American Gothic: Babana bile güvenmeyeceksin demişler!

4) Daha bitmedi, çünkü bu aile çok çocuk yapmış efendim ve kalabalıklar. Ailenin büyük kızı Alison ise şimdilerde belediye başkanlığı yarışında. Tam da böyle bir skandalın kopması için elverişli bir dönem (!) içinde yani, bu da başka bir cephe! 

Ayrıca hepsinden farklı olarak bu seferkinin kafası kurnazlığa daha iyi çalışıyor bence. Karakter de The Knick'in Cornelia'sı 'a -ki ben bu kadına bayılırım- emanet, kocasını ise Orphan Black'in Paul'u  oynuyor. Dizinin ilk bölümünün açıkçası en cazip taraflarından birisi zaten her yerden tanıdık birilerinin fırlaması. Bir diğer cingöz, Anne Hawthorne ise benim Witches of East End'ten tanıdığım .

Hani her seri katilin bir imzası veya bıraktığı bir izi olur ya, elimizdekinin de Hafize Anne zili. Abartmıyorum, cidden öyle. Cam ve Tessa tam da seri katil haberleri hortladıktan sonra evde bir kutu dulusu zil ve eski gazete küpürleri bulmasınlar mı? Bulmasalardı hatrım kalırdı zaten... Her insan gibi bunlarda da beyin var, düşünüyorlar tabii bunların burada ne işi var diye... O piti piti ile de olacak iş değil maalesef.

"Bunların olaylarla bir alakası mı var? Öyleyse kim bu ailedeki seri katil? Sahiden babamız mı yoksa acaba Garrett mi? Belki de başka birisi?"

Seç, beğen, al ve sor. Bir sürü soru, şimdiden belli ki bir sürü gizem ve daha izlenecek 12 bölüm var. Dizi, isminin hakkını veren bir şekilde biraz karanlık olmuş sanki ama izledikçe alışabiliyorsunuz, hatta ben sevdim bile. Karakterler de çabuk alışılası sanki. Zaten ilk bölü tam anlamıyla konuya giriş gibi olduğundan, "çok bir şey anlatmadılar" desem yalan olmaz. Eh, seri katil hikayelerinin modasının geçmediği ve kendisini izlettiği de bir gerçek. Zaten tanıdık bir sürü isim de var. 

American Gothic özetle şimdiye kadar çıkan yeni yaz dizileri içerisinde izlenesi bir örnek olmuş. Görünüş itibarıyla tavsiye edilir.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER