi beceremeyebilir ama Ulaş ona yine de âşık olabilir. Çünkü
aşk, çoğu zaman ne yaptığınızla değil, ne olduğunuzla ilgilidir. Hem aşk, küçük
ama büyülü bir ihtimalden başka nedir ki?